Dilimizden dökülen sözcükler etrafımızdakilere hep enerji veren cinsten olabilse keşke.
Tatlı bir günaydın, bir iyilik, bir gülümseme, iyi bir dilek veya içten bir teşekkür.
Biz enerji santrali olsak, çevremizdekiler bizim ürettiğimiz enerjiyle bir tık şarj olsalar.
Güne güzel başlamaları için ufak bir katkımız olsa, onlar motive olsalar ve bu motivasyon “Kelebek Etkisi” gibi uça uça herkesi sarsa sarmalasa.
Ama ne mümkün, bizim üretim merkezi adeta, pis su atık pompası gibi çalışıyor.
Saygısızlık, düşencesizlik, bencillik, fırsatçılık, kabalık ve daha neler neler.
Hepsinin bini bir para!
Herkesin suratı sirke satıyor.
Kutu gibi asansörde konu komşuyla karşılaşınca bile herkes sus pus olup bakışları ya tavana ya da telefona sabitliyor.
Aman sakın göz teması olmasın.
Allah korusun ya gözler buluşursa, ya günaydın, nasılsınız ya da iyi günler demek zorunda kalırsak.
Hani küçükken oynadığımız “1-2-3 tıp” oyunu vardı ya, işte o artık oyun olmaktan çıkıp, “yaşam biçimi” olmaya evrildi.
HHH
“Serotonin” yani “mutluluk hormonu” eksikliği ve depresyonun doğrudan ilgisi olduğu bugün bilinen bir gerçek. Hayatımızın birçok anı zaten stres, sıkıntı ve huzursuzluk içinde.
İçten bir günaydın, hal hatır sorma, tatlı bir gülümseme ve beraberinde gelen pozitif enerji akışı...
Buyrun size, minik de olsa, serotonin kaynağı.
Hadi biraz gevşeyin, rahatlayın.
“Bırakın kalbinizde sevgi çiçekleri açsın!”
Nobel ödüllü yazar George Bernard Shaw’un da dediği gibi, “Hayatta mutluluk veren şeyler küçük parçalardır ve gerçekten mutlu olanlar da, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır.”
Nezaket terk-i diyar eylemiş!
Bu akıllı telefonların en çok işe yarayan özelliklerinden biri de, görüntülü konuşma.
Ama tabi ki doğru kullanıldığı zaman.
Özlem gidermek ,sevdiğiniz uzakta değilmiş de yanı başınızdaymış gibi yüz yüze, göz göze konuşabilmek adına süper bir buluş. Mesela,can arkadaşlarım Selvin ve Ali’nin oğulları Berk yüksek öğrenimi için Kanada’ya gittiğinde, hemen hemen her gün görüntülü konuştular.Sıla hasretine olan faydasına bizzat şahit oldum. Şimdi bizim Ali öyle kibar bir adam ki, eğer kalabalık bir ortamdaysa, burnunda tüten oğlu bile arasa, ya ordan uzaklaşıp konuşur ya da “ben seni ararım” der ve kapatıverir telefonu. Ama herkes Ali gibi değil. Çoğu insan için, ne nerede olduğu, ne kimle olduğu ne de hangi konuda olduğu fark etmeksizin bağırış çağırış konuşup duruyor. Otobüs, pastane, postane ve hatta hastane olması hiç fark etmiyor. ”Etraf rahatsız olur mu” acaba diye düşünen yok. Nezaket terk-i diyar eylemiş.
Haberiniz olsun
Bodrum’da okuyan üniversite öğrencilerinin çorbası Bodrum Belediyesi’nden.
Bir felaket yaşanmadan veya hayatımızı kötü yönde etkileyen herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadan önce tedbir almayı pek sevmiyoruz.
Biraz öteleme huyumuz, biraz umursamazlık ve biraz da kadercilik ruhumuza işlemiş.
Oysa, felaket haberi almadan geçirdiğimiz tek bir günümüz bile yok.
Kadın cinayetleri, cinsel istismar, çocuk gelinler, şehitler, deprem, açlık, kavgalar, döğüşler.
Geçen hafta bu felaket haberlerine bir yenisi eklendi, “Yemek kartımda sadece bir lira kalmış, gidecek yerim yok, iş arıyorum” gibi tweetler attıktan sonra intihar eden, İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli’nin, gencecik bir kızımızın acı vedası hepimizi çok üzdü.
Çocuklarımızın çok zor şartlarda okumaya çalıştıkları gerçeği, böyle talihsiz bir olayla, bir kez daha tokat gibi patladı yüzümüze.
Ve tabii yine, “Ah keşke daha önce yapılsaydı” diyeceğimiz türden duyarlılık hareketleri de başladı tabi.
İlk adımı Dorock XL adlı eğlence mekanı attı, her gün 30 üniversite öğrencisine ücretsiz yemek vereceğini açıkladı ve bu harekete destek istedi.
Bence bu hareketin adı “Sibel Ünli” hareketi olmalı.
Gencecik bir canın vedası, birçok can kurtaracak uyanış mesajı, vermedi mi sizce de.
Hemen ardından, duyarlı birçok işletme harekete katkıda bulunacağını duyurdu.
Dilerim kampanya çığ gibi büyür.
***
Bir destek de Bodrum Belediyesi’nden geldi.
Bodrum’da eğitim gören Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Denizcilik Meslek Yüksekokulu tüm öğrencilerine (Bodrum kampüste yaklaşık 500 öğrenci var.) 16.00-20.00 saatleri arasında Ortakent Muskebi Cafe’de ücretsiz çorba ikram edilecek.
Uygulama 8 Ocak itibariyle başladı.