Harika çocuklardan düet
İki harika çocuk, iki albüm...
Şeffaf Oda’nın bu haftaki konukları müziğe 4 yaşında başlayan harika çocuklar, tabii şimdi çocuk değiller ama hâlâ harikalar...
Serkan Çağrı ve Sirel...
Klarnet virtüözü Serkan Çağrı’nın 9 yıllık “Sır”rı çıktı. 9 yıldır biriktirdiği sırlarını, sevdiği parçaları nefesiyle sese dönüştürdü...
Serkan klarnette bir dünya markası. Kendi geliştirdiği perde sistemiyle Serkan Çağrı Model olarak özel üretilen klarnetler dünya pazarında satılıyor.
Sirel, Serkan’la düet yaptı. Ayrıca Serkan’ın klarneti eşliğinde “ritmik cimnastik” gösterisi de sundu.
DENİZLERİN EFENDİSİ...
YACHT dergisi 10 yılı gerisindeki dümen suyunda bıraktı.
Doğan Burda İcra Kurulu Başkanı Mehmet Y. Yılmaz ve Yacht Türkiye Yayın Direktörü Mural Köksal Reina’da bir kutlama
daveti düzenlediler. Benim için bu derginin güzel anıları vardır.
İlk YACHT dergisini ben yayımlıyordum.
Logosunun tasarımında da o zaman Mehmet Y. Yılmaz’ın yayımladığı gençlik dergisi “Blue Jean” logosundan esinlenmiştim.
Mehmet de bu örtüşme nedeniyle 10’uncu yıl gecesine incelik gösterip beni de davet etmiş.
Kaba sabalıkların medyaya da sızdığı bu yıllar için “ince” jestler hâlâ görebilmek güzel.
AŞKIN GIDASI MÜZİK...
44. İstanbul Müzik Festivali başladı. Konsepti Shakespeare’in “Eğer müzik aşkın gıdasıysa, durmadan çalınız” söylemi.
600’e yakın yerli ve yabancı sanatçı...
17 farklı mekânda 26 konser...
Açılış gecesi İKSV Başkanı Bülent Eczacıbaşı her yıl Türkiye’de klasik müziğin gelişmesine katkıda bulunmuş sanatçılara verilen “onur ödülü”nün bu yılki sahibinin İlham Baran olduğunu açıkladı.
Açılış konseri... Uluslararası Çaykovski Piyano Yarışması 2015 birincisi Dmitry Masleev...
Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filormani Orkestrası...
İKSV Kurucu Başkanı merhum Nejat Eczacıbaşı,
ardından kardeşi merhum Şakir Eczacıbaşı ve
şimdiki Başkan Bülent Eczacıbaşı...
Eczacıbaşı ailesinin İstanbul ve Türkiye kültürüne bu değerli katkıları için teşekkürler.
VENEDiK’TEKi GENÇ OSMAN
VENEDİK sahiline bakan San Clemente Adası...
Sahibi Türk işadamı Selim Uyar. Adadaki tarihi manastırı restore ettirerek 190 odalı lüks bir otele dönüştürmüş.
İşletmeyi Kempinski grubu üstlenmiş. Otelin yanındaki kadim kiliseyi de restore etmiş.
İçinde değerli resimler, heykeller “tarihi eser” olarak koruma altında.
Bunlar zor işler.
Çünkü... Sıradan bir “onarım-restorasyon” değil. Floransa Üniversitesi’nden Güzel Sanatlar uzmanları gözetiminde ve denetiminde her şey.
Bütün malzemeler, örneğin, sıva-boya bile dönemin özgün malzemelerinden.
Solan, eskiyen, diğer malzemeyle “ayniyet” yansıtması gerekiyor.
Öyle güzel bir çalışma ortaya konmuş ki zamanında bu kiliseden çalınan ve polis tarafından el konularak müzelerde tutulan, heykeller, resimler ve diğer objeler Selim Bey tarafından hiçbir başvuru yapılmadan İtalyanlar tarafından “Buraya yakışır” diye geri gönderilmiş.
Daha başka parçalar da gönderilecek ama konulması zor.
Bu değerli parçalar için müzelerinki gibi güvenlik kadrosu ve donanımı gerek.
.......................
Böyle kültürel derinliği olan yatırımın bir Türk tarafından gerçekleştirilmesi olumlu etki yapmış. Ada yemyeşil...
Çimler, çiçekler, asırlık ağaçlarla Venedik’in karmaşasından sonra “vaha” gibi...
Geniş yüzme havuzu, tenis kortları hatta küçük bir golf sahası bile var. Şansımıza bütün hafta sonu pırıl pırıl güneşliydi.
.....................
Orada bulunuşumuzun asıl sebebi Selim Uyar’ın gerçekleştirdiği “tarihi/kültürel” etkinlikti.
Venedik arşivlerinde çok sayıda Osmanlı belgesi var.
Ne yazık ki yüzyıllar içinde yıpranmış, kâğıtları yer yer erimiş, parçalanmış.
Bunlardan biri olan Sultan II. Osman’ın (tahtta sadece 4 yıl kalan ve 18 yaşında Yedikule surlarında öldürülen Genç Osman) altın varaklar ve mavi çini boyalarla, desenlerle oluşmuş “fermanı” uzun bir çalışmayla Selim Uyar tarafında restore ettirilmiş.
Çalışmayı gerçekleştiren profesör yansıdan görüntülerle süreci ve kullanılan teknikleri anlatan bir konferans verdi.
Fermanın Venedik’i de yakından ilgilendiren emirleri dikkat çekici.
Sultan II. Osman ticari gemilere saldırmayı, korsanlık yapılmasını, içindekilere el konmasını, gemideki insanların esir alınmasını, satılmasını yasaklıyor. Akdeniz’in tümü için geçerli olan bu kuralları ihlal edenlerin en ağır şekilde cezalandırılacağını buyuruyor. Fransa, İtalya, Venedik, Magrip ülkeleri dahil hepsine Osmanlı Sultanı olarak “emir
verdiğine” dikkat...
“Zaman olur ki, hayali cihan değer” diyelim ve noktayı koyalım.
ARKADAŞIM ALAADDiN’E
PROF. Alaaddin Asna ortaokul yıllarında sınıf arkadaşımdı. Duvar Gazetesi’ni birlikte çıkarırdık.
Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı rotasyonla yapardık.
Yarım yüzyıldan fazla bir zaman aktı. Sevgili Alaaddin artık “görünmezler gezegeninde...”
Ve ben onun adına hazırlanmış “başarılı iletişimci” ödülünü verdim. Duygularımı tahmin edebilirsiniz. Alaaddin Türkiye’nin ilk “akademik kariyerli PR’cısıdır.”
Siyasal Bilimleri bitirdikten sonra Amerika’da burs kazanıp döndüğünde Türkiye’nin ilk “halkla ilişkiler uzmanı” olarak göreve başladı. TÜHİD’in (Türkiye Halkla İlişkiler Derneği) Altın Pusula Ödülleri dağıtılırken salonda yüzlerce PR’cı vardı.
Türkiye genelinde binlerce, belki on binlerce sevgili Alaaddin’in attığı tohum ormana dönüşmüş. Onunla gurur duydum.
Bunları derneğin şimdiki başkanı Gonca Karakaş’la da paylaştık. “O halde Alaaddin Bey’in ödülünü de siz verin” dedi.
