Herkes cep telefonu için ödediğim parayı nereye ödüyorum diye merak ediyor ya. Ben oturup araştırdım.
İşte bir cep telefonu faturasında ödediğimiz vergi ve harçlar toplamı...
Sabit ücret: Bu ücretin bir anlamı yok. Zaten telefonla konuşan ve bu konuştuğunun parasını ödeyen "biz salaklardan", "ya konuşmazsa", "ya günün birinde konuşmayacakları tutarsa" diye alınan bir ücret bu... Cep telefonunu hiç kullanmayan birisinden alınmasını anlarım, ama ben konuşuyorum kardeşim, konuşuyorum... Sabit ücret niye vereyim... Sabit kim? Telsim ve Turkcell'in müdürlerinin Sabit diye Amerika'da okuttukları bir çocukları mı var yoksa?
Sabit kod adlı bir metres mi? Sabit ne?
Eğitime katkı payı: Her ne kadar katkı denilse de ben bu vergiyi bildim bileli öderim... Eğitime katkıda kusur etmem. İyi de kardeşim bu kadar para ödememize rağmen bu ülkenin eğitim sistemi bir Aynştayn çıkarabildi mi? (Doğrusunun Einstein olduğunu ben de biliyorum Hakkı Bey amca. Sen her ne kadar ağzının payını vermişsen de böyle yazarak "eşek"lik etmek hoşuma gitti). Niye benden eğitime katkı payı alıyorsunuz ki? Ben bu ülkede verilen eğitime inanmıyorum abi. Eğer eğitime katkı olarak bir para verilecekse bu para Zerrin Egeliler Hanımefendi'ye verilsin... En azından seks hakkında ne öğrendiysek biz ondan öğrendik. İlk eğitimimizi Aksaray Güneş Sineması'nda, orta eğitimimizi Fındıkzade Nilgün Sineması'nda tamamladığımızda yanımızda hep o vardı...
Özel iletişim vergisi: Yahu biz zaten vergimizi devlete bizim iletişimimizi sağlasın, onunla santrallar açsın, vericiler yerleştirsin diye vermiyor muyuz? Cep telefonuyla konuşuyoruz diye bir daha vergilendirilmek niye? Her ay benim gelirimin yüzde kırkına el koyarken cep telefonu için gerekli vergiyi de aradan çıkarsana güzel abim devletim...
Artı ben direksiyon başında telefonla konuşmak ve trafik polislerine yakanlamak marifeti ile her sene yüz milyon lira tutarında artı bir vergi veriyorum zaten. Bu anlamsız cezayı alıyorsun onu da vergiye say be abim. Anlamsız diyorsam bilip de söylüyorum. Cep telefonu ile direksiyon başında konuşmak yasak, niye? Bir elin meşgul olmamalı.
Peki tek elimle burnumu karıştırırsam n'olucak? Buna ceza yok...
"Hayrola Gani Bey demin araba kullanırken telefonla konuşuyordunuz galiba?"
"Hayır bir elimle burnumu karıştırıyor diğer elimle de radyo istasyonundan 'bayıra karşı yatır beni, tırmala beni kaşı beni' şarkısını arıyordum."
"Özür dilerim, ben de elinizi ağzınız civarında görünce cep telefonu ile konuşuyorsunuz sanmıştım."
Deprem vergisi: Sanki deprem gecesi bir işe yaramış gibi kullandığımız cep telefonlarından deprem vergisi almıyorlar mı uyuz oluyorum. Yahu depremden sonra günlerce çalışmadı bu meretler. "Alo bişeyimiz yok anne. Çocuklar da iyi" diyene kadar bişeyimiz çatladı.
Çalışmayan bir alet, yetersiz baz istasyonları için bir de vergi mi alıyorsunuz bizden?
İnsan biraz utanır ya...
Panda vergisi: Çin gezisi sırasında İçişleri Bakanımız Tantan'a hediye edilen minik pandanın bakımı için konulan bu vergiyi cep telefon sahipleri üç taksitte ödeyecekler... Her ne kadar "otel ayısı" Mustafa Taşar "Ben bakarım. Ne de olsa akrabayız" dese bakımı oldukça zor olan pandaya devlet bakmaya çalışacak. Bakamazsa tarikatların elindeki yatılı vakıf okullarından birine verecek bakılması için...
Patates üreticisine katkı payı: Telefonla patates arasında ne bağ var demeyin. Cep telefonlarına bu vergi ve kesinti miktarlarını koyan yöneticilerimizde beyin yerine patates var.
Patates beyinleri sayesinde normal fonksiyonlarını yerine getirebiliyorlar.
Duş alabiliyor, araba kullanabiliyor, uzun eşek oynayabiliyorlar. Fakat hepsi bu.
Bu yüzden elde kalan patateslere karşı ilgi duyuyorlar ve cep telefonlarına patates vergisi koymaya çalışıyorlar.
Konuşma ücreti: Türkiye'de bu kadar vergi ve kesintiden sonra cep telefonundan konuşma ücreti alınmıyor.
Konuşmak bedava.
Demirel'in tost - iti
* Güniz Sokak'taki kiracıya haber gönderilecek. Çankaya'dan babam geliyor evi boşaltın denilecek.
* Tansu ve Mesut adlı kiracılara da aynı mesaj gönderilecek. Artık kendileri bilirler.
* Basına görev süremin uzamasını ben değil Nazmiye Hanım istiyor denilecek. Ateşte yemeğim var diyor Nazmiyanım.
* Bu şarkı güzelmiş ezberlenecek. "Çankaya'da kalırım, beni kimse tutamaz. Sen bile tutamazsın yıldızlar tutamaz..."
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr