İslamköy’deki Süleyman Demirel Külliyesi’nin 18 Ekim’de açılışı yapılacak. Külliye, kardeşi Şevket Demirel’in Süleyman Demirel’e armağanı.
Yapımına 1989 yılında başlanan ve 16 dönüm arazi üzerinde kurulan külliyeye son dönemde yeni eklemeler yapılmış. Demirel ailesinin evi restore edilmiş. Komşu evler satın alınarak mahalle bütünüyle eski haline getirilmiş.
Demirellerin evine komşu evler bir etnoğrafya müzesi bütünlüğünü taşıyor.
Demirel’in doğup büyüdüğü evde annesi Ümmühan ve babası Hacı Yahya Demirel’in yaşamına dair fotoğraflar sergileniyor. Evin daha önce ahır olarak kullanılan bölümü fotoğrafların sergilendiği bir alana dönüştürülmüş. Fotoğrafların alt kısımlarındaki bilgi notlarını Süleyman Demirel yazmış.
Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’nde Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi dönemlerine ait belgeler ile Demirel’in siyasi yaşamına dair belgeler, fotoğraflar, Demirel’e verilen hediyeler sergileniyor.
Cari açığımız (döviz açığımız) düşüyor. Açığı kapatacak ölçüde net sermaye girişi yok. Net sermaye girişi başlayamadı. Açığı “Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” ile kapatabiliyoruz.
n Biz normal dönemlerde her ay 5-6 milyar dolar dolayında açık verirdik. Açıktan fazla döviz girişi olurdu. Döviz girişiyle açığı kapatır, kalanı döviz rezervine eklerdik. Bu temmuz ayında açık 2.6 milyar dolara kadar geriledi. Ama sermaye hareketiyle ülkeye net döviz girişi sadece 873 milyon dolar oldu. Açığı nereden geldiği belli olmayan 1.9 milyar dolarla kapattık.
Yılın ilk 7 ayında açık 26.7 milyar dolar. Sermaye hareketiyle ekonomiye net döviz girişi 20.0 milyar dolar. Sağ olsun nereden geldiği belli olmayan 8.2 milyar dolar... Küçülen açık ancak böyle dengelenebildik.
Temmuzdan geriye 12 aylık (yıllık) kümülatif cari açık 48.5 milyar dolar olarak Ocak 2013’ten bu yana en düşük rakama geriledi - Yıllık açık 2013 sonunda 65 milyar dolardı. Temmuz ayı itibariyle cari açıktaki toplam 15.7 milyar dolar iyileşmenin yaklaşık yarısı altın ticaretinden kaynaklandı. (Altın hariç hesaplanan cari açık ise yıl sonunda 53 milyar dolar iken 45 milyar dolara gerilemiş oldu.)
Ekonomi 2014 yılının ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.3 oranında büyüdü.
Büyümeyi üçer aylık dönemler itibarıyla izliyoruz.
2014 yılının ilk 3 aylık döneminde büyüme yüzde 4.1 idi.
İkinci 3 aylık dönemde yüzde 2.1’e geriledi.
Bizde büyüme 3 önemli sektördeki, imalat sanayii, tarım ve inşaat sektörlerindeki üretimden etkilenir.
Finansal varlıklar, her an nakde çevrilebilen varlıklardır. İnsanlar birikimlerinin bir bölümünü arsaya, binaya, altına, bir bölümünü de finansal araçlara bağlar.
Dünyada şimdilerde çok tartışılan bir konu, finansal varlıkların balon yapmasıdır. Bunun anlamı, finansal varlıkların üretim artışından daha hızlı büyümesidir
Varlığın kaynağı üretim. Üretim olacak ki gelir yaratılsın, yaratılan gelirin bir bölümü finansal varlık artışını sağlasın.
Üretimin göstergesi milli gelirdir. Milli gelir bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değeri toplamıdır.
Türkiye’de milli gelir 2007 yılından 2013 yılı sonuna dolar olarak 648 milyar dolardan 820 milyar dolara yükseldi. Yüzde 26.5’lik bir artış oldu.
Aynı dönemde yerlilerin finansal varlığındaki artış oranı ise yüzde 20.5 dolayında. TL ve döviz olarak yerlilerin toplam finansal varlığı 434 milyar dolardan 523 milyar dolara çıktı. Açık anlatımıyla, çok ülkede görülenin tersine, bizde finansal varlık artışı büyümenin gerisinde kaldı.
Asansör kazasıyla gündeme gelen Torun Center projesi, Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (Torunlar GYO) projelerinden biri. Torunlar GYO 1996 yılında kuruldu. Sermayesinin yüzde 25’i halka açık. Borsada işlem görüyor. Kalan sermaye Torunlar ailesine ait.
Torunlar GYO’nun başkanı Aziz Torun 1950’de Erzincan - Kemah’ta doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden 1975’te mezun oldu.
1976-1982 yıllarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda iş müfettişliği yaptı.
1982’de görevinden ayrılarak iş hayatını özel sektörde sürdürme kararı aldı. Bir süre sonra Torunlar Şirketler Topluluğu’nu kurdu
Torunlar GYO’nun İstanbul, Bursa, Antalya, Samsun ve Ankara’da 15 gayrimenkul, 1 gayrimenkul geliştirme projesi ve 4 iştirakten oluşan portföyü var. Çalışır durumda toplam 371 bin m2 BKA’sı (brüt kiralanabilir alan) olan 7 AVM’nin sahibi. Toplam 154 bin m2 BKA ile Türkiye’nin ikinci büyük AVM’si olan Mall of İstanbul projesi mayıs ayında tamamlandı.
Toplam 66 bin m2 BKA’sı olan Torun Tower Denizbank’a kiralandı.
2003 yılında denizlerden 416 bin ton balık avlanmıştı. Yıllık av miktarı 2009’da 380 bin tona kadar geriledi. 2012 yılında 315 bin ton oldu.
Denizlerden giderek daha az balık avlıyoruz. Denizlerde balık avlamayı meslek edinenlerin sayısı 135 bin dolayında.
Denizlerde 18 bin balıkçı teknesi balık avlıyor. Bunların yüzde 78’i 8 metrenin altında büyüklükte tekneler. 700 adet 20 metreden büyük tekne var.
Şimdilerde balıkçı tekneleri teknoloji ile donandı. Büyük tekneler radar ile denizin dibini gözleyerek balık sürülerinin yerini tespit ediyor.
Haydarpaşa gar binasının otel veya AVM olmasını Kadıköy Belediyesi önleyecek imiş. Önleyemez. Belediye kararı ile, mahkeme kararı ile Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının kaderi değiştirilemez.
Büyük Türk Büyüklerimiz bir defa karar verdi mi, imkanı yok kararlarından dönemezler. Dedikleri dediktir.
Büyüklerimiz demiryollarını seviyorlar da, gar binalarından ‘nefret’ ediyorlar. Gar binalarını otel, lokanta olarak kiraya vermek uğruna, hızlı tren ile seyahat edenleri şehrin uzaklarında trenden indirerek sokakta bırakıyorlar.
Ankara’dan İstanbul’a hızlı tren işletiyoruz. Tren Pendik’e kadar geliyor. Yolcular bavulları ellerinde Pendik’ten deniz veya karayolu ile İstanbul’a en aşağı 2 saatte ulaşabiliyor. Anadolu’ya gidecekler de bavulları ellerinde Pendik’e taşınıyor. (Harem’den otobüs ile Ankara’ya seyahat, in - bin olmadan şehrin göbeğine 4.5 saat.)
Haydarpaşa’da koskoca, görkemli, İstanbul’a yaraşır bir gar binası var. Yakın zamana kadar trenler kimseye rahatsızlık vermeden bu gardan yolcu alır, yolcu indirirdi. Bu garda trenden ineni ‘İstanbul karşılar’dı. Denizi ile, manzarası ile, havası ile...
Garlar cazibe merkezleridir
Ağustos’ta gıda ve alkolsüz içecek fiyatları yıllık yüzde 14.44 arttı.
Merkez Bankası’nın dün açıklanan ‘Ağustos Ayı Fiyat gelişmeleri raporu, enflasyondaki tırmanışın nedenini gıda maddeleri olarak gösteriyor.
İyi de gıda maddelerinin fiyatı neden artıyor? Bu konuya kimse değinmiyor.
Gıda maddeleri fiyatı artıyor. Artacak. Çünkü tarım politikamız yanlış. çünkü tarımda üretici maliyetin altında satış yapma durumunda kaldığı için üretimi artıramıyor. Çünkü tarımda arz artmıyor. Çünkü gıda maddelerinde arz talebi karşılayamıyor. Çünkü aracılar üreticiyi istismar ederek, üretici sırtından para kazanıyor.
TZOB’nin belirlemelerine göre üretici, pazar ve market fiyatlarındaki çarpıklığı dikkatlerinize sunmak istiyorum:
Domatesi üretici 75 kr’den satıyor. Markette tüketici en az 2.61 ödüyor. Üretici, tüketici arasında domates fiyatına 1.86 TL fark biniyor. Bu farkın bir bölümü nakliye ve pazarlama gideri ama... El insaf.. Üretici, tüm riski üzerine alarak 75 kr’den satmış.
Kuru fasulyeyi üretici 3.25 TL’den satıyor. Markette 9.02 TL. El insaf... Suç üreticide mi?