Hiç haşlanmış kurbağa yediniz mi?
Türkiye’de yaşıyorsanız; zor...
Belki Uzakdoğu ya da Fransa gibi bazı batılı ülkelerde yeniyordur ama, bizde sanmıyorum.
“Haşlanmış Kurbağa” ülkemizde bir “deyim” olarak kullanılır.
Özellikle de yavaş yavaş yapılan değişimlere alışıldığını anlatmak için sıkça kullanılır.
Tam anlatıldığı gibidir:
Eğer kurbağayı kaynar su dolu bir tencereye atarsanız, hemen can havliyle fırlayıp tencereden kaçmaya çalışır.
Yok, siz kurbağayı soğuk su dolu bir tencerenin içine koyar da, yavaş yavaş ısıtırsanız, kurbağa giderek ısınan suya alışacağı için tepki gösteremez.
Zavallı kurbağacık, tencereden kaçmaz ve haşlanır.
* * *
Bugün böyle bir ortamı yaşıyoruz.
Yani haşlanmış kurbağaya çok benziyoruz.
Kimsenin acelesi yok.
Yapılacak işler 3-5 ayda, bir yılda değil, zamana yayılarak uygulanıyor.
Hepimiz, haşlanmak için tencereye konulan ve yavaş yavaş ısıtılan sudaki kurbağa gibiyiz.
Alışıyoruz...
* * *
Düşünsenize, bundan sekiz-on yıl önce, hangi konuları, neleri tartışıyorduk?
Bugün neyi tartışıyoruz?
Peki ne değişti?
Aslında hiçbir şey...
Ama alıştırıldık...
* * *
Şimdilerde; vatan, millet, gazi, şehit, bölücü eşkıya gibi milli duyguları seslendirmek, biraz ileri gidilirse; suç...
Daha dün “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” derken, bugün demokratik federalizmi tartışıyoruz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı, geride bıraktığımız yıl kutlamadık.
Ardından özel bayramlarımızın birbiri ardına ortadan kaldırılması gündeme geldi.
19 Mayıs, belki 30 Ağustos, sonrasında 23 Nisan...
Dün, göğsümüzü gere gere, dimdik bağırarak gün sesle, “Türküm... Doğruyum...” diye başlar, andımızı söylerdik.
Bugün kaldırılmasını tartışıyoruz.
Ya Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi...
Görüldüğü yerde indirilmeliymiş!
* * *
Gelelim İzmir’e...
Aziz Başkan, “dürüst”tü...
Ne değişti?
O dürüst, muhaliflerin bile “Kasamı, paramı teslim ederim” dediği Kocaoğlu’nu bugün, ihaleye fesat karıştırmak, çıkar amaçlı çete kurmaktan 397 yıl hapis cezasıyla yargılıyoruz...
Say sayabildiğin kadar...
Yaz yazabildiğin kadar...
O kadar çok örnek var ki?
* * *
İşin acı tarafı şu:
Bunların hepsine seyirci kalıp, dinliyorsak...
Biliniz ki, kurbağanın haşlanma işlemi başarılmıştır.
Haşlanmakla kalacak mı?
Asla...
Şimdi sıra, “Haşlanmış kurbağa”yı, sıcak su dolu tencereden çıkarıp...
Her parçasını ayrı ayrı yemeğe geldi.
Afiyet olsun beyler!