Google amcaya “En çok kitap okunan ülkeler hangileri?” diye sorduğunuzda “Dünya Kültürü Puan Endeksi” ve “DESAM” (Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi) birbirinden oldukça farklı sonuçlar koyuveriyor önünüze. Ben bunlardan ikisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakalım hangisi size daha gerçekçi gelecek.
1- İngiltere merkezli, Dünya Kültürü Puan Endeksi’nin verilerine göre, dünyanın en çok kitap okunan ülkesi unvanı Hindistan’ın. Vatandaş başına haftada ortalama 10 saat 42 dakika kitap okuyor Hindistan. Bunu, 7 saat 36 dakikayla Filipinler, 7 saat 30 dakikayla Mısır, 7 saat 24 dakikayla Çekya ve sırayla İsveç, Fransa ve Macaristan takip ediyor.
Türkiye, 5 saat 54 dakika kitap okuma süresiyle, listenin 18. sırasında.
2- DESAM’ın hazırladığı rapora göre ise, dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında yüzde 21’le İngiltere ve Fransa, hemen ardından yüzde 14’le Japonya geliyor. Amerika, İspanya diye devam eden listede, Türkiye yüzde
Kapınızın ve kalbinizin sadece güzel müjde ve sürprizler için çaldığı yeni bir yıl diliyorum.
Mutluluk, sağlık, huzur, aşk, tatlı heyecanlar kapınızın önünde kuyruk olsun.
Yüzünüzden gülücük, cebinizden de para hiç eksik olmasın.
Her birimizin yeni yıldan beklentisi farklı olabilir ama bizi ortak paydada buluşturan dilekler hep aynı.
‘Sağlık ve huzur’...
Bu ikili etle tırnak gibi birbirinden ayrı tutmak imkânsız.
Bu iki kafadar olmadan hayatın ne tadı olur, ne de tuzu ve bunlarsız ne malın mülkün, ne gücün kuvvetin, ne şan şöhretin, ne de paranın pulun bir anlamı kalır.
Belki bir yere kadar faydası olur olmasına ama dediğim gibi, sadece bir yere kadar...
Yağan her sağanak yağmurda taşan dereler, dağdan gelen sel sularıyla göle dönen caddeler, sokaklar, dükkânlar ve evler. Yapılamayan imar planları nedeniyle çarpık ve yanlış yapılaşmanın sebep olduğu felaketler, çok uzun zamandır Bodrum’un kanayan yarası ve ilçede yaşayanların da kâbus çilesi.
Bodrum’da yıllardır işleyen süreç şöyle:
Belediye yağmur anonsu yapar, tedbir aldığını duyurur.
Vatandaş da kendince tedbir alır, zira belediyenin ki yeterli olmaz, olamaz.
İlk kez 1984 yılında düzenlenen ve ismini ‘Teknoloji, Eğlence ve Dizayn’ kelimelerinin ilk harflerinden alan ‘TED konferanslar’ dizisi, 1990 yılından itibaren her yıl düzenli olarak yapılıyor.
Önceden sadece teknoloji, eğlence ve dizayn üzerine yapılan konuşmaları kapsayan etkinlik, günümüzde aklınıza gelebilecek her konuyu içeren konferanslar haline dönüştü.
‘TED konuşmalarının’ mottosu ’paylaşmaya değer fikirler’
’TED konuşmalarının’ lisans sahibi, Amazon.com’un da sahibi olan ve dünyanın ‘en’ zengini olarak kabul edilen Jeff Bezos.
(Hatırlarsınız, bu ‘en’ lerin adamı Jeff Bezos, 25 yıllık eşinden boşanırken, ‘en’ yüksek tazminatı ödeyerek (35 milyar dolar) ‘en’ hanesine yeni bir tane daha eklemişti.)
Kuruluşun hiçbir kar amacı yok.
Tek gayesi ‘özel, farklı, değerli, nadir fikirlerin en geniş kitlelere yayılması.
Şimdiye dek, ünlü siyasi liderlerden, din adamlarına tutunda, Nobel ödüllü bilim insanlarından, ünlü yazarlara ve daha birçok meslek g
Ahh canım Bodrum, nasıl da özlemişim seni.
Şükür kavuşturana.
Eksik olma, sen de ne güzel, ne sıcak karşıladın beni.
Gün boyu eksik etmedin güneşi.
Baharı ve kışı bir başka olur Bodrum’un.
Yaz kalabalığı elini eteğini çekmeye başlayınca, dört gözle beklenen sakin günlere de geri dönüş başlar yavaş yavaş. Bodrum’da yaşayanlar için yılın en güzel günleridir bunlar.
Kalabalık yok, telaş yok, trafik deseniz yok denecek kadar az.
Yaz ayları kimileri için tatil anlamına gelirken, Bodrum için çalışma anlamına gelir.
Bir ortamda herkes bağırıyorsa, aslında hiç kimse birbirine sesini duyuramaz ve ayrıca bir süre sonra kafanız karışmaya, canınız sıkılmaya kulaklarınız uğuldamaya ve hatta beyniniz yanmaya başlar.
(Şimdiki gençlerin çok sık kullandığı bir laf beyin yanması. Gerçekten de , bazen içinde bulunduğumuz ruh halini en iyi tanımlayan, son zamanların en vurgulu sözcükleri bunlar)
Hiçbir ölçü standartı olmayan rengarenk, boy boy, bazen dev harfler, bazen eğri büğrü olanlar ve bazen de kimi binaların neredeyse tüm yüzünü kaplayan çirkin tabelalar da, tabir caizse beyin yakıyor.
Bu tabelalar çirkinliklerinin yanısıra işyerlerini kimliksizleştiriyor ve tekdüze hale getiriyor.
İsmini Sakız’dan gelen tüccarlardan aldığı söylenen Sakız tipi evler; içinde duvar olmayıp evlerin bölümlerinin dolaplarla ayrıldığı, üst kısmı yatak odası, kiminin altı ahır ya da ardiye olarak kullanıldığı Musandıralı evler.
Kule evler, Levanten evler...
Bunlar Bodrum mimarisinin simgesi haline gelmiş, bölgenin iklim koşulları gözetilerek özen ve bezenle yapılmış binalar.
Yaz sıcağından daha az etkilenmek için beyaza boyanan dış cepheler, akrepleri uzak tutmak için çivit mavisine boyanan söve taşları, kapılar, pencereler ve hemen hemen hepsinin bir yerinde begonvillerden fiyonklar.
Her şey uyum içinde.
Bir zamanlar iki katlı beyaz badanalı evleri ve bakir koylarıyla nam salmış Bodrum’da şimdilerde apartman tipi evlerin yapımına başlandı.
Bakir koylar vaadi ise, tarihteki yerini güzel bir anı olarak bırakma yönünde sağlam adımlarla ilerliyor.
Tekneyle koy koy gezerken, hemen hemen her defasında size,