TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Kurulu toplantısına Sayın Erdoğan’ın katılması, TÜSAİD Başkanı’nın konuşmasını dinlemesi, kendisini dinlemeye gelen işadamlarına “miktar-ı kâfi” eleştiriler içeren uzun bir konuşma yapması “olumlu” bir gelişmedir. İktidar-TÜSİAD barışının gerçekleştiğinin göstergesidir. Hayırlı olsun.
TÜSİAD üyelerinin çoğu, ekonomik büyüklükte yatırımları olan, üretim yapan, ihracat yapan, ekonomi ile dış dünya arasında ekonomik ve finansal trafiği yönetenlerdir.
Bu önemli toplantıda TÜSİAD adına yapılacak konuşmalarda ekonominin bugününden ve geleceğinden söz edilmesi bekleniyordu. Çünkü TÜSİAD üyeleri parmakları taşın altında olan girişimcilerdir. Herhalde ekonomide olan bitenler hakkında da söyleyecekleri bir çift sözleri vardır. Toplantıya katılan Sayın Erdoğan’a, fırsat bu fırsat “arz-ı malumat” eylemelerinden doğal bir şey olamazdı.
Ne var ki bu fırsat değerlendirilemedi.
Politika ağır bastı
TÜSİAD cephesinden durum böyle de iktidar cephesinden farklı mı? Sayın Erdoğan, ekonominin bugününden ve yarınından söz edecek yerde, politik konulara ağırlık vermeyi tercih etti. Ekonomi konusunda sadece geçmişteki olumsuz gelişmeleri hatırlatmakla yetindi. “Gezi Olaylar-Darbe Teşebbüsü-Paralel Yapı“ konularında daha önceki açıklamalarını tekrarladı. Darbeleri savunanların hükümetleri sıkıştırma döneminin sona erdiğini söyledi.
Sayın Erdoğan, Paralel Yapı’nın ve iktidar tarafından kolay para kazanma imkânını kaybeden ihanet çeteleri ile bunların dış bağlantılarının şimdilerde Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini olumsuz etkileme arayışına girmelerinden şikâyetçi.
Sayın Erdoğan’ın hukuk sisteminin güçlendirilmesinin önemini vurgulaması, TÜSİAD üyelerini, Doğu ve Güneydoğu’da yatırım yapmaya çağırması önemlidir.
Ekonomi unutuldu
Büyümenin yüzde 3’lere gerilediği, cari işlemler açığının küçülmesine rağmen dışarıdan sermaye girişlerinin açığı kapayamayacak ölçüde azaldığı, yatırım ve üretimde yavaşlamanın başladığı bir ortamda, ekonominin bugünü ve yarını gündeme bir türlü gelemedi.
İşadamlarının, bir devlet adamını bulmuşken, yatırım, üretim ve istihdam konusundaki gelişmelerden, başarılardan ve sorunlardan söz etmemeleri “olağan” değildir. Toplantıyı düzenleyenler, toplantıya katılan devlet adamlarına görüş ve temennilerini sözlü olarak aktaramasalar bile yazılı olarak bilgi verirler.
Denilebilir ki bu bir barış toplantısıydı. Barış toplantısı ise “İşte bu kadar olur.” Doğrudur. Dünkü toplantıyı bu çerçevede değerlendirmekte yarar vardır.
Özetle, TÜSİAD adına yapılan konuşma “Hoş geldiniz” konuşmasıdır. SAYIN Erdoğan’ın ise özetle, ”Eski kötü günleri unutmayınız, bugünlere şükredin... Biz eski Türkiye’de neler çektik... Yeni Türkiye’de o eski günlerde olanlar olmayacak” dedi.
İktidar-TÜSİAD barışı hayırlı olsun... Ama unutulmamalıdır. Bu barışın devamı, TÜSİAD üyelerinin iktidarı üzecek söylemlerden ve eylemlerden kaçınmalarına bağlıdır.
Barış nasıl sağlanır?
TÜSİAD’ın eski yöneticilerinden başarılı bir işadamımızdan dünkü toplantıyı değerlendirmesini istedim.
Dedi ki “İşadamı politikadan uzak durur. İşadamı işine bakar. İşadamı politikacılarla kavgaya tutuşmaz, iyi geçinir. TÜSİAD Başkanı olarak
Haluk Dinçer’in, Sayın Erdoğan ile ilişkileri yumuşatması çok önemli, alkışlanacak bir başarıdır.”
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024