Seçimler demokrasinin olmaz ise olmazıdır. Tamam... Partiler, politikacılar öne çıkma arayışında devamlı konuşurlar. Hele seçim döneminde daha çok konuşurlar... Ona da tamam...
Ne var ki son zamanlarda her şey “kâfinin ötesine” geçmiş durumda. O seçim, bu seçim... Daha da bitmedi... Önümüzde bir seçim daha var... Politikacılar devamlı konuşuyor. Çatışıyor. Uzun süredir halk da, ekonomi de ”siyaset” bulutlarının ağırlığı altında ezildi, eziliyor.
“Metal yorgunluğu, metal aşınması” diye bir şey vardır... Metal bile anormal şartların devamı durumunda “yorulur”, “aşınır”...
Türk halkı ve ekonomisi “siyasetten yoruldu”. Türk halkı ve ekonomisi için “siyaset aşınması” riski ortaya çıktı.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde politikacının klasik söylemi “iş ve aş”tır.
Gelişmiş ülkelerde ise politikacılar “ekonomiyi canlandırmaktan, istihdamı artırmaktan, halkın refah seviyesini yükseltmekten, büyümeden, kalkınmadan ve gelişmeden” söz ederler.
İş ve aş söylemi unutuldu
Bizde, daha önceleri “iş ve aş”tan söz edenler bile işi ve aşı unuttular. “Sen kara-Sen benden kara... Biz iyiyiz-Siz kötüsünüz. Bizden yana olanlar-Bize karşı olanlar” hırçınlığı içinde toplumsal gerginliği devamlı artırıyorlar.
Seçim öncesi neden olunan yüksek tansiyonu, seçim sonunda da aynı çizgide sürdürmeye dönük bir siyaset ortamı oluştu.
Dünya gazetesi, siyasi konulara girmeyen, ekonomide olan bitenleri izleyen bir gazetedir. Dünkü manşeti “Şimdi ekonomiye odaklanma zamanı” idi.
Bu başlık altında, iş dünyası temsilcilerinin, artık ekonomiye odaklanmanın gerektiği konusunda hemfikir oldukları belirtiliyor, TOBB, TÜSİAD, ESİAD, EBSO, İTO, ATO, İKV, TESK, TGSD, TUROD, TÜRKON-FED, BMD gibi işadamlarının önde gelen örgütlerinin, ekonominin güçlendirilmesinin ve kalkınma hızının önünü kesen toplumdaki kutuplaşma ve ayrışmanın bitirilmesini istedikleri belirtiliyordu.
Battı-batacak durum yok
Evet, ekonomide “Battı-batacak” bir durum, bir risk yok ama, ekonominin sorunları çok. Ekonominin durumu iyi değil. Ekonominin sağlığı bozuk.
Ekonominin sorununu yaygın olarak halk yaşıyor. Özel olarak ekonomide parmağı taşın altında olan işadamları yaşıyor.
“Durumunuzu dünle karşılaştırın... Durumunuzu çevrenizdeki ülkelerde perişan durumda olanlarla karşılaştırın” demek, ucuzcu bir yaklaşım olur. Eyyamcılık olur. Gerçekçi olmaya mecburuz. Bu halkın, ekonominin yükünü omuzlayan bu iş çevrelerinin bekleyişi, daha çok yatırıma, daha çok üretime dayalı bir gelir ve refah artışıdır.
Politikacı, koltuk kapmaktan, koltuğunu kaybetmemekten başka şey düşünmez, halkın iş ve aş sorunuyla, tarımda ve sanayide yatırımcının, üreticinin sorunlarıyla ilgilenmez ise, ekonomi gene de “kör topal” yürür ama, “kör topal” yürür. Doğru dürüst yürüyemez.
İşte bunun için “iş dünyasının” uyarısı önemlidir. “Şimdi ekonomiye odaklanma zamanıdır.”