İstanbul Vezneciler hain saldırısında yaşamını yitirenlerin cenazeleri kaldırılıyordu ki...
Bu kez de Mardin/Midyat’tan geldi acı haber.
“Gene patlayıcı yüklü bir araç emniyet müdürlüğünün önünde infilak ettirilmiş.”
Daha önce yöredeki bütün karakollar ve emniyet müdürlüğü beton bariyerlerle çevrilmiş olduğundan daha fazla can kaybı ve tahribat -nispeten- önlenmiş.
Ama biri 6 aylık hamile iki polis, iki sivil vatandaş öldü.
30’a yakın da yaralı...
Yitirdiğimiz canlar için rahmet, yaralılar için şifa diliyorum.
Bu saldırıyı yapanları ve yaptıranları, onların arkasındaki odakları kuvvetle kınıyorum.
.........................
Bir “vahim” olay daha.
Vezneciler saldırısında yaşamını yitirenler için yapılan cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da hedefteydi.
Küçük bir grup önce Kılıçdaroğlu’nun çelengindeki -üstünde adı yazılı- şeridi kopardı.
Ardından çelengi dışarı çıkarıp parçalayarak fırlattı.
Cenaze sonrası Kılıçdaroğlu’nun ayakları dibine bir de kurşun bırakıldı.
Açık ve net “ölüm tehdidi.”
Bu eylemci, cenaze namazı için saf tutmuş olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın önünden geçerek Kılıçdaroğlu’nun önüne dikiliyor ve ayaklarının dibine kurşun bırakıyor.
Bu cüreti nereden alıyor?
Şu satırlar yazılırken, gözaltındaydı, ifadesi alınmaktaydı.
Henüz bir açıklama yapılmadığı için “kesin” diyemem fakat başka “eylem zorbalıkları” ile bilinen o malum gruptan olduğu yolunda sızıntılar konuşulmakta.
Pek de üzerine gidilmeyen bir grup.
.........................
Kent savaşları özerk yönetim yeltenmeleriyle halkı yanına alamayan odaklar öyle görünüyor ki başka yolları zorlamaya başladılar.
Polisten alınan bilgilere göre “susturuculu tabancalar” edinilmekte.
Önemli kişilere “suikastlar” mı?
Türkiye’nin kurucu partisi CHP Genel Başkanı’nı hedef alan protesto ve ayakları dibine “kurşun” bırakılarak “ölüm tehdidi” de iyi düşünülmeli.
Türkiye’nin en eski ve ikinci büyük partisi başkanı üzerinden “partili milyonları” karşı karşıya getirmek tezgâhı mı?
Bir bakıma “mezhep” nifakı sokmak tohumları mı?
Türk, Kürt kartları ile sonuç alamayanların bu kez “siyasi parti tavanları” ve “Sünni-Alevi” gibi milyonları karşı karşıya getirmeye dönük “siyasal” ve “inanç” deprem kuşakları oluşturmak için provokasyon kokuları mı?
.........................
Bütün bu olasılıkları görebilmek, bilinçli olarak, topluca karşı tavır koymak “sağduyu” ve “yurtseverlik” gereğidir.
En başta devleti yöneten iktidarın ve siyasi partilerin “demokrasi içinde birlik ve bütünlük” ortak paydasında birleşmeleri Türkiye’nin öncelikli ihtiyacıdır.
Büyükler çatışırken, çimler eziliyor.