Tahir İle Zühre, Broadway türü bir ‘müzikal’ oluyor. Büyükelçilikten emekli yazar Şefik Onat’ın librettosuna dayalı olarak Eylem Pelit’in müziklerini hazırladığı 2.5 saatlik müzikalin 90 dakikalık tanıtım konserini, geçen hafta Zorlu PC Drama sahnesinde izleme şansına sahip oldum.
Tahir ile Zühre efsanesi Anadolu Selçuklu Devleti döneminden bu yana tekrarlanır. Sultanın kızıyla, vezirin oğlunun, dillere destan aşkları ne yazık ki, mutlu sonla bitmez. Sevdalılar ölümde biraraya gelirler.
Müzikalin genç bir kadrosu var. Ayça Varlıer, Barbaros Büyükakkan, Seyyal Taner, Renan Bilek, Can Bora Genç, Kenan Dağaşan, Zafer Erdaş sadece oyun yetenekleri ile değil sesleriyle de alkış topluyor. Baş kadın oyuncusu Ayça Varlıer’i ilk defa 2008’de, Vehbi Koç Ödülleri için düzenlenen törende dinlemiştim. ‘Yeni bir yıldız doğuyor’ başlığı ile beğenimi Milliyet’te yazıya dökmüştüm. Dokuz yıl öncenin ödül töreni Ayça Varlıer’in konseriyle başlamış, Varlıer’e piyanoda Aycan Teztel eşlik etmişti.
Eğitim çok önemli
Ayça Varlıer (1977) iktisatçı bir babanın (Oktay Varlıer) ve sanatçı bir annenin (Duygu Varlıer) kızı. Annesi Ankara Devlet Konservatuarı mezunu bir bale sanatçısı. Ayça Varlıer, ‘öğrenci değişim programı’ ile lise ikideyken Amerika’ya gitti. Misafir olduğu aile onu sevdi, bırakmadı. Liseden sonra New Jersey’de Hardford Üniversitesi’nin müzik bölümünde Hart School of Music’de müzikal tiyatro eğitimi yapmasını sağladı.
Ayça daha sonra Harvard’da ve Moskova’da oyunculuk eğitimi aldı. İngiltere ve İtalya’da sahneye çıktı. Caz yapıyor. Şarkı söylüyor. Dans ediyor. Beste yapıyor. İpince, uzun boylu, zarif mi zarif bir genç kız. Türkiye’ye döndükten sonra İzmir ve İstanbul senfoni orkestraları eşliğinde konserler verdi. TRT Orkestrası eşliğinde caz söyledi. Eniştesi Eylem Pelit onun için müzik düzenliyor. Ablası Aslı Varlıer Pelit sahip olduğu WAP organizasyon grubuyla kardeşinin menajerliğini yapıyor. Ayça Varlıer, Suat Derviş’in romanından sahneye Tuncer Cücenoğlu tarafından uyarlanan, Sanat Yönetmenliğini Nedim Saban’ın üstlendiği Fosforlu Cevriye müzikal oyununda da başrol üstlenmişti.
Ayça Varlıer, boyu posu, zarafeti, inceliği, seslendirdiği parçaları duyarak, hissederek söylemesi, sesi ve sahne duruşuyla izleyicileri büyülüyor.
Broadway müzikali gibi
Müzikalin yapımcısı Duygu Varlıer, “On beş yıldır peşinde koştuğum bir ‘ilk’i, Türk kökenli bir müzikali Broadway standartlarında gerçekleştirme hayalim, önce ‘bir konser formatında’ sahnelendi. Bir adım daha kaldı. Müziği ile, şarkıları ve danslarıyla 2.5 saatlik bir müzikali sahnelemek” diyor.
Tahir ile Zühre gibi müzikallere sahne hazırlığı esnasında büyük harcamalar yapılıyor. Yurtdışında, müzikallerin sahne öncesi dönemdeki finansmanı, zengin yapımcı gruplar ya da sanatsever sponsorlar tarafından sağlanıyor. Bizde zengin yapımcı gruplar olmadığına göre, sanatı destekleyen kurumların sponsorluğu önem taşıyor.
Tahir ile Zühre’den söz edilince, Nazım Hikmet’i hatırlamamak olur mu? Ne diyordu Nazım Hikmet?
“Tahir olmak da ayıp değil / Zühre olmak da / Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil / Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte...”