Dünya, eline geçen her çöpü etrafa fırlatan terminatörler tarafından kuşatıldı.
Bir bakıyorsunuz önünüzde giden arabalar; kutu içecek tenekesini, sigara paketini, kirli peçeteyi fırlatıyor dışarıya.
Sonra bir bakıyorsunuz hemen yanı başınızda; yiyecek ambalajları, sigara izmaritleri, sümüklü mendiller, çiğnenmiş yapış yapış cikletler.
Kimileri toplu hareketlerden hoşlanıyor; ortak paylaşım, gruplar halinde banklara oturup çitledikleri çekirdek kabuklarından, tepecikler inşa etmek veya içtikleri bira şişelerini yere atıp tuzla buz etmek.
Bir de, gırtlaklarından çıkardıkları kişiye özel böğürtü eşliğinde genizlerini temizleyip, caddeye nokta atışı yapanlar var.
‘Temizlik imandan gelir’ diyen bir toplum, bunu niye yapar anlamak mümkün değil.
Çevreye dönük tahribat ve bunun sonucu ortaya çıkan her tür kirlilik, başta insan olmak üzere, tüm canlıların hayatını tehdit eder boyutlara geldi.
Aslında kirlilik artık sadece fiziksel anlamdaki bir çevre kirliliği değil.
Günümüzde yaygın olan ‘anlayış ve ahlak’ kirliliğini de göz ardı etmemek lazım.
Ahlakın aşındığı, yozlaştığı, umursamaz ve ben merkezci bir anlayışın daha da egemen olmaya başladığı bir süreçte, fiziksel çevrenin temiz kalabilmesi zaten sürpriz olur.
Kendi ruhunu temiz tutamayan, çevreyi nasıl temiz tutsun.
Zaten, umurunda bile değil!
Doğayı ve çevreyi korumaya ve bu bilinci yaymaya çalışan, özel veya devlet destekli sivil toplum kuruluşları var. Hepsinin de dikkat çekmek istediği konular, uzmanlaştığı alanlar farklı.
Bazıları sadece tek bir alana odaklanırken, bazıları da bütün doğa sorunlarıyla ilgileniyor.
Bazıları ambalaj atıkları başta olmak üzere, diğer zararlı atıkların yeniden geri dönüşüme kazandırılması için belediyeler ve diğer yönetimlerle bir araya gelerek proje sunuyor.
Bazıları ektikleri tohumlarla ve üretimleriyle daha yeşil bir dünyaya katkıda bulunmak isterken, bazıları da çevreye zarar vermeyi farz edinmiş terminatörlere bilinç aşılamaya çalışıyor.
Ama maalesef, toplumsal yapımız etik değerlerle ve çevre anlayışıyla bezeli olmadığı için sistem, olması gerekenden daha yavaş ilerliyor.
Çevreyi, ekosantrik bir yaşam biçimi halinde bize sunulan veya bizim kontrol edebileceğimiz veya hükmedebileceğimiz bir meta olarak görmeye devam edersek, ne yaşanacak bir çevre, ne de dünya kalacak.
Sistem, bireysel ve ben merkezci anlayışla çalışmıyor.
‘Saygı‘ ve ‘değer’, sistemin ana besin maddeleri.
Size, ona saygı duyduğunuz ve değerini bildiğiniz oranda yanıt veriyor ve geri dönüş sağlıyor.
Hemen bugün veremese de çocuğunuza, torununuza veriyor.
Temiz bir Bodrum için hep birlikte el ele
Bodrum Belediyesi daha temiz bir çevre oluşturulması, sokak ve caddelerdeki istenmeyen görüntülerin engellenmesi ve aynı kapsamda halk sağlığının da korunması için 1 Mayıs 2019 tarihinden itibaren ‘Temiz bir Bodrum için hep birlikte el ele’ sloganıyla çöp saati uygulaması başlattı.
Bodrum merkez ve mahalleleri için çöp çıkartma saatleri belirlendi ve dendi ki, “Lütfen çöpleri çöp kovası içinde ve ambalaj atıklarından ayrı olarak çıkartın” ama kafanıza estiği anlarda değil, belirlenen saatlerde çıkartın.
Haa eğer benim dediğim saatte çıkarmazsanız, cezai işlem uygularım.
Amaç belli:
Çöpler, gün boyu çirkin görüntü oluşturmasın, etrafa pis koku yaymasın, pis sular etrafı daha da batırmasın ve siz de bu olumsuzluklarla yaşamayın.
Gelin bunu hep beraber yapalım ki, başarı oranımız yükselsin.
Bak ama bu kurala uymazsan da sana ceza keserim diyor.
Sopa gösterirse, caydırıcı olacağını düşünüyor.
Tabii biz de klasik gerçekler var, cayma falan yok.
Aynı kafayla devam.
Çöpler her an her yerde...
Sonra da, ‘Kardeşim sokaklar leş, heryer çöp’ diye şikayet etmeyi biliyoruz ama!
Atatürk İlkokulu’nun Azmak tarafına bakan bir penceresi var.
Hemen önünde de bir ağaç.
Ağacın dibi de sanki ulusal çöplük alanı ilan edilmiş gibi hep dolu.
Yıllardır kaderi hiç değişmedi.
‘Buraya çöp atmayın’ yazdılar, olmadı.
‘Bu pencerenin arkası anasınıfı, çöp atmayın‘ yazdılar, olmadı.
Hani işin içine küçük çocuk vurgusu girerse, insanlar daha duyarlı olur diye düşünmüşler.
Normal şartlarda çok doğru bir düşünce ama biz de bu duyarlılık yok.
Zaten aklı selim ve duyarlı olan okulun önüne çöp mü bırakır kardeşim.
Geçen hafta belediye bu noktaya, ‘Çöp atmak yasak’ levhası koymuş.
Bu uyarı levhaları zaten kimsenin umurunda değil.
Yere çöp atmak bizim kültürümüz, geleceğimiz, milli davranışımız olmuş!
Kültürel kodlarımıza öyle sağlam şekilde işlenmiş ki, vazgeçemiyoruz.
Tepecik Kahvesi geri dönüyor
Belediyeye ait ‘Tepecik Kahvesi’ kapanıp, yerinden kaldırıldığında insanlar çok üzülmüştü.
Müjdemi isterim!
Veee ‘Tepecik Kahvesi’ çok kısa bir zaman sonra, Neyzen Tevfik Caddesi’ndeki eski Özsüt’ün bulunduğu binada sevenleriyle tekrar buluşacak.