Cari açık, 2013 Eylül ayında 3.3 milyar dolardı. Bu eylül ayında 2.2 milyar dolara geriledi.
Geçen yıl eylülden geriye 12 aylık açık 59.1 milyar dolardı. Bu yıl yıllıklandırılmış açık 46.7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Orta Vadeli Program’da 2013 yılında 65.1 milyar dolar olan cari açığın 2014 yılı sonunda 46 milyar dolara düşürülmesi hedefi yer alıyor.
Böylece 2013 yılında milli gelirin (GSYH) yüzde 7.9’u büyüklüğünde olan cari açık rakamı, 2014 yılı sonunda milli gelirin yüzde 5.7’si büyüklüğüne gerileyecek.
Konuya yabancı olanlara hatırlatmakta yarar vardır. Cari açık, ülkenin olağan döviz giderleri ile olağan döviz gelirleri arasındaki farktır.
İdeal olan, gelirin gideri karşılamasıdır.
Ülkenin olağan döviz giderlerinin başında ithalat harcamaları gelir. Olağan döviz gelirlerinin başında ise ihracat geliri ile net turizm geliri vardır.
Bu yılın ilk 9 ayında ithalat yüzde 4.2 geriledi. İhracat yüzde 5.5 oranında arttı. Dış ticaret açığı (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 2013 yılının 9 ayında 75.2 milyar dolar iken, 2014 yılının 9 ayında yüzde 61.1 milyar dolar oldu.
Açığın ilacı ‘ihracat artışı’
Dış ticaret açığı genelde cari açığın kaderini belirler. Dış ticaret açığı ne kadar geriler ise cari açık da o kadar geriler.
İşte bu yüzden ekonomi politikasını belirleyenler, ithalatı frenleyici tedbirler peşindeler. İşte bu yüzden tüketim sınırlandırılıyor, büyümede frene basılıyor.
Döviz gelirine büyük katkısı olan turizm sektöründe de olumlu gelişme var. Yılın ilk 9 ayında net turizm geliri 2013 yılında 28.0 milyar dolar iken bu yılın ilk 9 ayında 29.5 milyar dolar oldu.
Ekonominin olağan bir ithalat talebi var. Ve de bu talebi azaltmanın bir sınırı var. Sınıra yaklaşıyoruz. Cari açığı sadece ithalatı kısarak azaltmak imkânsız. Ama ihracat, cari açığın en güçlü ilacı. İhracata yönelik bir üretim yapısının ise çift yönlü etkisi oluyor. Hem ithalatı azaltıyor. Hem döviz gelirini artırıyor.
Döviz bulmaya mecburuz
Cari açık ne kadar küçülürse küçülsün, açık oldukça bu açığın, yurtdışından bulunacak dövizlerle kapatılması gerekir.
Açığı kapatmak için yurtdışından ülkeye döviz 3 kanaldan girer; (1) Doğrudan yatırım için gelen döviz, (2) Bono ve hisse senedi satın almak için getirilen döviz, (3) Kredi olarak bulunan döviz. Bunlara ek olarak bir de nereden geldiği, nereye gittiği belli olmayan bir döviz trafiği var.
Şimdilerde bizim sorunumuz, bir yanda açığı küçültürken öte yanda açığı kapatacak kadar döviz girişini sağlamak. Çünkü açığı kapatacak kadar döviz girişi olmaz ise açık bir süre döviz rezervinden kapatılabilir ama rezerv bitince döviz kıtlığı başlar.
Bu yılın ilk 9 ayında cari açık 30.8 milyar dolar iken, bilinen kanallardan 26.2 milyar dolar döviz girişi oldu. Nereden geldiği belli olmayan 7.8 milyar dolar döviz sayesinde hem açık kapatıldı. Hem de döviz rezervine 2.9 milyar dolar eklendi. Açıktan fazla döviz girişi olursa piyasada döviz kıtlığı hissedilmez. Döviz fiyatı arz talep dengesizliğine bağlı olarak artmaz.
Bu yıl döviz girişlerinde dikkati çekecek ölçüde dalgalanma var. Döviz giriş kanallarında tıkanma var. Her şeye rağmen ilk 9 ayda bono ve hisse senedi satın almak için net 15.5 milyar dolar döviz girişi oldu. Kredi olarak döviz girişi 7.7 milyar dolar. Net doğrudan sermaye girişi 4.9 milyar dolar.
Türk ekonomisini dışarıdan izleyenler için cari açığın küçülme eğilimini sürdürmesi önemli ve olumlu bir göstergedir. Çünkü cari açığın büyüklüğü ekonominin kırılganlığının (açık anlatımıyla, döviz riskinin) yüksek olduğunu gösteriyor.