Bahar gelmiş Ankara'ya...
Balgat'ta ise Çarli'nin konukları vardı... 007 Merve ile 000 Nazlı...
* * *
HOCA EFENDİ - Gelin bakayım meleklerim... Ay parçalarım benim. Kızarmış kadayıflarım gelin oturun şöyle.
MERVE - (Kağıttan okuyarak) Nasılsınız?
NAZLI - (Tamamlayarak) Hoca Efendi?
Önce ışıklar karardı...
Sahneye bir perde indi ve Hamiyet Yüceses perdeden "Her yer karanlık" şarkısını söylemeye başladı.
Şarkının ortalarına doğru perde kalktı ve Sertab'ın sesini duyduk...
"Her yer karanlık"
Ve sonra telefonum çalmaya başladı.
Kimseyle konuşmak istemiyordu ama inadını kırmayı başardım.
Elimde Mesut Yılmaz'ın da Harvard'dan fahri diploması olmadığına dair belgem var dedim. Beni içeri aldı...
Bana kendi elleriyle kekler yaktı ve röportaj boyunca odada şarkı söyleyen beyi saymazsak çok keyifli bir sohbet oldu...
* * *
BEN - İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?
O - Etmem kardeşim niye istifa edeyim ya?
Benim sağduyu sahibi güzel halkım...
Gene yaptınız yapacağınızı...
Geçen seçimde Refah Partisi'ni seçip iktidara getirdiniz parti feleğini şaşırdı, abandone oldu ve bu şaşkınlıkla hata üstüne hata yaparak üçüncü parti durumuna geriledi...
Ne yapmak istediğinizi tam olarak anlayamadım ama bu seçimlerde de MHP'yi radikal buldunuz galiba.
Şunları bir iktidar yapalım da görsünler meydanlarda atıp tutmayı mı dediniz?
Ben mi öyle anladım?
Kulağım çınlıyordu, Tansu Çiller'in şuh kahkahalarını duyuyordum derinden gelen ve şu an beni kim çekiştiriyor acaba endişesi ile yaşıyordum...
Önce tiz bir düdük sesi duyuldu...
Düğmeye bastım...
Arkasından daha boğuk bir tiz sesi daha...
Düğmeye bastım...
Sonra sesler duyulmaz oldu...
Ben politikaya halkın istediği yalanı söyleyebilme sanatı diyorum.
Cesur Yürek fazladan sallıyor.
O sallıyor bazıları uyuyor.
Cesur Yürek barajın altına indikçe, büyük şehirlerde ÖDP'nin bile altında olduğunu öğrendikçe daha çok konuşuyor.
Çok konuşan çok yanılır sözünü bilmiyor...
İşte Cesur Yürek'ten sallama çaylar, sahibinden yalanlar paketi.
Kosova ve Fenerbahçem yanıyor.
Beceriksiz ve ruhsuz futbolcuların Fenerbahçe seyircisi üzerinde sürdürdükleri soykırıma ve golkırıma bir son vermek gerekiyor. Türkiye'nin en kalabalık futbol taraftarı olan Fenerbahçe bu soykırım sürerse zavallı bir azınlığa dönüşecek.
Bir Fenerbahçe fanatiği olarak Kosova'ya müdahale eden NATO kuvvetlerinden bir ara da Fenerbahçe'ye müdahale etmelerini istiyorum.
Sayın NATO Genel Sekreteri Havyar Solana ve Müttefik Kuvvetler Komutanı Sayın Klark Kent'ten Fenerbahçe'ye soykırım uygulayanların stratejik noktalarına sortiler düzenlemelerini istirham ediyorum.
İşte isteklerim...
* * *
Elazığ'da Fırat kenarındaki bir otlak yerinde Eşkıya Baran Ağar, Keje Çiller ve yatalak kocası Berfu Çiller birliktedir.
Keje Çiller bir yandan kavga etmekte bir yandan da saçındaki yumurtaları temizlemektedir.
Berfu Çiller ise vınn vınn diye sesler çıkartan elektrikli ve tekerlekli sandalyesi ile nehrin kenarında gezinmektedir.
* * *
KEJE ÇİLLER - Elazığ'ı sana yar etmem Eşkıya... Fırat bana lazım... Oğlum burada dalgıçlık yapacak.
EŞKIYA BARAN - Fırat esas bana lazımdır Keje... Fırat'ın suyu serindir ve derindir. Ben suyun serinini, devletin derinini severim bilirsin.