Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargıda yaşanan son gerginlikten sonra yargı reformunun aciliyet kazandığını açıkladı. Adalet Bakanlığı’nın hazırlığının en önemli ayaklarından birini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesi oluşturuyor.
HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek ise Bakan Ergin’in açıklamalarını, “HSYK’yı ortadan kaldırmak için zemin oluşturma gayreti” olarak yorumladı.
Hükümet ile yüksek yargının arası çok gerilmiş durumda. Adalet Bakanı Ergin, HSYK’yı ve yüksek yargı organlarını sert biçimde eleştirdi. HSYK Başkan Vekili Özbek ve Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Adalet Bakanı Ergin’in sözlerine aynı sertlikte karşılık verdiler. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hem HSYK’yı hem de Yargıtay Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı ağır biçimde eleştirdi.
Tartışma siyasi alana da yansıdı. CHP lideri Deniz Baykal da hükümeti yargıyı siyasallaştırmakla suçladı. Yaşanan gelişmeleri, “cemaat hesaplaşması” olarak değerlendirdi. Türkiye’de yargıyı ve güvenlik güçlerini cemaat örgütlenmesinin yer yer himayesi altına aldığını öne sürdü.

Gül’ün uzlaşma çağrısı
Bu tabloyu gören Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise yargı reformuna ihtiyaç olduğunu belirtti. Ancak bu çalışmanın çatışmaları derinleştirmemesi gerektiğine işaret etti. Yargı reformu için siyasi partilere işbirliği çağrısında bulundu. Gül, bu kısır döngünün, ancak Avrupa Birliği değerlerine ve işbirliğine dayalı bir yargı reformuyla kırılabileceği mesajını verdi. AB’nin bu konuda üzerinde en çok durduğu husus ise Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın yargı bağımsızlığı için kuruldan çıkarılması gerektiği. Bakanlığın hazırladığı taslakta ise böyle bir değişiklik öngörülmüyor.

Uzlaşma olur mu?
Bugünkü koşullarda TBMM’de bir uzlaşma sağlanabilir mi? Bu soruya “evet” demek mümkün değil.
CHP, anayasa değişiklikleri konusunda iktidar partisiyle uzlaşmasının mümkün olmadığını açıklamış durumda. CHP, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi laiklik karşıtı odak olarak mahkûm ettiğini, bu nedenle iktidarın anayasa değişikliğine yönelmemesi gerektiği görüşünde.
TBMM’de yaşanan gerginlikler ve Habur olayından sonra MHP’nin de iktidar partisiyle ortak davranması olasılığı kalmadı. MHP sözcüleri, hükümete destek olmayacaklarını açıkladılar.

Referandum olasılığı
Bu koşullar altında hükümetin yargı reformunu referandumu göze alarak TBMM’ye getirmesi daha yüksek bir olasılık. HSYK’nın ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, yetki ve görevlerinin değiştirilmesi için Anayasa’nın değiştirilmesi gerekiyor. AKP’nin Meclis’teki sandalye sayısı referanduma gitmeden anayasa değişikliği yapmaya yetmiyor. BDP’nin desteğini alsa bile 367’yi bulamıyor. Bu durumda 330 ile 367 arasında bir oyla geçecek anayasa değişikliği için referanduma gidilmesi zorunlu. Eğer BDP destek vermezse bu kez AKP’nin 337 olan oyundan fire vermemesi de gerekli.
Hükümet, “Yargı reformu aciliyet kazandı” açıklamasını yaptı ama bu koşulları da dikkate almak zorunda. Anayasa değişikliği gerektiren yargı düzenlemelerinin TBMM’den referanduma gerek olmadan geçmesi olanaksız. Referandumun ise Cumhurbaşkanı Gül‘ün dün işaret ettiği gibi kutuplaştırıcı bir etkisinin olacağı açık.
Bu nedenle hükümetin önce referandumu göze alması gerekiyor.