Uluslararası karayollarında eşya taşımacılığı yapan 2087 firmamız ve bunların da uluslararası taşımacılık yapan 61 bin çekicisi, 16 bin kamyonu, 72 bin yarı römorku, 4 bin kamyoneti, 400 tankeri var.
Uluslararası taşımacılık yapan firmalar (aktif) 21 sınır kapısından doğrudan ve ro-ro taşımaları ile 83 ülkeye gidip geliyorlar. Geçen yıl ihracat malları taşımak için 1.2 milyon, ithalat malları taşımak için 600 bin sefer yaptılar.
Ro-ro taşımacılığı, karayolunda taşıma yapan araçların, yolculuğun bir bölümünü gemiyle yapmalarına imkân veriyor.
Ro-ro (roll on - roll off) gemileri, tekerlekli araçların taşımacılığı için kullanılan özel gemilerdir. Bu gemilere yarı römorklar çekicileriyle yüklenebilir ve yol alırlar. Veya çekici, römorku yükleme limanında gemiye bırakır. Boşaltma limanından bir başka çekici römorku peşine takar. Gideceği yere götürür.
Ulaşım araçları karayolu kullanmak yerine ro-ro’yu değişik nedenlerle tercih ederler.
Tüm maliyetler dikkate alındığında ro-ro daha ucuzdur. Güvenlidir. Değişik ülkelerdeki geçiş belgesi, hudut ve trafik sorunlarından kurtulmaya imkan verir.
Şoförlerin Avrupa’daki kalış süresini kısaltır. Vize sorunlarını azaltır. Kısıtlı
Yurtdışına çalışmak için gidenlerin çoğu Almanya’da iş bulmuş ve yerleşmişti. İşte onun için halkımız Avrupa’da yaşayan Türkleri ‘Alamancı’lar olarak geneller.
Alamancı’lar önceleri ailelerine para göndererek ekonomiye ‘döviz katkısı’ yaparlardı. Şimdilerde tatil dönemlerinde ‘Alamancı Turist’ olarak yurda geliyorlar. Anadolu’daki değişik yerleşim bölgelerinde ailelerini ziyaret ederken, tatil yaparken harcamalarıyla ekonomiye hareket, alışveriş yaptıkları şehirlerdeki esnafa bereket getiriyorlar.
2014 yılının ilk 6 ayında ülkeye 15.9 milyon ziyaretçi geldi. Bunların 1.9 milyonu Alamancı diye genellediğimiz, ikametgahı yurtdışında olan Türk vatandaşları.
Yılın ilk yarısında turizm geliri 13.8 milyar dolar. Bunun 2.5 milyar doları Alamancı’ların harcaması.
Akraba ziyareti ve tatil
Bizde hem yabancı, hem de Alamancı girişi, temmuz, ağustos, eylül aylarında hızlanır.
Kahvede tatsız bir olaya şahit oldum. Üç beş delikanlı yan masada oturan kızlı erkekli gruba laf attı. Kulağıma gelen "Ne bakıyon lan?" “Erkeksen buraya gel” laflarından anladığım kadarıyla şu bildik “Yan baktın, bakarım sana ne?” tartışması başlamıştı. Yatışır ümidiyle bir süre tartışmayı izledim. Geleneksel itip kakışma bölümü başlayınca kalktım.
Kahveden çıkarken çocukluğumda yan baktığım için yediğim dayaklar aklıma geldi. Önceleri gözlerimde bir anormallik olduğunu sanmıştım, zamanla anladım ki yabancı bir mahallede iri yarı çocukların arasından geçtiğinizde, doğru da baksanız, yan da baksanız dayak yiyorsunuz.
Aslında “yan bakış” demekle kast edilen şey bir objeye “uzun süre dikkatle bakmak” tır. Yalnız ilkel insanlar değil pek çok hayvan (şempanzeler, köpekler) doğrudan bakışı bir saldırı tehdidi olarak algılar. “Bana dikkatle baktığına göre birazdan saldıracak” düşüncesi hayvanın huzurunu kaçırır, hatta bazıları avantajı ele geçirmek için hemen saldırıya geçer.
Bu yüzden köpek eğiticileri, yabancı bir köpekle karşılaştığınızda gözlerinizi kaçırmanızı özellikle hayvanın gözüne bakmamanızı tavsiye eder. Primatlarda, egemen şempanze ve goriller mahiyetindekilere dik
Kıymetli maden denilince altın ile birlikte gümüş de gündeme gelir. Birikimini kıymetli madene bağlayanlar için “Parasını altına gümüşe yatırıyor” denilir.
Geliniz görünüz ki, şimdilerde altının gramı 90-91 TL iken, gümüşün gramı 1 TL 40 kuruş. Biri tepelerde dolanırken, öbürü yerlerde sürünüyor. Fiyat farkının arkasında kıtlık rantı var.
Dünya üzerinde yılda 2.500 ton altın üretilirken, yıllık gümüş üretimi altın üretiminin 90 katı kadar. Yılda 23 bin ton gümüş üretiliyor.
Gümüş fiyatları son yıllarda büyük dalgalanma gösterdi. Önce hızla yükseldi sonra beklenmedik ölçüde geriledi.
Bizde de altın ve gümüş fiyatları önce dünya fiyatlarındaki değişimden sonra da fiyatındaki değişimden etkileniyor.
Gümüş fiyatı düştü
Son günlerde çok kişi soruyor:
“Suriyeli sığınmacılar geçici ve devamlı işlerde çalışmaya başladı. Bunlar çalışan sayısını artıracak mı?”
“Çok sayıda Suriyeli sığınmacı ülkede yaşamaya başladı. Bunların da çoğu işsiz... Acaba işsiz sığınmacılar bizim işsizlik rakamında hesaba girecek mi ?”
Bu sorulara cevap ararken, yurtdışında, özellikle Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin durumunun ne olduğunu merak ettim. Almanya’da çalışanı ve işsizi ile yaklaşık 2-3 milyon Türk yaşıyor. Acaba bunlar Almanya’nın istihdam rakamlarını nasıl etkiliyor?
Sorulara ve merakıma cevap bulmak için Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK’i ) aradım, bilgi aldım. Öğrendiklerimi sayın okuyucularıma aktaracağım.
Yabancı-Türk ayrımı yok
Türk-İş, 27 yıldan bu yana çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yükünü belirlemek için her ay “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması yapıyor.
İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için yapılması gereken en az harcama tutarını belirliyor.
Türk-İş’in yaptığı çalışmanın 2014 Temmuz ayı sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1177 liradır.
2014 Temmuz ayında “mutfak enflasyonu”ndaki değişim şöyledir:
Yılın ilk yedi ayı itibariyle fiyatlardaki artış oranı yüzde 8.85.
Enflasyonu doğru dürüst düşüremeyince, şimdi hesap oyunu ile enflasyonu düşük gösterme arayışları başladı.
“Madem ki, gıda fiyatları çok artıyor, madem ki, gıda harcamalarının toplam tüketim harcamalarındaki payının büyüklüğü nedeniyle enflasyon artışı devam ediyor... Buna bir çare bulalımÖ Ne yapalım? Toplam tüketim harcamalarında gıdaya giden harcamanın ağırlığını düşürelim... Bizde toplam tüketim harcamalarında gıda ve alkolsüz içkilere yapılan harcamaların payı yüzde 24.45 oranında. Halbuki ABD’de yüzde 8.51, Almanya’da yüzde 10.27 oranında. Biz de enflasyon hesabında gıdanın payını “Dünya Ölçülerinde” indiririz... Enflasyon düşmüş olur(!)...”
Anadolu’da “Bir deli kuyuya bir taş atar, bin akıllı çıkaramaz“ derler ya... İşte o biçim...
Gerçek nedir ?
1) TÜİK’in enflasyon hesabında kullandığı yüzde 24.45 gıda ve alkolsüz içecek harcaması payı, Türkiye genelinde belirlenen bir paydır. Alt gelir gruplarında toplam tüketim harcamasının daha büyük bölümü gıda harcamasına gider.
2) İnsanın yaşamını sürdürmesi için yapmak zorunda olduğu harcamanın başında gıda harcaması gelir. Aç insan yaşamını sürdüremez. İnsanın hayatta kalabilmesi için belli ölçüde yeme içme
Üretilen elektriğin (Türkiye genelinde)yüzde 7’si tüketicinin kapısına gelene kadar iletişim hatlarının kalitesinin bozukluğu nedeniyle ve daha başka nedenlerle kayboluyor.
Tüketicinin kullanabileceği elektriğin (Türkiye genelinde) yüzde 7’sini ise bazı kişi ve kurumlar para ödemeden kaçak olarak kullanıyor.
Açık anlatımıyla elektrik çalınıyor. Hırsızlık var.
Kayıbın faturası üreticilerin sırtına (dolayısıyla ekonominin sırtına) biniyor. Boş yere doğalgaz, kömür yakıyoruz. Su harcıyoruz. Kaçak elektriğin faturasını dağıtımı devlet yaparken devlet öderdi. Özelleştirmeden sonra dağıtım şirketleri ödüyor. Fakat sonunda (Türkiye genelinde) ortalama yüzde 14 kayıp ve kaçağın parası bütünü ile elektrik ücretini düzenli ödeyenlerin cebinden çıkıyor.
Kayıp-kaçak faturayı büyütüyor
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın hesabına göre,