Hamdi Türkmen

Cevat Durak yine bir açılışta patladı.
Karşıyaka Belediye Başkanının isyanı bu kez partisi CHP’deki iç siyasete, daha doğrusu bazı siyasetçilere...
Belli ki, Karşıyaka Belediye Başkanını çok üzmüşler, köşe bucak dedikodu ve fis-kos’larla canını sıkmışlar.
Çünkü Cevat Durak, sabırlı, eleştirilere açık bir seçilmiş yöneticidir.
Demek ki birileri bardağı taşırmış...
* * *

Eh be Nedim Abi!
Seni çok yakından tanıyan bir kardeşin olarak, gerçekten ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Böyle bir “üçkağıt” olabilir mi?
“İnsanlarda artık hiç mi Allah korkusu, vicdan kalmadı?” diye oturup saatlerce düşündüm durdum.
* * *
Nedim Demirağ’ı çoğunuz yakından tanırsınız.
İzmir sevdalısıdır.

Doğrusu hem bu kadarını beklemiyor...
İnanıyor ama söylemlerin bu kadar erken yaşama gececeğini sanmıyordum.
Ancak, Resmi Gazete’de yayınlanan Hükümetin 2012 yılı “Yatırım Programı”nı okuyunca, önce şaşırdım, sonra sevindim.
Şaşkınlığım; biz İzmirliler, sadece bir bakanlığın kentimize yapacağı bu kadar büyük tutardaki yatırımına pek alışkın olmamasından...
Sevincim; Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın İzmir’den milletvekili olmasının yatırım olarak bize geri dönmesinden.
Sözün kısası; Hükümetin 2012 Yatırım Programı’nda sadece Binali Bey’in bakanlığına ait 15 milyar 610 milyon liralık 28 İzmir projesi yer aldı.
Ve, 2012 bütçesine İzmir’deki yatırımlar için tam 1 milyar 152 milyon liralık ödenek kondu.

Sizin var mı bilemem.
Ama benim çok anım var.
OSKA Pasajı ya da bir diğer adıyla Konak Pasajı, Kemeraltı’nın ilk kapalı çarşılarından biridir.
Yeni jenerasyon, “Pasaj mı? ne demek şimdi bu?” diyebilir.
Bizler eskiden kapalı çarşılara “pasaj” derdik.
Örneğin; Şan Pasajı, Sema Pasajı, Havuzlu Çarşı, Kemeraltı’nın en ünlü alışveriş merkezleriydi.

Bu pazar, “klasik” yazıların dışına çıkıp, biraz geyik muhabbeti yapalım mı?
Hadi başlayalım bakalım:
Ben dürüst, hiç suç işlememiş, vergisini muntazam ödeyen, trafik kuralları dahil her türlü kanun ve kurala uyan bir vatandaşım.
Hiç bir şahsa hakaretim bile yoktur...
Ama başkaları tecavüz ediyor;
Alkollü araba kullanıp sakat bırakıyor...
insan öldürüyor, hırsızlık yapıyor, v.s...

Böyle bir haber için argoda; o ana kadar tam tersini düşünen ve söyleyenlere karşı şöyle denir:
“Kapak olsun”; ya da,
“Kına yakın...”
“Bu haber ne mi?”
Şaşırtıcı ama gerçek:
ABD’deki Brookings Enstitüsü’nün araştırmasına göre, “Dünyanın en hızlı büyüyen metropolü Şanghay. Listede İzmir, İstanbul ve Ankara’yı geride bırakarak 4’üncü sırada...”
Yani; İzmir, bu ciddi yabancı kuruluşa göre dünyanın en hızlı gelişen dördüncü metropolü...

Aziz Kocaoğlu “bir numara” ve 130 kişilik bir “çete”si var.
Aziz Bey’e isnat edilen suç bu... Yani Kocaoğlu, suç işlemek amacıyla Büyükşehir’de örgüt kurmak ve yönetmekle...
“Aziz Bey’in Çetesi(!)” olarak adlandırılan 130 kişi de...
Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak... Örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek... Örgütün faaliyeti kapsamında çok sayıda ihaleye fesat karıştırmak... İhalelerde baskı, cebir, tehdit uygulamak...
Haksız menfaat temin etmek...
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak... Suçu ve suçluları gizlemekle suçlanıyorlar...
HHH

Biz İzmirlilerin çoğunda bir İstanbul takıntısı vardır.
Gidip gelen herkes, mangalda kül bırakmaz.
“İstanbul şöyle, İstanbul böyle, şöyle eğlendim, böyle yedim-içtim, şunu aldım, aman şurası ne güzel olmuş” diye başlar, saatlerce konuşur, sonunda sözü İzmir’e getirir, yargısız infaz yapar:
Köy kardeşim, köy bu İzmir...
Türkiye’nin en büyük köyü!...
* * *
Hani içi beni, dışı seni yakar derler ya; çok uzun yıllar İzmir’de gazetecilik-yazarlık yapan bir arkadaşımız, ciddi bir teklif alarak İstanbul’a yerleşti.