Termik santral dendinğinde, tüyleri diken diken olan bir adamım...
Çünkü “termik” den anladığım Yatağan’daki santraldir.
Kurulduğu ilçenin “içine” eden ve hala de etmeye devam eden, Muğla’nın bu güzel yerleşim yerini yaşanmaz hale getiren, insanları kanser eden, hamilelere erken doğum yaptıran ve sakat çocuklar doğurtan, geride bıraktığı kül yığınlarıyla doğayı katleden de bu “termik” santraldir.
Bugün YŞatağan’a gidip kime sorsanız aynı yanıtı alırsınız:
“Eksik olsun, keşke olmasaydı. Karanlıkta oturmaya razıyız, yeter ki bu santral kurulmasıydı...”
Aliağa’da kurulacak termik santrallere yıllar boyu bu nedenle karşı çıktık.
Yatağan gibi olmamak için “istemezükçü” kesildik...
* * *
İzmir Demir Çelik’in enerji şirketi olan İzdemir Enerji, Aliğa’ya “termik santral” kurmaya kalkınca, her ne kadar Yatağan’ın kurulduğu o günden buyana teknoloji çok geliştiği halde, “acaba?” endişesiyle, projeyi yapacak olan İzdemir’e “soğuk”, “olmasın-kurulmasın” diyenlere “sıcak” baktığımızı söyleyebilirim.
İzdemir Enerji Genel Müdürü Dr.Olcay Oymak’ı, Aliağa’ya 350 megawat gücünde yapılacak termik santral ile ilgili bilgilendirme toplantısında dikkatlice dinledim.
Her ne kadar Sayın Dr.Oymak, ben dahil salondaki tüm meslektaşlarımı, “öğrencisi” sanıp, “hoca” edasıyla, “size söyledim ya”, “o öyle değil böyle” ve benzeri konuşma tarzıyle “kör cahil” ve “genel kültür fakiri” yerine koymuş olsa da, aldırış etmedim.
Önemli olan Dr.Oymak’ın sesleniş biçimi değil, verdiği bilgilerdi.
* * *
Yemyeşil, çevreci bir termik santral olur mu diyeceksiniz?
Olur ve olacak beyler...
Kimsenin endişesi olmasın...
İzdemir Enerji’nin Aliağa’ya kuracağı dört termik santralden biri olan ve 2014 yılında devreye girecek olan santral, belki de dünyanın en çevreci termik santrali olacak.
İzdemir Enerji’nin Yönetim Kurulu Başkanı Halil Şahin ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Baştuğ ile sohbet imkanım da oldu.
Beni bu iki başarılı sanayici ve işadamı “ikna” etti.
Çünkü ne yaptıklarını, nasıl bir teknoloji satın aldıklarını biliyorlar.
350 milyon dolarlık yatırım yapmalarının tek nedeni de, insan ve doğaya kesinlikle ve kesinlikle en küçük bir zarar vermeden elektrik enerjisi üretmek.
Dünya ve AB standartlarında, termik santrallerde bacadan havaya bırakılan toz emisyon hacmi 30 mg. iken, İzdemir’in Aliağa’da havaya salacağı toz emisyon değeri 10 mg.
Yanlış okuyumuyorsunuz, dünya standartlarından tam 3 kat daha aşağı.
Bu nedenle İzdemir’in Termik Santrali için, “yemyeşil” yada “geleceğin” elektrik santrali diye söz ediyorum.
Aynı önlem, santralin elektrik üretimi sırasanda ortaya çıkacak olan kül için de söz konusu.
Aliağa’da asla Yatağan’daki gibi külm dağları oluşmayacak.
Gelişmiş ülkelerin tamamında olduğu gibi, çimento fabrikalarında ham madde olarak kullanılmak üzere satılacak, böylelikle bir ekonomik değer olarak geri kazandırılacak.
Üç yıllık inşaat süresince istihdam edilecek 1000, 30 yıllık işletme ömrü süresince de 250 kişiye ekmek kapısı olacak.
Baca inşaatı yarılanan bu dünyanın en çevreci termik santrali, umarım başta ben ve benim gibi düşünen, endişe duyan herkesi haksız çıkarır ve utandırır...