Türkiye’nin konumu

25 Mayıs 2018

Türkiye’miz yalnızca coğrafi konumunun netameli olması dolayısıyla önem arz etmiyor. Dünyanın en eski ve en çetrefil coğrafyasında (üç kıta, yedi iklimde) konuşlanarak imparatorluk kurmuş, etkisi ve yankısı asırlar boyu sürmüştür.
Bizim çekildiğimiz yerlerden, o gün bugündür kan ve gözyaşı eksik olmamışsa, bunu, oralardaki halklardan ziyade, oraları işgal edenlerin niyet ve uygulamalarında aramak lazımdır.
Türkler, özellikle Müslüman olduktan sonra fethettikleri hiçbir yeri sömürmemiş, bilakis, o yerleri mamur ve yaşayanları da mutlu kılmak için ellerinden geleni yapmışlardır.
Balkanlar’daki Hıristiyan önderlerin, Türk sarığını kendi haçlılarına tercih etmeleri bundan dolayıdır.
Türkler, inançlarının gereği olarak, hiç kimsenin dinine, ırkına, ırzına, malına ve diline dokunmamıştır, dokunamamıştır.
Öyle olmasaydı, Osmanlı topraklarının üzerinde 60’a yakın ülke kurulamazdı. Bunların hepsi de kendi dinlerine, dillerine, ırklarına, ırzlarına ve mallarına sahip olarak hayatlarını devam ettirdiler ve bu sayede şimdi de ettirebilmekteler.
Bir de Endülüs’e (İspanya’ya) bakın; oradaki İslam devletini yıkan ve işgal eden Haçlılar bir tek Müslüman ve hatta Yahudi bırakmaksızın, çoğunu

Yazının Devamı

Daha çok bedel öderiz!

23 Mayıs 2018

İnsan bilmediğinin düşmanıdır; en çok da dinimizi bilmiyoruz veya bildiğimizi zannediyoruz; bu halimizle en başta dinimize düşmanız!

En büyük felaketimiz cehaletimizdir. Cahil olmasak, dini yönden zırcahil olmasak, Fitnetullah gibi şarlatanlar bizleri bir maden gibi işletip istediği kalıba dökebilir miydi?

Kim bu Fitnetullah? İlkokul tahsilli ama şeytani zekâya sahip bir madrabaz. Said-i Nursi’nin kitaplarını ezberlemiş ve o kitaplara kendi hayaliyle, dini diye bin bir türlü yalanı ve iftirayı ilave ederek ve bütün bunları da salya sümük anlatan bir hain.

Yüzünde sima-i salihinden (temiz, nurlu yüz) eser bulunmayan ve at hırsızını andıran bu adam, nasıl oluyor da bunca okumuş etmiş kişileri peşinden sürükleyebiliyor?

Tahsili ve makamı ne olursa olsun, bahse konu insanların hiçbirisi dinlerini bilmiyor da ondan. Dolayısıyla, bu satılmış hainin anlattıklarını din zannediyorlar.

Dinini bilmeyen şeytanın maskarası olur; tıpkı bunun gibi, dini bilgisizliğimizle salya sümük ağlayan bu şeytanın elinde oyuncak olduk.

Bakınız, çok açık söylüyorum; dinimizi, aynı şekilde bilmemeye devam edersek, daha çok şeytanların maskarası oluruz, haberiniz olsun!

Asgariden dinimizin temel hükümlerini (yalnızca

Yazının Devamı

Efendilik mi uşaklık mı?

21 Mayıs 2018

Allah (c.c.) insanı eşya ve hadiseleri hükmü altına alması ve yönetmesi için yarattı.
İnsanoğlu yaratılışı gereği açgözlüdür; yani doyumsuzdur. Öyle ki, insanın sahip olduğu nefsi, hadsiz ve hesapsız şekilde Tanrılık iddiasında bulunur. Nefsin arzuları öylesine aşırıdır ki; evrenin idaresinde gerçek Tanrı ile ilahlıkta ortak olsa bile, gerçek Tanrı’yı yok edip, tek başına kalmak ister.
İnsanoğlundaki bu özellikleri en iyi onu yaratan bilir. İşte insanoğlunun doğuştan sahip olduğu bu özelliği ile çamura saplanmaması için, Allah ona kurtuluş önderleri (Peygamberler) ve kurtuluş reçeteleri (Kutsal kitaplar) göndermiş ve böylece hastalıklarından kurtulup erdeme ve saadete kavuşmasını dilemiştir.
Allah (c.c.) insanoğlunu dünya yaşamında sınava tabi tutmuş; merhametinin ifadesi olarak da, sınav sorularını ve bunların cevaplarını kendisine bildirmiştir.
Dikkat edilirse; sınav sorularının cevaplarını bilmek kafi değildir; bildiklerini yapması gerekir.
Eczane raflarında duran en tesirli ilaçların bile kullanılmadıktan sonra kimseye faydası yoktur.
İnsanoğlunun başına gelebilecek felaketlerin başında zulüm gelmektedir. Zulme rıza göstermek, sessiz kalmak da zulümdür. İnanan insan,

Yazının Devamı

Bebek katilleri!

18 Mayıs 2018

Bugün itibarıyla belalı ülkeleri sınıflandırırken, bunu kendilerine bela olanlar ile dünyaya bela olanlar şeklinde açıklayabiliriz.

Bizzat kendilerine, kendi ülke halklarına zulmeden birçok ülkenin yanında, asıl tüm dünya için bela olan iki baş belası devlet var: Bunlar da İsrail ve ABD’den başkası değildir.

Geçen asrın başlarında İngiltere’nin himayesinde Ortadoğu’ya yerleştirilen Yahudiler, 1945 yılında devletlerini kurduktan sonra ABD’nin koruması altına girmiştir.

Trump’ın yönetimiyle de artık İsrail’in güdümünde bir ABD söz konusudur.

Bazılarına abartılı gelebilecek bu tespitimizi bizzat ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence doğruluyor: “İsrail’in değerleri ABD’nin değerleridir. İsrail’in davası ABD’nin davasıdır. İsrail’in kavgası ABD’nin kavgasıdır. Bütün bunlardan dolayı da ABD İsrail’in yanındadır. Çünkü yanlışın karşısında doğruya, kötünün karşısında iyiye, zulmün karşısında
özgürlüğe inanıyoruz.”

1995 yılında alınan Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilme kararını Trump gelinceye kadar hiçbir başkan imzalamamıştır. Trump ise, seçim vaatleri arasına koyduğu bu kararı Ortadoğu’daki yangına körükle giderek almıştır.

Belli ki baş belası ABD, Ortadoğu’daki sınırları yeniden ve üstelik

Yazının Devamı

Ramazan

16 Mayıs 2018

Nefsiyle birlikte yarattığı kulunun günaha meyyal olduğunu bilen Rabbimiz, bazı zamanlara kıymet vererek, o günlerde yapılan ibadet ve duyulan pişmanlıklara hesapsız sevaplar lütfedip, ne kadar çok olursa olsun tüm günahların bağışlanacağını bildiriyor.

Bu zamanların en değerlisi ise ramazan ayıdır.

Ramazan yanmak demektir; çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur.

Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam), şaban ayının son günü irat ettiği hutbede şöyle buyurdu: “Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki bu aydaki bir gece (Kadir Gecesi) bin aydan daha faydalıdır. Allah Teâlâ bu ayda her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda farz yapmış gibidir. Bu ayda bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları bağışlanır (affolur). Hak Teâlâ, onu cehennem ateşinden azat eder. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verilir.”

Bilmeliyiz ki Rabbimiz, hiç günah

Yazının Devamı

Vekil pazarı!

14 Mayıs 2018

Milli iradenin istiskali adına yüz karası bir hali yaşadık; yaşıyoruz.

CHP’li 15 milletvekili, parti lideri tarafından emirle İP’li yapıldı; oradaki ipsizlik (lüzumsuzluk) fark edilince de, yine emirle geri döndürüldü.

Bu kepaze hali demokrasi adına yaptıklarını söyleyenler; adeta bir meta (mal) gibi alınıp verilen milletvekillerini de ‘demokrasi kahramanı’ ilan ettiler.

Yeni nesiller görsünler ve CHP’nin hali pür melalini anlasınlar.

Bizler, eski kuşaklar CHP’nin cemaziyelevvelini zaten biliyoruz. Bu zihniyet, halka tepeden bakar ve halkın kararlarının bunların gözünde hiçbir değeri olmayıp esamisi okunmaz..

Mahut zihniyete göre halk, adeta hastadır; hastaya hangi ilacı kullanacağı sorulmaz; tatbik edilir. Bundan dolayıdır ki, halkın CHP’li olarak seçip Meclis’e gönderdiği milletvekilleri, bir anda başka partili olabiliyor.

Belli ki, erken seçim kararı, bazılarının aklını başından almış ve şaşkına çevirmiştir. Buna bir de zamanın fevkalade darlığı da eklenince; yalancının mumu yatsıya kadar bile sürmemiş; pat diye aniden sönüvermiştir.

Yine bundan dolayıdır ki, CHP isminin tersiyle müsemmadır. Halk partisi değil, halka rağmen bir parti olduğunu göstermiştir.

Yazının Devamı

Düşmanlık üzerine siyaset!

11 Mayıs 2018

Türkiye’miz çok netameli bir süreçten geçiyor. Öyle ki ülkeyi idare etmekte olanlar vahametin farkına varıp erken seçim kararı aldılar.

Geçen asrın başında Osmanlı’ya oynanan oyun bu kez Türkiye Cumhuriyeti’ne oynanmak isteniyor. Bunun sebebi gayet açıktır: Türkiye, yapıp ettikleriyle çok oluyor ve onun bu hali Batı’yı, Batılı ülkeleri ürkütüyor.

Ya Türkiye güçlenip, bölgesel ve hele küresel bir güç olarak karşımıza çıkarsa diye ödleri kopuyor. Çünkü onların Türkiye’ye biçtikleri rol, ‘uydu’ olmaktı.

Türkiye, Batılı dostları (!) tarafından kendisine ne denirse onu yapacak ve asla kendisine çizilen sınırın dışına çıkmayacaktı. Hep belirlenen ülke olacaktı, asla belirleyen konuma ulaşmayacaktı.

Türkiye, onca acı tecrübelerden sonra, kendisine biçilen ‘deli gömleği’ni yırtıp attı ve mahut dostlarına (!) rağmen kendi ayakları üzerine durup ayağa kalktı.

Diklenmeden dik durup, muhataplarıyla eşit şartlarda devlet olmanın gereklerini yaptı, yapıyor.

Dikkat ederseniz, Türkiye’yi idare edenler bu denli rüşt ispatını, içerideki vesayet odaklarıyla, bu odakların dışarıdaki ağa-babalarına karşı aynı anda yaptı.

Belli ki dışarısı içeride kendilerine payanda arıyor ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerind

Yazının Devamı

Batı’nın yüzü!

9 Mayıs 2018

Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin dâhil olduğu 300 Fransız, Kuran-ı Kerim’in, sözde barbarlık içeren ayetlerinin kutsal kitaptan çıkarılması için imza kampanyası başlattı.
İddiaları da Kuran-ı Kerim’deki bazı ayetlerin sözde Yahudi düşmanlığı yapmasıymış.
Aynı Fransa dün de sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam) hakkında yapılan iğrenç yayınlarla çalkalanmıştı.
Bakınız, medeni bildiğimiz Batı, medeniyetin, gerçekte m’sinde bile değildir. Daha, “Senin dinin sana, benimki banadır” çizgisine bile gelebilmiş değildir.
İslam dinini ve onun kutsallarını en büyük yalanlarla ve en iğrenç iftiralarla karalamaya çalışmaları boşuna değil.
Zira bunca yalan ve iftiralara rağmen, dünyada yükselen ve parıldayan yegâne din İslamiyet’tir.
Gerçekte vahşet üzerine kurulu, makyajla maskelenmiş medeniyetlerinin (!) gerçek yüzü, daha doğrusu yüzsüzlüğü, işte budur: İftira at, tutmazsa izi kalır!

Yazının Devamı