İNGİLTERE’de sandıkların açılıp, sonucun alınmasına saatler var.
.....................
Bir milletvekilinin ırkçı İngiliz tarafından öldürülmesi dışında halkın “siyasetin ciddiyetini dalga geçmekle harmanladığını” söyleyebilirim.
Gördüğünüz 5 parçalı “temsili oy pusulası” buna bir örnek.
“Avrupa Birliği üyesi olarak kalalım” başlığının karşısında “X” işareti yapılacak boş çerçeve...
Altında ise şu “dalga geçen” gerekçe yazılmış:
“Çünkü Birleşik Krallık kendi büyüklüğünden daha büyük bir şeyin parçası olmalıdır.
Ayrıca...
Annemizin kucağına sığınmaktansa Avrupa Birliği’nin yanlışlarını düzelten büyük oğlan olmak uğruna ‘canına yandığımın (for fuck’s)’ AB’de kalmalıyız.”
Diğer seçenek “Avrupa Birliği’nden ayrılmak” başlığı altındaki gerekçe şöyle:
“Çünkü ben Nigel Farage (İngiltere’nin AB’den ayrılmasını savunan sağ uç partinin başkanı) Donald Trump, Vladimir Putin, Boris Johnson (AB’den ayrılma yanlısı -gazeteci Ali Kemal’in torunu- bir önceki Londra Belediye Başkanı) ve Rupert Murdoch’un (sağ eğilimli medya imparatoru) kalbimdeki bütün isteklerime sahip olduklarını düşünüyorum.
Ayrıca...
Onlar bana bütün sorunların sebebinin AB olduğunu söylediler.
Nihayet...
Ben biraz ırkçıyım (racist).
Her iki seçenek de gördüğünüz gibi “tiye alınmış.”
....................
Bunlar serinkanlı bakmayı bilen, dilleriyle iğneleyen “sinik” İngilizlerin doğasını yansıtmakta.
Türkiye için ise durum hiç de eğlenceli değil.
Tam tersine...
“Tırmalayıcı, yaralayıcı, kırıcı, ötekileştirici, itici...”
Öyle bir referandum kampanyası ki...
Türkiye’nin AB üyeliği polemiklerin odağında yer aldı.
“AB’den ayrılalım” bloku “İngiltere AB’de kalırsa, Türkiye’yle birlikte üyelik ihtimalini düşünün. Türkler İngiltere’ye akar!”
Yani...
Barbaros’un İtalya, İspanya kıyılarını vurduğu dönemden günümüze kadar dillerde kalan korku yüklü “Anne Türkler geliyor” çığlığı.
“AB’de kalalım” bloku ise “Hiç merak etmeyin, Türkiye AB üyesi olmayacak. Türklerin İngiltere’ye akma tehlikesi yok” diye “Anne Türkler geliyor” korkusunu/paniğini önlemek çabasında oldu.
Hatta “AB üyesi kalma yanlısı” İngiltere Başbakanı Cameron “Türkiye belki ancak 3 bin yılında falan AB üyesi olabilir” demedi mi?
....................
Aslında Türkiye’ye karşı kullanılan bu dil geniş yorumla “ırkçılıktır.”
Çağdaş hukukun “insan onurunu yaralama, bir milleti, bir ülkeyi aşağılama” suçu gibi de algılamalara açıktır.
...................
Oysa aynı İngiltere 13 yıl önce “Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinin başlaması” kararı alınırken en önde gelen destekçimizdi.
Dışişleri Bakanı Straw kararın öngörülen takvimin bir saat sonrasında alınmış olması karşısında “geçersiz” gibi itirazlara şöyle bir formülle set çekmişti.
“Brüksel saatiyle değil dünya saat ayarının merkezi Londra saati geçerlidir, Londra saatiyle karar tam zamanında alınmıştır. Geçerlilik sorunu yoktur.”
Acaba...
Aradan geçen 13 yılda neler oldu ki Türkiye imajı böylesine değişti?
Gene de İngiltere’deki bu tavrı kuvvetle kınıyorum.