Geçen gün televizyonda izlediğim bir sahne son yılların en absürd filmini izliyormuş duygusunu uyandırdı bende.
Hülya Avşar'ın kapısını iki polis çalıyor ve kapıyı açan Avşar'a ceza yazmak istiyor.
"Hülya Hanım, biz trafik polisiyiz... Size ceza yazmaya geldik."
Hülya cin tabii...
"Evimde otururken kırmızı ışıkta mı geçtim acaba" diye sıkıştırıyor polisleri.
Sonradan durum anlaşılıyor.
"Hülya Avşar, Hıncal Abinin kurbanı..."
Hıncal Uluç telefonla konuşurken gördüğü Avşar'ı köşesinde yazınca polisler cezaya gidiyorlar.
* * *
Hıncal Uluç Türkiye'de birçok köşe yazarının vatan millet meselelerinden vakit bulup da ayıramadığı trafik sorununa köşesinde çok yer veren bir yazar.
Emniyet şeridinin ihlalinden tutun da, sahte sirenli bodyguard arabalarına kadar birçok konuda bence çok önemli yazılar yazarak sorunları düzelttiğine şahit olmuş biriyim.
Ama işi zaman zaman getirip trafikteki para cezalarının hafifliğine dayandırınca ne diyeceğimi bilmiyorum.
Çünkü trafik cezalarına inanmıyorum.
İki tane eşeği adam etmek üzere hazırlanan ceza yasalarının o eşeklerin değil, sonuçta benim gibi hayatında hiç kaza yapmamış vatandaşları - otoyolda 100'le gittiği için - cezalandıracağını düşünüyorum.
Ben saatte ancak iki arabanın geçtiği Konya Ovası'nda 140'la gidiyorum diye ceza yedim.
Gene aynı ben 130'la gittim diye üç şerit gidiş, üç şerit geliş bulunan Balıkesir otoyolunda ceza yedim.
TEM gişelerine girerken 100 ile gidiyor diye ceza yiyen yüzlerce dikkatli sürücü tanıyorum. Polis dün de otoyolun Okmeydanı girişine barikat kurmuştu. 100'le giden normal sürücüleri avlamak için.
Ben Konya Ovası'nda 140'la gidiyorum diye milyonlarca lira para bayıldıktan iki saat sonra hatalı sollama yapan iki kamyonla burun buruna geldim. Ölümden zor kurtardım kendimi...
Hatalı sollama yapılan bölgede bir tane bile trafik polisi yoktu.
Oysa Türkiye'de kazaların çoğu hatalı sollama yüzünden olur.
Hatalı sollama ise bir yere kadar cezayla önlenebilir ama matematik bilmeyen eğitimsiz bir toplumda giden bir arabanın hızını, gelen bir arabanın hızını ve kendi aracının giden aracı geçme hızını hesaplayacak matematik dahilerini nereden bulacaksınız ki?..
Dünya bu sorunu otoyol yaparak, gelen ve giden araçları karşı karşıya getirmeyerek çözmüş.
Ama İstanbul'dan kalkıp Erzurum'a giden bir sürücü ortalama 2865 aracı sollamak zorunda.
Bir tane bile hata yapsa öleceği yetmezmiş gibi adı da "trafik canavarına" çıkacak.
Bu yüzden trafik cezaları tuzağa göre değil kasıta göre biçimlenmelidir.
Bağdat Caddesi'nde adım başı kontrol yapıp normal sürücüleri rahatsız edeceğine yerleştirirsin üç tane gizli kamera caddeye, dört tane de sivil araçla izlersin caddeyi.
Yarışırken gördüğün araçların sürücülerinin ehliyetlerini beş yıllığına geri alırsın, araçlarını da iki yıllığına bağlarsın bak bir daha o caddede yarış oluyor mu?
Trafik şubesi boş yola radar koyacağına sollama yasağı olan bölgelere iki tane çoban kılığında polis memuru yerleştirseydi, belki Maliye daha az para kazanırdı ama daha çok insan hayatını kurtarmış olurduk.
Bu para tuzağı radarlara karşı o kadar öfkeliyim ki, cep telefonuna yer kalmadı.
Ama kısaca özetlemek gerekirse cep telefonuyla konuşurken ceza yazılıyor da, aynı elle burun karıştırıldığında niye ceza yok? Tek eliyle araba kullandığı, tek eliyle simit yediği için ceza alan bir sürücü tanıyor musunuz?
Halis Ağa’nın damatlarının tost - iti Evde sadece Eczacıbaşı ürünleri kullanılacak.Evdeki seramikler çakı ile çizilerek yerlerine İtalyan seramik alınacak.Sık sık başka bankaların şubesinden çıkarken görülünecek...Ağalığa karşı olan siyasi bir partiye üye olunacak.
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr