Kumdan kaleler

       Bir haber programında izledim.
       Haberci yıkılan enkazdan "beton" bir kiriş örneği alıp eliyle un ufak ediyordu.
       Un ufak edilen hayatların arasından deniz kabukları ve yosunlar görünüyordu.
       Ev çok pahalıydı Türkiye'de.
       Adam 2 milyara ev satıyordu.
       Hayat satın alıyor, karşılığında ev satıyordu.
       İzmit, Gölcük, Değirmendere gibi doğal güzellikler diyarında kent dışına doğru yayılıp iki katlı minik evlerde yaşam sürmektense 8 katlı kumdan kalelerde yaşamayı gelişmişliğin bir göstergesi sayan insanlarımız, satın aldıkları evlerin inşaat kaliteleri ile baş başa kalmıştı artık.
       Fay hattındaki evlere "bağış" karşılığı inşaat izni veren belediye başkanları ise kriz masalarında yer yarılsa da içine girsem diyerek 7.8 Richter ölçeğinde bir deprem daha bekliyordu muhtemelen.
       * * *
       Türkiye fay hattındaydı ve çocukluğumuzun sabunu Fay gibi temizliyordu önündeki her engeli fay hattı.
       AKUT dışında kimse ne yaptığını bilmiyor, kriz masaları daha çok morg fihristi olarak çalışıyor, MHP'li Sağlık Bakanı Osman Durmuş ise sanki gelenler Türkiş şiş kebap yemeye geliyorlarmış gibi yardım ekiplerini "Biz bunlara ne yediricez abi" diyerek geri çeviriyordu.
       Böylece Türklere Ermeni serumu takılması, Yunan enjektörü ile kan örneklerimizin alınıp yurtdışında teste tabi tutulması, Amerikan sargı bezlerinin yaralarımızı sararak milli şuurumuzu altüst etmesi önlenmiş oluyordu.
       * * *
       Marmara Bölgesi'nde insanlar deprem uzmanı kesiliyorlardı ufak ufak.
       Yeni yeni kavramlar, yeni portreler giriyordu hayatımıza.
       Fay hattı, Richter ölçeği, artçıl depremler, Kandilli Rasathanesi, A. Mete Işıkara bunların en favori olanlarıydı...
       Örneğin A. Mete Işıkara, Maykıl Jackson'dan daha çok tanınıyordu artık.
       Ağzından çıkan bir cümle ile tüm İsrailoğullarını yola döken Musa Peygamber gibi dikkate alınıyordu ağzından çıkan her cümle.
       * * *
       Şimdi deprem bölgelerinde enkaz altında kalan devleti kurtarma çalışmaları sürüyor.
       Acıların üstüne sönmemiş kireç atılıyor ufak ufak.
       Dozerler para istiyor enkaz kaldırmak için.
       Sağlık Bakanı, "Yunan gavurunun" yardımını kabul etmiyor.
       Cumhurbaba devlet yaraları saracaktır diyor.
       Devletin ise sargı bezi yok.

Sağlık Bakanı Osman'ın tost - iti

       * Papua Yeni Gine'den gelen yardım bekletilecek. Papua Yeni Gine'nin geçmişte devletle bir husumeti olmuş mu gözden geçirilecek.
       * Ermenistan'dan gelen yardım malzemeleri toprağa gömülecek.
       * Yunanistan'dan gelen kurtarma ekipleri Apo'nun kaldığı İmralı Adası'nda konuk edilecek.
       * Yardım teklifi yapan ülkelere Sağlık Bakanı olarak "Sağ olun" denilecek.
       * Rus komünistlerinin ve Bulgar komitacıların (bazıları kurtarma ekibi de diyor) kurtardığı vatandaşlar hastanelerden "Komünistler Moskova'ya" diye bağrılarak geri gönderilecek.



Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr