Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

(Anadolu’da neler olup bitiyor? Durum nedir diye merak edecek olanlara, gerçek bir köy hikayesi.)

Tokat’ın Zile’sinin bir köyündeyiz. Köyün ismini vermiyorum. Çünkü kimsenin bu yazıdan rahatsızlık duymasını istemem.
İstanbul’da inşaat kalfalığı yaptıktan sonra köye yerleşen, inek yetiştiren Selahattin Usta anlatıyor:
Bizim köy halkı Kafkas göçmenidir. Halk şimdilerde silme Tayyip’çi oldu. Geçen seçim CHP’ye 45 oy çıkmıştı. Bu seçim 15 oy çıktı. Komşuda Alevi kardeşlerimizin yaşadığı bir köy var. Oradan bile CHP’ye oy çıkmaz oldu.
Köye gazete falan gelmiyor. Her evde TV var. Hem de son model, plazma TV. Akşamları erkekler tartışma programlarını izliyor. Artık Kemal Sunal, Fatma Girik, Türkan Şoray filmi modası geçti. Dizi olarak sadece Şafak Tepe’yi izleyenler var.
Tayyip Bey’in hiçbir konuşmasını kaçırmıyorlar. Tartışma programlarını veya Tayyip Bey’in konuşmasını kaçıranlar ertesi gün kahvede tartışma programlarında ne oldu, Tayyip Bey ne söyledi diye birbirine soruyorlar.

Köylü Tayyip Bey’e hayran
Köylümüz Tayyip Bey ne söylerse inanıyor. Ayakkabı kutularında para çıkmış... Tayip Bey oğlu ile telefonda konuşmuş... Hepsi palavra... Bunlar Tayip Bey’i kötülemek için tezgahlar...
Kadınlardan Hoca’cılar vardı. Onlar şimdi, “Hoca Efendi ayıp etti. Tayyip Bey’e haksızlık yapıyor” diyerek çocuklarını Hoca’nın okullarından çektiler.
Bunlar Selahattin Usta’nın anlattıkları.
Biraz da köy hakkında bilgi vereyim. Ana sorun kuraklık. Köye günde 2 saat su verilebiliyor. Ayçiçeği, buğday, arpa kurudu. Hayvanlara ot bulmak zorlaştı. Çok kişi hayvanlarını kesime gönderdi. 600-700 büyükbaş varken sayı 200’e indi.
55 hanede yaşayanların çoğu, emekli olunca köye dönenler. Gençler köyden kaçıyor. Mustafa Emmi’nin 200 dönüm bahçesi var. Ankara’ya gönderdiği oğlu 850 TL aylıkla güvenlikçi oldu.
Alamancılar tatile gelince köy nufusu ikiye katlanıyor. Alamancılar genelde köyden kız alıyor. Gelinlik yaşa gelen kızlar, daha önceleri başka şehirlere göçenlerin çocukları ile evleniyor, köyü terk ediyor. Bu nedenle köyde genç kız da yok, erkek de yok.

Üretim niyeti de, gücü de yok
Hemen her evin bir traktörü ve bir motorlu aracı var. Traktörler evlerin önünde boş yatıyor. Köy halkı et ve diğer market ihtiyacı için marketi olan komşu köye gidiyor.
Köylü sağlık hizmetlerinden pek memnun. “155’e bir telefon, ambulans geliyor. Hastayı alıp hastaneye taşıyor. İyileşince de köye getiriyor.”
Köylüler, “Eskiden yatak bulmak için hastamızı hastane hastane dolaştırırdık. Tedavi parasını ödeyemediğimizden hastane penceresinden kaçırır, köye getirirdik” diyerek sağlık hizmetlerine methiye düzüyor.
Toparlamak gerekir ise, köydeki hayvan ve tarım üretimi, köyde yaşayanların geçimini bile karşılayamayacak çizgide. Köyde yaşayanların çoğu veya tamamına yakını, şehirlerdeki hizmetleri sonucu her ay aldıkları emekli maaş ve ücretleri ile, şehirlerde yaşayan yakınlarının desteği ile hayatlarını sürdürüyor. Köy gurbete çıkarak para kazanan, köylerini özleyen emeklilerin ‘eve dönüş’ mekanı haline gelmiş durumda. Hayvancılık ve tarım ile uğraşacak gençler köyde kalmıyor. Kalmamış. Köyde yaşayanlar ise hayvancılık ve tarımı, üretim alanı, gelir kaynağı olmaktan öte, yaşlılıkta uğraşı alanı olarak değerlendiriyorlar.
Anadolu’da neler oluyor diyerek merak eden var ise, TV’lerde her akşam yayınlanan politik tartışma programları ne işe yarıyor diyerek merak edenler var ise, işte onlar için ‘gerçek bir Anadolu köy tablosu.’