Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haydarpaşa gar binasının otel veya AVM olmasını Kadıköy Belediyesi önleyecek imiş. Önleyemez. Belediye kararı ile, mahkeme kararı ile Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının kaderi değiştirilemez.
Büyük Türk Büyüklerimiz bir defa karar verdi mi, imkanı yok kararlarından dönemezler. Dedikleri dediktir.
Büyüklerimiz demiryollarını seviyorlar da, gar binalarından ‘nefret’ ediyorlar. Gar binalarını otel, lokanta olarak kiraya vermek uğruna, hızlı tren ile seyahat edenleri şehrin uzaklarında trenden indirerek sokakta bırakıyorlar.
Ankara’dan İstanbul’a hızlı tren işletiyoruz. Tren Pendik’e kadar geliyor. Yolcular bavulları ellerinde Pendik’ten deniz veya karayolu ile İstanbul’a en aşağı 2 saatte ulaşabiliyor. Anadolu’ya gidecekler de bavulları ellerinde Pendik’e taşınıyor. (Harem’den otobüs ile Ankara’ya seyahat, in - bin olmadan şehrin göbeğine 4.5 saat.)
Haydarpaşa’da koskoca, görkemli, İstanbul’a yaraşır bir gar binası var. Yakın zamana kadar trenler kimseye rahatsızlık vermeden bu gardan yolcu alır, yolcu indirirdi. Bu garda trenden ineni ‘İstanbul karşılar’dı. Denizi ile, manzarası ile, havası ile...

Garlar cazibe merkezleridir
Avrupa’dan gelen ünlü İstanbul ekspresleri (Orient Express) Sirkeci’de yolcu indirirdi. Sirkeci garı görkemi ile, kapısının önüne çıkıldığında İstanbul manzarası ile gelenleri büyülerdi.
Şimdilerde Avrupa’dan gelen trenler Halkalı’nın ‘uyduruk’ istasyonunda yolcuları indiriyor. Yolcular ellerinde bavul, bir - iki saatte İstanbul’a ulaşmak için çırpınıp duruyor.
Sirkeci gar binası da, Haydarpaşa gar binası da anıt binalardır. İstanbul’un sembolleridir. İstanbul’da ihtiyaçtan çok otel var, lokanta, kahve var. Yenileri yapılıyor. Sirkeci ve Haydarpaşa gar binalarının illa da ‘birilerine’ rant için devrine gerek yok. Hatadan dönülemiyor. Kamu mülkleri gitti mi en az ‘99 yıllığına’ birilerinin oluyor. Halkın malı kul malına dönüşüyor.
Günümüzde en fakir ülkelerden en zenginine demiryolları kullanılıyor. En fakirinden en zenginine, büyük şehirlerde demiryolu şehrin merkezinde yolcu indirir. Şehrin merkezindeki gar binaları görkemi ile şehrin cazibe merkezidir. İnsanlar gar meydanında buluşur, yolcu karşılar. Şehre gelenler şehrin merkezinde inmenin zevkini duyar, kolaylığından yararlanır.
Demiryollarının havayoluna üstünlüğü budur. ‘Havaalanına git-gel, uçak bekle, in-bin’ yerine şehrin merkezinden trene binerek öbür şehrin merkezinde inmek (hele hızlı tren döneminde) demiryollarına üstünlük sağlar. Büyük Türk Büyüklerimizin Haydarpaşa ve Sirkeci garlarını neden sevemediklerini anlamak güç.

Neye niyet, neye kısmet
İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı, Haydarpaşa Garı, Haydarpaşa - Pendik hattının sefere başlamasıyla 1872’de, Avrupa’ya açılan kapısı Sirkeci Garı ise 1890’da hizmete açıldı. İki gar binası da 2. Abdülhamid döneminde inşa edildi.
Abdulhamit, Sirkeci ve Haydarpaşa garlarını birleştirmek için Prerault’un ‘Cisr-i Enbubi Projesi’ni (deniz altı çelik tünel projesini) gerçekleştirmek istedi ama beceremedi. (AKP Hükümeti, 144 yıl aradan sonra 2004’te bu projenin, Marmaray projesinin temelini attı.)
Alman Mimar August Jachmund’un eseri olan Sirkeci garının yapımında granit mermer ve Marsilya Aden’den getirilen taşlar kullanıldı. İlk yıllarda denize çok yakın olan binanın çevresi zaman içinde büyük değişime uğradı.
Haydarpaşa Garı, İstanbul-Bağdat Demiryolu Hattı’nın başlangıç istasyonu olarak inşa edildi. Osmanlı’nın son dönemlerinde Bağdat Demiryolu yanında İstanbul-Şam-Medine (Hicaz Demiryolu) trenleri de bu gardan kalkıyor, bu gara geliyordu.
Alman Otto Ritter ve Helmuth Cuno’nun çizimini yaptıkları binanın inşaatında Alman ustalarla İtalyan taş ustaları çalıştı. Önüne bir mendirek yapılarak, Anadolu’dan gelecek veya Anadolu’ya gidecek vagonların ticari eşyasını yükleme ve boşaltmalarına kolaylık sağlandı.
‘Neye niyet, neye kısmet’ derler ya... Bizim gar binalarımız da işte o biçim... Gar binası olarak yıllarca önce yapıldılar... Bakalım kimlere rant kapısı olacaklar...