Murat Katoğlu‘nun editörlüğünü, Aslı Ayhan’ın görsel yönetmenliğini yaptığı “Operanın Türkiye’deki Hikâyesi-Opera-Bale Afişleri 1941-2011” ismini taşıyan araştırma, Deniz Kültür Yayınları’nın 31’incisi olarak yayımlandı.
Araştırmada, önce Türkiye’de opera konusundaki çalışmalar anlatılıyor, sonra da son 70 yıllık dönemde sahnelenen opera ve bale temsilleri için hazırlanmış afişlerin örnekleri veriliyor.
Türkiye’deki ilk opera temsili, 1841 yılında İstanbul’da Galatasaray’daki “Bosco” tiyatrosunda Türkçe oynanan İtalyan besteci Gaetano Donizzetti’nin “Balissario” isimli operasıdır.
Cumhuriyet döneminde ilk opera gösterisi 1934 yılında İran Şahı’nın Ankara’yı ziyaretinde sahnelenen Adnan Saygun’un bestelediği “Özsoy” isimli eseridir. Türk şan ve koro sanatçılarıyla Cumhurbaşkanlığı Orkestrası tarafından icra edildi. Daha sonra Necil Kazım Akses’in “Bay Önder”i, Adnan Saygun’un “Taş Bebek”i sahnelendi.
Opera 1940’larda başladı
Cumhuriyet operasının temelinde 1936 yılında öğretime başlayan Ankara Devlet Konservatuvarı vardır. Konservatuvarda yetişenler, önce Konservatuvar Sahnesi’nde daha sonra Ankara Türkocağı-Halkevi Sahnesi’nde yabancı operaların sahnelenmesinde rol aldı. Bu etkinlikler “Ankara Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi” temsilleri olarak adlandırılıyordu.
1948 yılında Ankara’da Büyük Tiyatro sahnesi açıldı. 1949 yılında Devlet Tiyatrosu kanunu yürürlüğe girdi. Böylece opera, Devlet Tiyatrosu şemsiyesi altına girdi.
1960 yılında İstanbul Belediyesi Şehir Operası faaliyete geçti. İstanbul Şehir Operası, 1968’de Devlet Operası’na bağlandı. Devlet Operası idaresi ise 1970 yılında Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldı, bağımsız bir idare haline geldi.
İlk afişi Turgut Zaim’in
Opera ve bale temsilleri için daha önceleri basılı duyurular yapılırdı. Bir opera temsili için yapılan ilk renkli afiş, 1941 yılında Ankara’da Halkevi Sahnesi’nde, Devlet Konservatuvarı sanatçılarının Türkçe olarak sahnelediği Puccini’nin “Madam Butterfly” operası için Turgut Zaim’in hazırladığı afiştir.
Modern afiş sanatı, Avrupa’da 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra gelişmeye başladı. 1927 yılında İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde “Afiş Atölyesi” açıldı. 1930’lardan sonra Türkiye’de de afişe ilgi arttı. İlk afişlerde İhap Hulusi’nin imzası vardı. Daha sonra grafik tasarımcılık, grafikerlik bir meslek haline geldi.
Ressam Turgut Zaim’in 2 opera afişinden sonra, opera ve bale afişleri matbaada bastırılan duyurular haline geldi. Ancak 1960’dan sonra tekrar renkli afiş dönemi başladı. Mengü Ertel ve sahibi olduğu San Grafik tasarımcıları çok sayıda afiş hazırladı. Yücel Tanyeri, Tayfun Çebi, Adnan Öngün imzalı afişler bastırıldı. (Bu bilgileri Murat Katoğlu’nun araştırmasından özetledim.)
Murat Katoğlu, 2012 yılında Süreyya Operası fuayesinde açılan “Opera ve Bale Afişleri” sergisi için 211 afiş derlemiş. Daha sonra 200 afişe daha ulaşılmış. Kitapta afişlere dayalı olarak Türk opera repertuvarının özeti veriliyor. (Operanın Türkiye’deki Hikâyesi, Opera-Bale Afişleri, 1941-2011, Murat Katoğlu, Aslı Ayhan, Deniz Kültür Yayınları, No. 31, 442 sayfa, 60 TL)