Hemen her ay ihracatta ‘rekor’dan bahsediyoruz. 2003’ten bu yana ihracat göstergelerine bir bakalım. İhracattaki durum ne? Yapısal bir sorun mu var? Bilelim... Dış ticaret açığı ve cari açık yüzünden başımız derde girmesin...
5 MADDELİK KARNE
Türkiye İhracat Meclisi (TİM) her ay ihracatta ‘Tarihi Rekor’dan söz ediyor... Acaba ihracat gerçekten “patladı” mı?
Bu yazıda 2003 yılından bugüne ihracatımızla ilgili farklı göstergeleri toplu halde bulacaksınız. Bu göstergeler, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ve Merkez Bankası’nın yayınladığı göstergeler. Acaba bu göstergeler, neyi gösteriyor? İhracat iyi mi gidiyor, yoksa kötü mü?
1-İhracatın artış hızı yavaşladı geçen yıl eksilme yaşandı
Ekonomi büyüdükçe ihracatın da büyümesi gerekir. 2003 yılında yılda 47 milyar dolar ihracat yapardık. 2013 yılında 151 milyar dolar ihracat yaptık. İhracat 3.2 kat arttı. Yıllık ihracat artışları 2008 yılına kadar çok iyi idi. Yılda en az yüzde 16 artış oldu. 2 yıl yüzde 25 dolayında, 2 yıl yüzde 30’un üzerinde ihracat artışı gerçekleşti. Ne var ki, 2010’dan bu yana yıllık artışlar yüzde 10’lara geriledi. 2013 yılında ise artmadı, eksildi.
Demek ki, ihracatın yıllık artış oranları iyi değil.
2-Dış ticaret açığı büyüdü
İhracat artışını neden istiyoruz? İhracat artsın ki, ithalat faturasını kapatsın, döviz açığımız küçülsün. Sonunda cari açık vermeyelim istiyoruz.
İhracat rakamı 2003 yılından bu yana büyüyor ama, dış ticaret açığı daha fazla büyüyor. Nedeni, ihracat artışının, ithalattaki artışa yetişememesi. Geri kalması.
2008 yılında dış ticaret açığı 70 milyar dolara yaklaşmıştı. 2010’dan sonra açık büyüdü, büyüdü, yılda 100 milyar dolara yaklaştı.
3-İhracatın ithalatı karşılama oranı azaldı
Her yıl ithalata belli bir miktar döviz ödüyoruz. Bu, ithalat giderimiz... Öte yandan, ihracattan döviz gelirimiz var. Döviz gelirinin ithalat faturasını karşılama oranının artması önemli.
2003 yılından bu yana (2009 yılında ithalatın azaldığı kriz dönemi hariç) ihracatın ithalatı karşılama oranı artmadı. Yüzde 60’lar dolayında dondu, kaldı. 100 ithalata karşı 60 ihracat yapabiliyoruz.
Açık anlatımıyla ‘ihracat arttı’ diye bayram ederken, bir de bakıyoruz, ithalat daha fazla artmış. İhracat artışı ithalat artışının üzerine çıkamıyor.
4-İhracatın milli gelire oranı büyüyemedi
İhracat sadece döviz getirdiği için önemli değil. İhracat “talep” (dış talep) demek. İhraç edilen mallar ne kadar çok olur ise, yatırım ve üretim talebi de o kadar büyür. İhracat talebine bağlı olarak yatırım ve üretim talebi arttıkça, milli gelir büyür. İşte o nedenle ihracatın milli gelire oranı önemli.
2003 yılından 2008 yılına kadar ihracatın milli gelire oranı yüzde 15.4’lerden yüzde 17.7’lere kadar yükselebildi. Son 2 yılda talebin, büyümenin frenlenmesi nedeniyle biraz yükseldi. 2012’de yüzde 19.3, bir sonraki yıl yüzde 18.4 oldu.
5-Reel döviz kuru tek başına ihracat artışına yol açmıyor
Merkez Bankası, üretici fiyatlarına dayalı olarak Reel Döviz Kuru Endeksi yayınlıyor. Bu endeks, döviz fiyatının ihracatçıyı teşvik edecek kadar yüksek olup olmadığını gösteriyor. Endeks’in 100’e yaklaşması, döviz kurunun yükseldiğini, ihracatçının rekabet gücünün arttığını işaret ediyor.
2003 yılından bu yana endeksteki değişimden anlaşılıyor ki, Türk Lirası’nın değerli, dövizin ucuz olduğu dönemlerde bile ihracat artışı olabiliyor. Dövizin değer kazandığı dönemlerde ihracat beklenen ölçüde artmıyor. Son yıllarda döviz fiyatındaki artışın ihracat artışına etkisi beklenen ölçüde olamadı.
Sonuç olarak...
İhracattaki durumumuz nedir? İhracat gerçekten artıyor mu? Yoksa ihracattaki gelişmelerde yapısal bir sorun mu var? Bunları gerçekçi olarak değerlendirmeliyiz ki, ihracat talebine dayalı olarak büyüyelim. Dış ticaret açığı ve cari açık yüzünden başımız derde girmesin.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024