Gani Müjde

       Televizyonda, Hizbullah vahşetine karşı tepkilerini "Bunları yakalayıp diri diri gömeceksin kardeşim. Boyunlarını kırıp, bacaklarından tavana asıp sallandıracaksın abicim" şeklinde gösteren "güzel insanlarımı" seyrederken nasıl tatlı tatlı çaldığını hiçbir zaman anlayamadığım telefon acı acı çaldı...
       - Aloo ben Vecdi Sayar...
       - Sen de mi abi yaaa?
       - Yok lan korkma ben Kahpe Bizans'ı eleştirmiyicem. Sivil Anayasa yapıyoruz da...
       - Cüneyt Arkın'dan izin aldınız mı?
       - Onu hallettik. İş bi tek senin imzana kaldı... Bütün aydınlar imza verdi...

       İslami Huzur örgütü Hizbullah'ın patates eker gibi toprağa ektiği cesetler bir bir gün yüzüne çıkartılırken boş durmayan Türk medyası da topraktan iki "ceset" daha çıkarttı: Yılmaz Güney ve Barış Manço...
       * * *
       Yıllar önce sinema okulunda öğrenciyken hocam Lütfi Akad sınıfa girmiş ve "Bugün size bir miras bırakmak istiyorum çocuklar" demişti... Miras sadece Türk sinemasına özel bir çerçeve düzeni yaratmaktı. Yani dünyanın neresinde seyredilirse seyredilsin bu Türk filmi denilecek bir çerçeve düzeni.
       Ve hemen ardından eklemişti Lütfi Hoca. "Ben bugüne kadar bu resim düzenini bulamadım, sadece Yılmaz Güney yaklaştı ama onun da ömrü yetmedi. Bu yüzden şimdi bunu miras olarak size bırakıyorum."
       Ve yıllar sonra Londra'daki sinema müzesindeki Türk sineması bölümünde sadece onun filmlerini görmüştüm ve gözlerim dolmuştu.
       Şimdi bu insanı yeniden topraktan çıkartılarak lumpen, bölücü, katil ve hatta vatan haini olarak tartışmak ne Balatlı Arif'in

Tarkan       İnternet Mahir'den sonra yurtdışında en çok tanınan Türk unvanına sahip olan Tarkan'ın askere gitmeyişi bile olay olmuştu. Tarkan'ın "terörü durdurun öyle askerlik yaparım" tehdidi üzerine Apo Kenya'da yakalanmış, İmralı'ya tıkılmış ve Tarkan ile ordu rahat bir nefes almıştı. İşte bu duygularla memleket topraklarına yıllar sonra ayak basan Tarkan, Bahar Korçan'ın hazırladığı gümüşi ve haki renklerin hakim olduğu, pileli ve yandan yırtmaçlı asker kıyafetlerini giyerek Malatya'daki birliğine teslim oldu.
       Tarkan'ın Güneydoğu'ya gidişi ile birlikte yüzlerce PKK'lının da imza almak için dağlardan indiği ve teslim olduğu da gelen haberler arasında. Popçular taburunda bir ay askerlik yapacak olan Tarkan'ın Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına katılarak iki şarkı söylemesi de bekleniyor.

Mustafa Sandal       O bir pop stardı... Onun arabası vardı, şoförü de vardı özel mi özel, ama bir tezkere kağıdı yoktu.
       Bu yüzden Mustafa Sandal'ı tam Yaylalar Yaylalar adlı asker klasiğine yeni bir düzenleme yapmak

Sidney virüsüHapşırıkla ve kamuya açık alanlarda osurmayla yayılan bu virüs 1996 yılında da İtalya'da görülmüş ve büyük felaketlere yol açmıştı. Yüksek ateş sonucu sayıklayan hastaların büyük bir çoğunluğu kocalarının isimleri yerine sevgililerinin isimlerini sayıklayınca virüsün ardından seri cinayetler ve boşanmalar görülmüştü İtalya'da...

Japon gribi       Tarihin en ağır hasara yol açan virüsüdür.
       Japon gribinin virüsünü kapan hastalarda aşırı bir Serdar Ortaç hayranlığı başlar.
       Yüksek ateş ve sancılar sonucu yataklara düşen hastanın "Karşıma bir daha çıkma sakın, bence bu asrın hatası olur" diye sayıklaması aylarca sürebilir.
       Türkiye'de çaresi olmayan bu hastalığın yurtdışında klasik müzikle terapi yapılan bazı kliniklerde tedavi edilebildiği biliniyor.

       Amsterdam'a yıllar önce bir kez daha gitmiştim. Daha doğrusu otomobille yaptığımız bir Avrupa turu sırasında ş""öyle bir uğramıştık.
       Aklımda sadece kanal turları, her sokak başı rastladığımız gay barlar. Eğri büğrü binalar, gay barlar, büyük sarı tahta takunyalar ve gay barlar kaldı... Eşlerimizi hayli korkutan bu tur sırasında başımıza bir kaza bela gelmedi çok şükür ve Amsterdam'dan sağ salim ayrılıp İngiltere'ye geçmiştik.
       * * *
       Bu Amsterdam'a ikinci gidişim.
       Üstelik bir turla gittim Amsterdam'a...
       Yorucu bir yolculuktan sonra sabaha karşı Amsterdam'a vardık ve rehberimiz Hasan Bey otobüste akşamki tur programını açıkladı:

       Bazıları her hafta ekranlarda olan İbrahim Erkal'ı dinleyerek yeni yıla girmiş olabilir ama ben sorumlu gazetecilik örneği vererek yeni yılı CNN ve NTV ekranlarından sizler için izledim. Dünyanın dört bir yanında insanlar milenyuma nasıl giriyor notlar aldım...
       Nasıl mı? Böyle?
      * Avustralya (Sydney)
       Avrupa'nın üç katı büyüklüğünde toprağı ve Ümraniye kadar nüfusu olan Avustralya'da milenyum çılgınlar gibi kutlandı. Hayatları inanılmaz ölçülerde düzenli olan Avustralyalıların milenyumdan önceki en büyük çılgınlıkları Avustralya'dan Çanakkale'ye gelip savaşmaları olmuştu zaten.
       Belki de bu yüzden saat 24.00'te elektrikler kesilince kıtada büyük bir panik başladı.
       Kutlamalar saat 24.01'de bitti.

       Farkında mısınız bilmiyorum ama midemizde akşamdan kalma bir şişkinlik milenyuma girdik işte...
       Şimdi önümüzde koca binyıl var.
       Bugün günlerden umut, bugün günlerden yarın, bugün günlerden telefon faturasının son ödeme günü...
       * * *
       ASLINDA bizler kişisel ve toplumsal eşekliklerimize bir tarih iliştirmeyi çok severiz...
       Ay'a ilk basıldığı tarih bizde genel olarak "Lan millet Ay'a gitti biz hala trafik sorununu çözemedik anuna goyiiink" cümleleriyle hatırlanır.

       1. ANNE - Ay kız Şeküre mahkemede anne olmak çok zormuş valla... Bizim olağan kolej sınavlarına girdiğinde bile bu kadar heyecanlanmamıştım.
       2. ANNE - Ay ne biliyim ben biraz endişeliyim kız... Bir tek Özgecan'ı içeri alsalar üzülmezdim. Özgecan yedi yaşında kendini kurtarır artık ama dört aylık kardeşini de gözaltına aldılar ya ondan biraz endişeliyim...
       3. ANNE - Şşşşt susun mahkeme başlıyor. Aman Allahım oğluma zihin açıklığı ver noolur?
       HAKİM - Demek Türkbank ihalesine fesat karıştırarak tehditle piyasadan para toplayan çete çetrefilleri bunlar ha...
       SAVCI - Hayır hakim bey. Bunlar Gösteri ve Yürüyüş Yasası'na muhalefetten içeri tıktığımız ortaokul çocukları. O dava başkaydı...
       HAKİM - Konuşmasını biliyorlar mı bari...