Sizi bilmem ama ben önemsiyorum.
Bugün Bornova’da ilginç bir etkinlik var; “Yerli Tohum Takası...”
Ne demek bu?
Yüzyıllardır bu topraklarda yetişen ürünlerin biriktirilen tohumları (yerli) insanlar tek kuruş ödemeden, para alışverişi olmadan birbirleriyle “takas” yapacaklar.
Örnek:
Bende yerli domates tohumu varsa, bir başkasındaki yerli salatalık tohumuyla “al gülüm-ver gülüm” değiştireceğiz.
İzmir için önemli bir gün 3 Nisan...
İlk duruşma ve 130 sanıklı çete davası o gün başlayacak.
Tam 11 aydır, sorgusuz-sualsiz, belki de çoğu işlediği suçun ne olduğunu bilmeden cezaevinde yatan Büyükşehir bürokratları ilk kez hakim karşısına çıkacaklar.
İddianame ortada...
Zimmet yok.
Zenginleşme yok.
Trilyonluk hesap hareketleri yok.
Yıl 1915... Çanakkale’de kızılca kıyametin koptuğu günler... Aylardan mayıs...
Fransızca öğretmeni Ahmet Rıfkı, i mektepten içeri girer.
Selam verir Ahmet Rıfkı ama çocuklar selama karşılık vermezler!
Ahmet Rıfkı iyice şaşırmıştır.
Arka sıralarda oturanlardan biri ayağa kalkarak; “Hocam, mahallemizde eli ayağı tutan ağabeylerimiz Çanakkale’ye gönüllü gittiler ama siz hala buradasınız! Biz de gitmek istiyoruz fakat yaşımız tutmuyor. Söyler misiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim ne işe yarar?”
Ahmet Rıfkı, yaşlı gözlerle sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir. Arkadaşlarıyla, talebeleriyle vedalaşır, evine gelir.
CHP Konak’ta ilginç bir kongre yaşandı.
Kongre Salonu’na Konak İlçe Başkanı olarak giren Aytekin Tunus, sandıklar açılınca “şok” oldu.
Tunus, ilçe başkanlığını kaybetti,
Ama ilçe yönetimini ve il delege seçimlerini kazandı.
Garip, hem de çok garip... Üstelik de siyasette çok ender rastlanan bir vaka.
Ne yazık ki gerçek...
Bugün 18 Mart 2012...
Yaşanmış bir öyküyle, Pazar gününüzü işgal etmek istiyorum.
Bu yaşanmış öyküyü aktaran, Sayın Dr. Ömer Musolu 85 yaşında ve halen İstanbul Moda’da yaşıyor.
Dinlediğimde tüylerim diken diken olmuştu.
İnanmayacaksınız ama dakikalarca gözyaşlarımı tutamadım.
Dr. Ömer Bey, 1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’den mezun olduktan sonra, ihtisas yapmak üzere ABD’ye gider.
Bu açıklamaya aynen katılıyorum.
Sonuna kadar da destekliyorum.
Çünkü İzmir’de hukuk devletinin, hukuksal kurullarına aykırı bir uygulama yapılması gündemde.
Nedir bu?
Sokak köpekleri, yani sahipsiz hayvanlar için, bir “Köpek Toplama Yasası” çıkarılması...
Tirajikomik bir uygulama...
Büyükşehir Belediyesi derhal vazgeçmeli ve asla böyle bir işe kalkışmamalı...
İzmir ve İzmirliler’in, kentin çıkarlarını kollamak ve sorunlarının daha hızlı çözümü için Ankara’da bir “üs” kurma girişimleri, son 10 yılda benim bildiğim dört-beş kez denendi.
Sanayici ve işadamları istedi, sivil toplum kuruluşları heveslendi, meslek odaları siyasilerle ortak “lobi” kurmaya kalktı.
Hiçbiri tutmadı.
Açılan bürolar kapatıldı, ofisler döşenip döşenip iki-üç ay sonra boşaltıldı.
Çoğunun açılışına katıldım.
Sonrasında da gelişmeleri yakından izledim.
Olmadı, olduramadık.
Herkes 4+4+4=12 diyor ama...
Eğitimde bu sistem işlemeye başlarsa, 4+4+4=12 olup olmayacağı ortada...
Bugün, 4+4+4=12 yıllık kesintili eğitimi eleştirenlere, ideolojik yaklaşıyorlar deniliyor.
Peki 1997’nin 28 Şubat’ından bu yana 8 yıllık eğitimle yatıp kalkıp uğraşanlar, nasıl yaklaşıyorlardı?
İdeolojik mi, intikam mı, yoksa laf olsun diye mi?
* * *
18 yaşına kadar herkes çocuktur.