TÜİK‘in gelir ve yaşam koşulları araştırmasından 2013 yılında gelir dağılımında çok az da olsa bir düzelme olduğu anlaşılıyor.
Üst gelir grubundakilerin toplam kullanılabilir gelirden aldığı pay azalmadı. Ama en alttakilerin toplam harcanabilir gelirden aldığı payda artma var. Ortalardaki gelir gruplarının kullanılabilir gelirlerinden en alttaki gruba gelir kayması oldu.
TÜİK’in 2013 yılı hane halkı araştırmasına göre, hane başına yıllık kullanılabilir gelir (ülke ortalamasında) 29.479 TL. Hanede yaşayan yetişkin ve yetişkin olmayan nüfusa göre hane gelirinin bölünmesiyle bulunan eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri ise 13.250 TL.
Ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri İstanbul’da 18.248 TL iken Güneydoğu Anadolu’da 6.920 TL olarak belirlendi. İşte bu iki rakam arasındaki fark bölgesel gelir dağılımındaki çarpıklığı gösteriyor.
%20 dilim başka, %10 dilim başka
Türkiye nüfusu yaklaşık 75 milyon. Bu, her biri 15’er milyonluk 5 dilime (gruplara) bölünerek veya her biri 7.5 milyonluk 10 dilime (gruplara) bölünerek, dilimler arası gelir dağılımı belirleniyor.
Nüfus yüzde 20’lik 5 gruba ayrıldığında, en düşük gelir grubundaki 15 milyon kişinin eşdeğer
Arada sırada üretimin, sanayileşmenin önemini hatırlıyoruz. Son günlerde kaynakların üretime, sanayiye gidecek yerde inşaata gittiğinin “birden bire” (!) farkına vardık...
Sanayileşmeden, üretmeden büyümek imkânsızdır. Ne var ki, benzer ülkelerle birlikte Türkiye’nin ellerini bağlayan Washington Kelepçesi (Washington Concensus - Washington Uzlaşması) sanayileşmemize imkân vermiyor.
Bunları söyleyen Mülkiyeli büyüğümüz, (Maliye Müfettişi - Enerji Eski Bakanlarından) Cahit Kayra. Cahit Kayra, deneyimlerini yazıya döküyor. Değişik konularda yayınlanmış 47 kitabı var.
Cahit Kayra’nın “Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü”nü anlattığı 3 ciltlik çalışmanın üçüncü cildi bu ay tamamlandı. Tarihçi Kitapevi tarafından yayınlandı.
Birinci ciltte 1923 - 1950 “Türkiye’nin Altın Yılları”, ikinci ciltte 1950 - 1980 “Türkiye’nin Sanayileşmesi” anlatılıyor. Üçüncü ciltte 1980 - 2013 yılları arasında “Kaynakların Tüketilmesi, Sanayileşmesinin Durması ve Gerilemesi” konusu işleniyor.
Cahit Kayra, 1980 yılında başlayan, 2002 yılından sonra tümüyle uygulanan “Washington Concensus” rejimi sonucu Türk ekonomisinin marjinal, hizmet ve tüketim ağırlıklı bir ekonomi haline geldiğini söylüyor.
(Ara
Sarı inek iki hafta önce yavrulamış. Buzağısı kahverengi. Beyaz ineğin bir hafta önce dünyaya getirdiği buzağı ise alacalı benekli. Pek şirin. Kara inek 5 yaşında. Kocaman, dev gibi... Bugünlerde onun da doğum yapması bekleniyor.
Bodrum’da Farilya Gündoğan köyünün halka açık plajının hemen arkasındaki yürüyüş yolu boyunca lokantalar ve iki katlı moteller sıralanır.
Lokantalar ve moteller arasında geniş bir arsa var. Kamu veya vakıf malı olduğunu tahmin ediyordum. Bodrumlu bir aileninmiş. Teklif edilen yüksek paralara rağmen bugüne kadar satmamakta direnmişler. Songül ile kocası Mustafa Aktaş, işte bu geniş arsada inek besliyor, arsayı ekip biçiyor... Yıllardır, sabahın erken saatlerinde o arsanın önünden geçenler karı kocanın nasıl çalıştıklarını hayranlıkla seyreder.
Songül ve Mustafa Aktaş’ın hikâyesini daha önce yazmıştım. Yazının başında sözünü ettiğim sarı, beyaz ve siyah inek onların inekleri.
Üretim çaba istiyor
Her yıl ilkbaharda arsadaki otları biçerler. İleride hayvanlara yedirmek için kalıplarlar. Songül tahta kalıba otları doldururken kocası kalıbın içinde ayaklarıyla otları sıkıştırır. Sonra iple bağlar. Balya halinde arsanın ortasına kümeler.
TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Kurulu toplantısına Sayın Erdoğan’ın katılması, TÜSAİD Başkanı’nın konuşmasını dinlemesi, kendisini dinlemeye gelen işadamlarına “miktar-ı kâfi” eleştiriler içeren uzun bir konuşma yapması “olumlu” bir gelişmedir. İktidar-TÜSİAD barışının gerçekleştiğinin göstergesidir. Hayırlı olsun.
TÜSİAD üyelerinin çoğu, ekonomik büyüklükte yatırımları olan, üretim yapan, ihracat yapan, ekonomi ile dış dünya arasında ekonomik ve finansal trafiği yönetenlerdir.
Bu önemli toplantıda TÜSİAD adına yapılacak konuşmalarda ekonominin bugününden ve geleceğinden söz edilmesi bekleniyordu. Çünkü TÜSİAD üyeleri parmakları taşın altında olan girişimcilerdir. Herhalde ekonomide olan bitenler hakkında da söyleyecekleri bir çift sözleri vardır. Toplantıya katılan Sayın Erdoğan’a, fırsat bu fırsat “arz-ı malumat” eylemelerinden doğal bir şey olamazdı.
Ne var ki bu fırsat değerlendirilemedi.
Politika ağır bastı
TÜSİAD cephesinden durum böyle de iktidar cephesinden farklı mı? Sayın Erdoğan, ekonominin bugününden ve yarınından söz edecek yerde, politik konulara ağırlık vermeyi tercih etti. Ekonomi konusunda sadece geçmişteki olumsuz gelişmeleri hatırlatmakla yetindi.
Maliye Bakanı açıkladı. 2014 yılının ilk 8 ayında üretim de durdu, satışlar da durdu. İlk 8 ayda geçen yılın aynı dönemine göre:
- Dahilde alınan KDV tahsilatında
artış sadece
binde 4 (% 0.4) oranında.
Geçen yılın ilk
8 ayında KDV artışı yüzde 22.4 idi.
- Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışı yüzde 4.2 oranında. Geçen yılın aynı döneminde ÖTV yüzde 24.1 artmıştı.
“Sayın Büyüklerim... Zahmet buyurarak TÜSİAD’ın bu toplantısına teşrif ettiğinize göre, ekonomimizin ve de ‘Türk Sanayici ve İşadamları’nın durumunu merak edersiniz. Ekonomide üretimin yarıdan fazlasını gerçekleştiren TÜSİAD üyeleri ne yapıyor, ne ediyor öğrenmek isterseniz. Her ne kadar TÜSİAD kırk yıl önce ilgilenenlere ekonomide olup biteni anlatmak amacıyla kurulduysa da... Zamanla yurtiçinde, yurtdışında önemli meselelerle uğraşmaktan ekonominin ve de üyelerinin durumunu ve sorunlarını sergileyecek bilgi ve rakamları derlemeye ve açıklamaya vakit bulamaz oldu...
İşte bunun içindir ki bendeniz sizlerin merakını giderebilmek için İSO’nun 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasına ve TÜİK rakamlarına dayalı olarak arz-ı malumat eyleyeceğim. Bu iki kaynağın yayımladığı bilgi ve rakamlar ekonominin ve de TÜSİAD üyelerinin durumunu ortaya koyuyor.”
***
Buraya kadar yazdıklarım, TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi toplantısı için, “mesela” diye hazırladığım konuşmanın girişidir... Malum-u aliniz bendeniz kırk yıl önce TÜSİAD’ın “kâtib-i umumi”siydim. Her toplantı öncesi, ekonominin ve de TÜSİAD üyelerinin durumunu anlatmak için bir konuşma yapardım... Mesela... Mesela dedim
Isparta’da “Deri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi”inde deri üretimi yapan ve de imalat sanayiinde faaliyet gösteren çok sayıda işletme var.
Sanayi tesislerinin çoğu orman ürünleri, mobilya, gıda sektörlerinde. Isparta ekonomisi şimdilerde daha çok orman ürünleri ve tarım ürünleri ağırlıklı bir ekonomi görünümünde. Bütün bunlara rağmen Vali Vahdettin Özkan, sanayi yatırımlarına ilginin artmaya başladığını söylüyor.
Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın, elma üretiminin İsparta’nın ana gelir kaynağı haline geldiğini anlatıyor. Isparta’nın toplam elma üretimi 650 bin ton. Isparta’da üretilen elmanın yarıya yakını Eğirdir’den çıkıyor. Eğirdir’de yıllık üretim 250 bin tonun üzerinde. Sadece Eğirdir’de üretilen elmaların saklandığı 150 bin ton kapasiteli soğuk hava depoları var.
Elma üretenler mutlu
Dekardan en az 5 ton elma alınıyor. 12 ton alanlar var. Bu yıl elma tarlada 85-120 kr’den satılıyor.
Bunun anlamı dekar başına her yıl 6-10 bin TL gelir demektir. Bu hesap ile yılda en az 650 bin ton elmadan Isparta’ya 600-700 milyon TL para giriyor demektir. Elma üretiminin çok yakında 1 milyon tona yükselmesi bekleniyor.
Şevket Demirel ile Isparta’nın merkezini, dağını, tepesini, ovasını dolaştım. Isparta’nın yollarının iki yanı sedir çamı. Şehri çevreleyen tepeler çam ağaçları ile yemyeşil olmuş.
Şevket Demirel, Isparta’nın vergi şampiyonu. Önce çimento üretimine ilgi duymuş. Sonra orman ve tarım ürünleriyle ilgilenmeye başlamış.
- Göltaş Çimeto, yılda 2 milyon ton klinker, 2 milyon 500 bin ton çimento üretiyor.
- Göltaş Enerji, su kaynaklarını değerlendirerek yılda 200-400 milyon kWh elektrik üretiyor.
- Orma entegre orman ürünleri fabrikası yılda 600 yüz bin metreküp ağaç işleyerek 500 bin metreküp kaliteli levha üretiyor.
- Orkav Kavakçılık işletmesi, kavak yetiştiriyor. Yıllık üretimi 10 bin metreküp. Bodur elma fidanlığında her yıl bir milyon adet fidan dağıtıma hazır hale geliyor. 100 dönümlük serada organik domates, biber, salatalık üretiliyor.
- Puccinelli Elmataş kurutulmuş sebze, meyve, meyve suyu ve salça üretiyor. Yıllık yaş meyve ve sebze işleme kapasitesi 100 bin ton. Yılda on bin ton yaş elma, kurutulup, değirmenlerden geçirilerek, elma unu yapılıyor. Bu un, çocuk mamalarında, bisküvi, pasta sanayiinde kullanılıyor.