Türkiye gündeminin bunca sorunu arasında öne çıkan olay “şortlu bir genç kadına toplu taşıtma aracında atılan tekme” oldu.
.......................
İstanbul’un merkezinde bir şortlu kadına “Böyle gezinemezsin” zihniyetiyle tekme vandallığı ve kara yobazlığı aslında tarihin akışına terstir.
Yani “anakronik” olduğu için ezildi.
Çünkü...
Dünyada da, Türkiye’de de “bu kara yobaz” zihniyet giderek gerilemekte.
.......................
Önce dünya...
New York Moda Haftası’nda 2017 ilkbahar-yaz koleksiyonları sunuldu.
İlk kez bir “tesettür defilesi” yapıldı New York Moda Haftası’nda. Hem de Kurban Bayramı’nda.
Endonezyalı Müslüman modacı Anniesa Hasibuan’in tesettür giysileri podyumdaydı.
Günlük hayatlarında şort, denizde bikiniler giyen, kısa eteklerle dolaşan mavi-yeşil gözlü Batılı mankenler çoğunluktaydı.
New York’un tarihi Postane binası içindeki Skylight salonunda defileyi izleyenlerin sosyal harmanına da işaret etmeliyim.
Müslüman kadınların yanında erkekler, Batılı kadınlar hiçbir fiziki ayırım olmaksızın birlikteydiler.
Yani...
Podyumda tesettür defilesi...
Podyumun etrafında ise “kaç-göç” yok.
Peki...
Bu durumda “laik kadın giyimi” giderek “kadının örtündüğü tesettüre mi yöneliyor?”
Hayır.
Tam tersine...
“Kadının dikkat çekmemesini” amaçlayan, “belinin, göğüslerinin ve diğer vücut hatlarının belli olmaması” ilkesine dayanan tesettür giysileri “Batı’nın estetik normlarına göre tasarımlanıyor...”
Doğu’nun muhafazakâr ve içe dönük kapalı mahalle geleneği New York gibi bir dünya merkezinde kapitalizmin “lüks tüketim pazarına” başını uzatıyor.
.......................
Ve Türkiye...
“KÜLTÜR FRAGMANLARI-Türkiye’de de Gündelik Hayat” adlı kitaptan Türkiye’deki “tesettür tasarım ve üretim gerçeklerine, seyir defterine göz atalım.”
Tesettür giysilerinin mağaza isimleri iddiası ve iştigal alanıyla uyumlu.
Örneğin...
Allah’ın birliği anlamına gelen “TEVHİD...”
“Müslüman kardeşliği” anlamındaki “İHVAN...”
Allah’ın adlarından biri olan “HAK...”
Allah’ın yüceliğini (Allahu ekber) anmak için söylenen “TEKBİR...”
Bu sonuncusunun Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya, ABD, Lübnan ve Suudi Arabistan’da mağazaları var. (En büyük müşteri Almanya’dan...)
Kitaptan bazı özetler sunayım...
İddiaları “tesettürün açık kıyafetlerden daha güzel olabileceğini göstermek...”
Desende, renkte, boynu da örten özgün eşarplarda, hatta ipek, taşlanmış ipek gibi kumaş seçimlerinde bir İslami tesettür modasının esintilerini sunuyor. Osmanlı dönemi kadın giysileri geleneğini modernize ediyor.
Mankenler de tıpkı New York’taki tesettür defilesindeki gibi -genellikle- mavi ya da yeşil gözlü, beyaz tenli, uzun boylu, incecik, özel yaşamlarında mini etek, şort ve bikini de giyen kızlar.
Defilelere erkek izleyiciler (hiç değilse ithalatçı ve iç pazar müşterileri), erkek gazeteciler, erkek modacılar katılabiliyor.
Dünyaya tesettür giysisini sevdirmeyi ve yaymayı hedeflerken aslında Türkiye’nin tesettür tasarım, üretim ve pazarlama firmaları, kapitalist galaksiye de adım atmaktalar.
.......................
Kimsenin diğerini ötekileştirmediği, birlikte yaşamanın çok kültürlü dokusunun bir “dünya seyir defterinden” gözlemlerdir bunlar.
Kara bağnaz cahillerin ne yazık ki bunlardan haberi yok.
Ama...
Nehrin sularını geriye akıtamayacaklar.
Tarihin akışı onların mabatlarına tekmeyi yapıştırıyor.
........................
Bu bağlamda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın şortlu olduğu için tekmeyle saldırıya uğrayan hemşire Ayşegül Terzi’ye arka çıkışı umut vericidir.
“Başı örtülü” bakanın “şortlu” hemşireye verdiği destek tarihin akışını yansıtmakta.
