01 Augusto Milenyumo
Caro Amico (Sevgili Arkadaşım) Apo... Sen Roma'da viskiler içerken ben hapishanelerde çürüyordum.
İnsan bi duble de kardeşine göndermez mi?
Hem Türkler ve Kürtler kardeştir diyorsun hem viskiyi tek başına içiyorsun.
Bak iki gözüm beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık kurşun yağmurunda...
Fakat tuttuğun yol yol değil bebeğim (bambino)...
Romaya geldin de bir gün şu kardeşime uğrayıp fanila, sigara (Cigarillo) götüreyim demedin.
Seninle oturur sohbet ederdik.
Ortak yönlerimiz o kadar çok ki...
Barettalardan, G3 mermisinin havada çıkardığı seslerden, ölen insanların son bakışlarından, patlayan bombalardan, kurşunların ete değdiğinde çıkarttığı seslerden, kanın tuzlu ve pekmezimsi tadından söz ederdik.
Seni Romalı Perihan'la tanıştırırdım.
Hatta senin için Papa’yla konuşur seni de Aziz (Santa) ilan ederdim.
Ama sen tuttun oradan Yunanistan'a kaçtın...
Sen Yunanistan'da uzo içerken ben Roma'da çürüyordum Apo...
Oradan Kenya'ya giderken bile haber vermedin bana...
Sen Kenya'da şeker kamışı çiğnerken ben hücremde hamamböceklerini çiğniyordum sevgili katilim (killero).
***
Şimdi hesap verme zamanı geldi sevgili dostum.
"Sen kimsin de sana hesap vericem" deme sakın.
Ben bu vatan için bi sürü cinayet işledim de sen ne yaptın?
Bu kutsal vatan için kaç leşin var?
Kaç kişinin beynine kurşun sıktın vatanın birlik ve bütünlüğü için?
Bayrağın için kaç gazete genel yayın yönetmeni öldürdün?
Kaç kişiyi yetim ve öksüz bıraktın cumhuriyetinin sonsuza dek yaşaması uğruna?
Bi de kalkmış vatana hizmet etmeye hazırım diyorsun.
Yahu nasıl hizmet edicen vatana?
Senin tabancan bile yok!..
Şimdi gel diz çök ve pişmanlığını dile getir...
"Keşke Abdi İpekçi'yi öldürmeseydim" de...
Pardon bunu ben diyecektim sen "keşke o kadar masum insanın ölümüne neden olmasaydım" de...
Diz çökerken bastığın yeri toprak deyip geçme tani.
Düşün altında binlerce kefensiz yatanni...
Sen Roma'da Piazza del Navona'da soğuk dondurma yerken ben hapishanede demirleri yalıyordum susuzluğum geçsin diye.
Unutma ki sen Roma'dayken Kezban da Roma'daydı.
Kestane kebappo, acele cevappo...
Ecevitler’in tost - iti Bülent'in zaten gözü görmüyo gece elektrikler yakılmayacak.Siyah beyaz televizyon bozuldu. Gece televizyon seyredilmeyecek.Bülent hep aynı gömleği giyiyo zaten. Çamaşır makinası boşuna çalıştırılmayacak satılacak.Ütüye de gerek yok, misafir geldiğinde divanın altına koyarız ütülenecek şeyleri, misafir de üstüne oturur... Ohhh...Madem hiç elektrik kullanmıyoruz elektriğe zam yapılacak. Halk da bizi örnek alsın artık...
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr