“Bu sıcağa kar mı dayanır?” derler ya... İşte o biçim... Bu kadar hızla artan nüfusa kolay kolay iş mi bulunur!..
Her şeye rağmen iş arayanlara iş bulmada Türkiye benzeri az bulunur bir ülke durumunda.
2013 Ağustos ayından 2014 Ağustos ayına 15 yaş üstü nüfus artışı 979 bin oldu. 15 yaş üstü nüfus 57 milyonu buldu.
2013 Ağustos ayında 15 yaş üstü 57 milyonun 27.5 milyonu çalışmaya hazırdı. Çalışmaya hazır, iş bulduklarında hemen çalışacak nüfus sayısı bir yılda 1 milyon 720 bin arttı.
Burada bir ara bilgiye ihtiyaç var. Acaba Suriyeli, Iraklı sığınmacıların bu 15 yaş üstü nüfus artışında, çalışmaya hazır nüfustaki artışta payı nedir? Kimine göre 1.2 milyon, kimine göre 2 milyon sığınmacımız var.
Sinop’tayım... ‘Yıldız’ bisiklet ve çocuk arabaları fabrikasında Cemalettin Koca’yı (1954) tanıdım. Anlattıklarına, yaptıklarına şaşırdım kaldım. Cemalettin Koca kısa boylu, sakallı, cin gibi hareketli, kanlı canlı bir işadamı. Anlatıyor, “Hocam, ben çocukken Mecidiyeköy’de bisiklet kiralayan birinin yanında çalışmaya başladım. Ondan bisiklet tamirciliğini öğrendim. Bisiklet tamirciliği yaparken Rahmetli Necmettin Erbakan ile tanıştım. Necmettin Hoca ‘Evladım, tamircilikle adam olamazsın. Sen nereli isen, memleketine dön. Orada üretim yap. Mesela bisiklet yap’ dedi.
Hocayı dinledim. Sinop’ta bisiklet üretmeye başladım. Çin rekabeti ile baktım olmuyor, şimdi yüzde yüz yerli, tüm parçaları bana ait çocuk arabaları üretiyorum. Çin malları ile rekabet ediyorum.”
Cemalettin Koca’nın 5 bin metrekare kapalı alanı olan tesisinde her türlü metal, plastik, kumaş üretim bölümleri, plastik, lastik enjeksiyon bölümleri, metal işleme tezgâhları var. ”Hocam, Allah’a şükür, işler iyi... İşi büyüteceğim” diyor.
Sinop’ta daha önce işletmede olan çok sayıda sanayi tesisi değişik nedenlerle kapandıktan sonra şimdilerde yeni bir sanayileşme hareketi başlamış.
Yeni tesisler kuruluyor
Bir
Sinop’tayım. Hakan Şimşek ile denizin kenarında Yalı Kahvesi’nde çay içiyorum. Kahvede oturanların çoğu kadın. Sinop, Türkiye’de insanların kendilerini en mutlu hissettikleri kent. Yalı Kahvesi’nin arkasındaki Sönmez Simit Fırını’nda gün boyu fırından sıcak sıcak çıkan simitleri Murat Sönmez sepete koymuş, dolanarak satıyor. Birer pekmezli simit aldık.
Sinop’un insan yapısı farklı. Havasından mı, suyundan mı? Hikmet Tosun anlatıyor; “Sinop tarihi bir liman kenti. Denizcilerin insan ilişkileri farklıdır. Sinop’taki Amerikan Radar Üssü’nde aileleriyle 500 kişi yaşardı. Onlar şehrin içinde Sinoplularla birlikte yaşadılar. Sinop Cezaevi’nde kalan okumuş yazmışlar, onları ziyarete gelenler, Sinop’ta iskâna mahkum edilenler halkla kaynaşmıştı. Bütün bunlar Sinop’ta farklı bir kent kültürü oluşumunu ve kent insanının liberal yaşamını etkiledi. Sinop’ta varoş kültürü, sanayi artığı, sınıf farkı ve de asayiş sorunu yoktur. Sinop’un kalkınma vizyonu kültür ve turizme endekslendi.”
Hikmet Tosun, işini bilen, işini seven, becerikli bir kültür ve turizm müdürü. Sinop kalesi ile cezaevinin ve de Balat yerleşkesi ile kiliselerinin onarımı için AB fonlarının desteğini aldıkları
Cari açık, 2013 Eylül ayında 3.3 milyar dolardı. Bu eylül ayında 2.2 milyar dolara geriledi.
Geçen yıl eylülden geriye 12 aylık açık 59.1 milyar dolardı. Bu yıl yıllıklandırılmış açık 46.7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Orta Vadeli Program’da 2013 yılında 65.1 milyar dolar olan cari açığın 2014 yılı sonunda 46 milyar dolara düşürülmesi hedefi yer alıyor.
Böylece 2013 yılında milli gelirin (GSYH) yüzde 7.9’u büyüklüğünde olan cari açık rakamı, 2014 yılı sonunda milli gelirin yüzde 5.7’si büyüklüğüne gerileyecek.
Konuya yabancı olanlara hatırlatmakta yarar vardır. Cari açık, ülkenin olağan döviz giderleri ile olağan döviz gelirleri arasındaki farktır.
İdeal olan, gelirin gideri karşılamasıdır.
Ülkenin olağan döviz giderlerinin başında ithalat harcamaları gelir. Olağan döviz gelirlerinin başında ise ihracat geliri ile net turizm geliri vardır.
Kapalıçarşı esnafı, ‘Altının gram fiyatı 80 TL’ye inmeden almayın’ tavsiyesinde bulundu
Altın fiyatları “oynaşmaya başlayınca”, bizim “altın sever halkımız”ın yüreği pat pat atmaya başlar. Halkımız önüne
gelene sorar.
n Abi... Alayım mı?
n Abi... Satayım mı?
Kimseye “al-sat” diye akıl verilemez. Vebali büyüktür. Ne var ki halkımız “illa da...” bir cevap bekler.
Hani derler ya, “Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” İşte o biçim. Geçenlerde bir deli bir kehanette bulundu. ”Bu günlerde 1.167 dolar olan altının onsu (31.10 gramı) 850 dolara inecek “dedi.
Anadolu Aslanları’nın, Anadolu Kaplanları’nın sembolü olarak Kayseri’yi biliriz. Anadolu’da, ticaret ve sanayi denilince “Kayseri” adı gündeme gelir.
Ne var ki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın derlediği rakamlara göre, “Bizim Kayseri”nin durumu hiç de parlak değil.
Tayyare fabrikası vardı
Orta Anadolu’da küçük sanayiden büyük sanayiye geçiş iki şehirde, kayseri ve Gaziantep’te başlamıştı.
Yarış başlarken Kayseri’nin avantajları vardı. İlk tayyare fabrikası Kayseri’de kurulmuş. Sümerbank, bez fabrikası açmış. Şeker fabrikası, ana tamir tesisleri şehirde ekonomiyi canlandırmış. Kaliteli, deneyimli işgücünün yetişmesine imkân vermiş.
Geliniz görünüz ki şimdilerde Kayseri Gaziantep’in çok gerisinde, hatta daha sonra yarışa katılan Konya’nın da çok gerisinde.
Hazine, Hazine garantili dış borçlanmalarla ilgili bilgileri, kimlere ne garanti verildiğini düzenli olarak yayımlıyor.
Bugüne kadar 11.0 milyar dolarlık dış borca (Dikkat buyurunuz, dış borca - iç borca değil) garanti verildi. Bunların büyük bölümü belediyelerin yatırımlarıyla ilgili verilen garantilerle, kamu bankalarının kullandığı kredilere verilen garantiler. Özel sektörün “dış borçlarına” Hazine tarafından verilmiş garantiler, sadece özel sektör statüsüne sahip Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ile Vakıfbank’ın dış kredilerine verilen garantiler.
Kamu bankalarının dış kredileri için 2013’de 2.5 milyar dolar, 2014’ün ikinci çeyreğinde 204 milyon dolar Hazine garantisi verilmiş. Büyük projelerin müteahhitlerinin borçlarına verilen Hazine garantileri listede ve toplamda yer almıyor.
Önceki projeler de kapsamda!
Büyük projeleri üstlenen müteahhitlere verilen ve verilecek Hazine garantisi, yeni yayımlanan kanun ve yönetmeliklerle düzen altına alındı. Uygulamalar Hazine istatistiklerinde bugüne kadar yer almadı.
Sayın Babacan’ın açıklamalarına göre Hazine 3 büyük proje için müteahhitlerin Türk bankalarından kullandıkları kredilere bugüne kadar 5.3 milyar dolar Hazine
Emel Sayın’ın seslendirdiği, güftesi Şahin Çandır’a, bestesi Avni Anıl’a ait kürdili hicaskâr ?arkıyı duymayan, bilmeyen var mı?:
“Öyle dudak büküp hor gözle bakma,
Bırak küçük dağlar yerinde dursun.
Çoktan unuturdum ben seni çoktan,
Ah bu şarkıların gözü kör olsun.”
İşte o biçim... “Ah bu doların gözü kör olsun!”... Dolar bu kadar zalim olmasa, fiyatı bu kadar artıp durmasa idi Sayın Davutoğlu, durup dururken hata yapar mı idi? “™imdilerde 850 milyar dolar olan milli gelirimiz 4 yılda yüzde 50 artarak 2018’de 1 trilyon 300 milyar dolara yükselecek” der mi idi?
Sayın Babacan önceki gün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, “Dolar fiyatı yüzünden Sayın Davutoğlu’nun nasıl yanıltıldığını” anlattı.