* Doğu'da devlet hastanelerinden birinde mecburi hizmetini yapan bir doktorun başından geçer olay.
Doktorumuz jinekologdur...
Bir gün içeri çarşaflı bir kadın ve kocası gelir...
Adam "karımın bir şikayeti var" deyip çıkar dışarı...
Doktor kadına uzanmasını söyler ve norma muayenesini yapar.
Muayene bittikten sonra da hastanın SSK'lı olduğunu düşünerek sevk kağıdının olup olmadığını sorar ve "Sevk aldın mı?" der.
"Acuuk" diye cevap verir kadın...
* Anadolu'yu köy köy dolaşan müfettiş bir arkadaşımın şahit olduğu olaydır. Arkadaşım Denizli'nin köylerinden birine hurda bir minibüsle gitmektedir. Minibüste yayla köylerine giden köylüler vardır.
Köylülerden biri ileride yol kenarında otlayan keçi yavrularını göstererek şoföre seslenir:
"Oğlakların yanında indiriveee".
Şoför vitesi küçültür tam duracakken motor sesinden ürken keçi yavruları yol boyunca koşmaya başlarlar.
Şoför de hızını yeniden artırıp oğlakların peşine düşer.
Araba ile oğlaklar arasında müthiş bir kovalamaca başlar.
Yaklaşık 2 kilometre sonra oğlaklar yorulur ve durur.
Şoför de durup kapıyı açar.
Köylü hiçbir şey söylemeden minibüsten iner.
* Bu hikaye benim başıma gelir.
İsmi lazım değil bir televizyonun haber bölümünden nazik bir hanfendi arar beni...
Önce hafızalarda kalmayacak olmasını bile bile adını söyler.
Sonra da "Biz Kahpe Bizans setine gelip sizinle röportaj yapmak istiyoruz" der adı hafızalarda kalmayan televizyoncu hanım.
"Elbette" derim "buyrun sete gelin."
Kadın beni yere düşüren sorusunu bana, yani filmin yönetmenine işte o an sorar.
"Peki siz sürekli olarak sette bulunuyor musunuz?"
* Kartal Devlet Hastanesi'ne gece nöbetinde bir çocuk getirilir.
Yapılan tetkiklerden sonra çocuğun ayağının burkulduğu anlaşılır.
Hekimimiz babayı içeri çağırır ve "Çocuğa voltaren pomat yazıyorum. Günde üç kere yedire yedire sürün" der.
Aradan bir hafta geçmiştir ki aynı adam ve aynı çocuk bir kez daha gelirler hastaneye.
Çocuğun ayağı davul gibi şişmiştir, suratı da morluklar içindedir.
"Doktor bey" der, "bu çocuğun ayağı kırık."
Doktor hayretler içinde kalmıştır.
Ayağın kırık olmadığını bilmektedir. Merakla sorar:
"Peki verdiğim merhemi ne yaptınız?"
"Valla doktor sizin dediğünüz gibi günde üç öğün ekmeğin üstüne sürdük yedirdik, sürdük yedirdik. Yemek istemedi ama düve düve yidirdik. Gine de inmedi şişliği... Naapsak bilmiyom artık..."
Kahpe Bizans notları
Bu kez notları alan ben değilim. Sanat grubundan Zeynep Koloğlu arkadaşımız sette en çok kullanılan cümleleri not almış.
Geçtiğimiz günlerde notları bana verdi. İşte onun gözüyle sette en çok tekrar edilen cümleler...
* Yönetmen yardımcısı Tolgay Bey sabahın köründe daha ekip minibüsten inerken bağırır. "Herkes seteeeee, buyursunlar efendiiiiiiim. Poğaçalar geldi mii?"
* Yönetmen Gani Müjde son provayı seyrederken heyecanlanır. "Budur abi, hazırız, çekiyoruz, kamera..."
Herkes kameranın motor sesini beklerken ışık şefinin sesi duyulur.
"5 dakikamız var abi. Buluta giriyoruz abicim."
Bu ses her gün yaklaşık 20 kez duyulur.
* Tolgay Bey bağırır, "Yemek paydosuuuuu."
Beş dakika sonra çorbadan ilk kaşıklar alınırken gene duyulur Tolgay Bey'in sesi: "Yemek paydosu bittiiiii."
* Sette herhangi bir problem çıktığında koro halinde bağırılarak Yeşilçam'ın emektar dublörlerinden Kadir Kök aranır.
"Kadir Kök yapar, Kadir Kök yapar", "Kadir Kööööööök nerdesin ya?"
* Işık Şefi Nezir Bey asistanlarına seslenir "Ümüüt, Uruuç, Koko, hadi bakiim, hadi dünya güzellerim. Amerika'yı yeniden mi keşfediyorsunuz yahu?"
* "Mehmet Ali Bey'e bi sandalyeee."
* Reji ekibinden gün boyunca yükselen çığlık çığlığa sesler. "İlletyus'un kılıcıııı nerdee?", "Yetişbey'in pelerini?..", "Sümer Abi'nin kapısıı?..", "Celal goom!", "Gani Bey'e bi sandalye" ve hepsinin sonunda mutlaka Tolgay Bey'in tamamlayıcı müjdesi. "Bugün gelir mi efendim?"
* Nezir Bey yanlışlıkla görüntüye girmiş asistanlarını uyarır.
"Bu planda sen yoksun güzelim. Biraz çekilelim lütfen."
* Ve uzun süredir bağırmamış Tolgay Bey'in sesi duyulur gene:
"Nereye gitti bu askerler yahu? Çağırın çabuk. Mızraak, bayraaaak."
* Ve herkesin beklediği an gelir şu ses duyulur: "Paydooos. 07.30 AKM, 07.45 Tepebaşı..."
Veli Göçer'in tost - iti
* Hapishane yıkılacak, yerine 150 bloktan oluşan yazlık bir site yapılacak.
* Hapishanede can güvenliği yok, sevkim istenecek.
* Beni, yaptığım inşaatlardan birine sevk ettiler. Orda hiç can güvenliğim yok. Sevkin iptali istenecek.
* Cumhurbaşkanı aranacak. Erzincan depreminde de onun yaptığı hastane çökmüştü. Nasıl yırttı öğrenilecek.
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr