Merhum Vehbi Koç 90 yılı aşkın hayatında ilk kez ‘mavi yolculuk’ yapmıştı.
Dostu bir iş insanının teknesiyle...
Yolculuğun sonunda Antalya/Kemer Marina’ya bağlanmıştı tekne.
Akşam yemeğine davet etmişti.
İzlenimlerini anlatıyordu.
Antalya’nın sahil köylerinden birinde yaşadıklarını ise dile getirirken gözleri yaşarmıştı.
“Karaya çıktık geldiğimi öğrenen köylüler karşıladılar. Köy meydanında gölgelik bir ağaç altında masa sandalye koymuşlar, orada ağırladılar.
Sohbet ettik.
Sabahları eve bütün gazeteler gelir.
Ders çalışır gibi en iki saat hepsine bakarım.
Haberleri ve kendimce seçtiğim yazarları okurum.
Dün önümdeki gazete yığınından elime ilk aldığım POSTA oldu.
İki manşet de aile içi dramdı.
Biri...
“Ağrı’nın Bezirhane köyünde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’i öldüren katili babasının yeğeniymiş...”
Bazı fotoğraflar zihinlerde yer eder.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü dün “ABD’ye Menbiç yol haritasında ilerleme” çağrısında bulundu.
“Oyalamayı bırakın artık” mesajıdır bu.
Gerçekten...
Bir süredir TSK Menbiç’e uzanan yol üzerinde ABD ile birlikte devriye turları atıyor.
Ama...
Hala PKK/PYD Menbiç’ten çekilmiş değil.
Zaman zaman “çekildiler” söylentisi çıksa da bunun gerçek olmadığı çok geçmeden anlaşılıyor.
.....................
CHP “kutultaylar partisi” diye de anılır.
Bir yenisi daha mı?
Şu satırların yazıldığı sırada -Kılıçdaroğlu yönetimine karşı grubun açıklamasına göre- “olağanüstü seçimli kurultayın toplanması için imza sayısı 507’yi bulmuştu.”
18.30’da bir açıklama daha yapılması bekleniyordu.
Rakamın 530’a ulaşacağı söylenmekteydi.
Kurultayın toplanması için gerekli imza sayısı 630...
Yani...
Araya hafta sonu tatili girdi.
Şimdi yazıyorum.
....................
15 Temmuz Fetö Darbe Kalkışımı ya da Girişiminin bastırılmasıyla Türkiye uçurumun kenarından dönmüştür.
Ne kadar “hafifletmek” çabaları olursa olsun...
Ne kadar “güdümlü darbe girişimi” gibi söylemlerle sulandırılmak istenirse istensin...
15 Temmuz “tam bir darbe kalkışımıdır.”
Başarılı olsaydı yaşayacaklarımızı düşünmek bile dehşet veriyor.
ERTUĞRUL Özkök’ün başında bir çift “boynuz.”
O bir Viking savaşçısı.
Benim elimde ise bir “kurukafa.”
Ben de “Hamlet.”
Sesleniyorum: “Olmak ya da olmamak. İşte bütün sorun bu.”
Bu ilk satırlarımın anlatımını aşağıda okuyacaksınız.
.....................
Sanatın diğer iki köşesi, siyaset ve ekonomi... Bu üçgenden konuşalım.
Cİ (Contem-porary İstanbul) 19 Eylül’de açılıyor.
53 yabancı galeri katılım bildirdi.
Ama işin ilginç yanı bunlardan 8’inin “Türkiye’deki seçimleri bekliyoruz, 24 Haziran’dan sonra kesin kararımızı bildiririz” demiş olmaları...
Ve 24 Haziran’dan sonra “Tamam, geliyoruz” bildiriminde bulunmaları.
Cİ’nin Başkanı Ali Güreli “60’ı aşarız” diyor.
Sanatın bile siyasetle bu kadar ilişkili olması dikkat çekici.
Cİ’deki ve diğer sanat etkinliklerindeki satışların canlanması da bekleniyor.
ADNAN HOCA diye anılan Adnan Oktar’ın ve ona bağlı çok sayıda kişinin gözaltına alınması yankılar yaptı.
Gazetelerin manşetlerine, TV ekranlarına yansıyan haberlere göre hakkında “çok ciddi” iddialar var.
“Tacizden, askeri sırlar casusluğuna” kadar uzanıyor.
“İddia” kelimesini kullanıyorum çünkü “hukukçu” şapkamın altında inancım “yargı kararına kadar” suçlar kesinleşmiş sayılmaz.
....................
Bununla beraber, hukukta “karine” diye bir kavram da vardır.
Yani...
Henüz