Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Piyasada mısırlar tatlı ve tazecik. Nedeni mi? Biz tüketiciler öyle istiyoruz, üretici de ona göre hibrit tohum ithal ediyor.

Tatlı mısırın genetik sırrı

Mısır, GDO ile en çok anılan gıdalardan. Nedeniyse genetiği değiştirilmiş mısırın ülkemizde hayvan yemi olarak kullanılması. Toplumun belirli bir kesimi, genetiği ile oynandığı için mısırların değiştiğine, şeker gibi tatlı hale geldiğine ve eskisine oranla çok daha hızlı haşlandığına inanıyor. Oysaki mısırdaki tek tip tat, GDO ile alakalı değil! Anlatalım: Mısır, yemlik, nişastalık, çerezlik, patlatmalık ve taze tüketim için üretiliyor. Her bir tüketim amacı için de farklı çeşitleri söz konusu. Genetiği değiştirilmiş (GD) mısır, hayvan yemi amacıyla üretiliyor. Üretimi de Türkiye dışında yapılabiliyor. Çünkü Türkiye’de genetiği değiştirilmiş tohumla tarımsal üretim, Biyogüvenlik Kanunu uyarınca yasak. Kanun, GDO’lu ekim yapana hapis cezası öngörüyor. GD mısırlar, ülkemize hayvan yemi ithalat izniyle sokuluyor ve hayvan beslemesinde kullanılıyor.

Haberin Devamı

Doğrudan insan tüketimine sunulan diğer mısır çeşitlerinde ise hibrit tohumlar ağırlıklı. Hibrit tohum, dışarıdan gen aktarılarak geliştirilen bir tohum çeşidi değil. Kontrollü ıslah çalışmaları çerçevesinde geliştiriliyor ve çeşidin anne baba hatları, geliştiren laboratuvar ya da firmanın patentinde oluyor. Bu tohumlara genelde kör tohumlar deniliyor. Çünkü hasat ettiğiniz ürünü tohumluk olarak kullandığınızda, verim ve kalitede değişiklik yaşanıyor. Bu nedenle hibrit tohumu kullanan çiftçi, her yıl satacağı çeşide uygun tohumluk satın alıyor. Bizim bugünlerde markette-pazarda satın aldığımız taze mısırların büyük çoğunluğunun aynı görünüm ve tatta olmasının nedeni de aslında bu.

Çünkü tüketici, daha şekerli ve daha hızlı haşlanan, süt mısır istiyor. Bu talebi öngören tohum üreticileri de, buna uygun ıslah edilmiş tohumları piyasaya sürüyor. Mesela normal şekerli mısır istiyorsanız, “su” genini içeren mısır tohumu karşınıza çıkıyor. “Daha tatlı olsun” diyorsanız “se” genini içeren tohumu ekiyorsunuz. Taze olarak tüketmek için kolay pişebilen süper tatlı mısırı tercih ediyorsanız, “sh2” geninin baskın olduğu mısır tohumunu satın alıyorsunuz. Tabii bu genler, dışarıdan mısıra aktarılan genler değil. Zaten mısırda bulunan ve yıllar içinde ıslahla baskın hale getirilen genlerden bahsediyoruz. Bu genlerin görevi, tanedeki sakkarozun nişastaya dönüşümünü engelleyerek, yüksek şeker içerikli olmasını sağlamak. Hasat sonrası şekerin nişastaya dönüşümünün yavaşlaması, ürünün raf ömrünün de artması demek. Böylelikle bol şekerli çeşitler, taze tüketim için daha avantajlı hale geliyor.

Haberin Devamı

Büyük dehanın vizyonu

Tabii mısırdaki hibrit tohum hâkimiyetinin küresel tohum firmalarının elinde olduğunu da söylemek gerek. Tatlı mısırı bu topraklarda yayanlar da onlar. Öyle yakın zaman da değil. 1930’lu yıllardan bahsediliyor. Aynı dönemde Atatürk, tohumdaki yabancı hâkimiyetini kırmak ve yerli tohumlar geliştirmek amacıyla Sakarya’da Mısır Araştırma Enstitüsü’nü kurduruyor. Şimdi o Enstitü’nün 2 tip şekerli mısırı var. İşte büyük dehanın vizyonu! O vizyon sayesinde bugün, “adapare” ve “sugen” isimli 2 yerli hibrit çeşidimiz var. Gıda bağımsızlığının en önemli güvencesi de bu şekilde geliştirilen yerli ve yerel çeşitler. Umarım bu çaba, tohumda dışa bağımlı olduğumuz diğer gıda ürünlerine de yansır.