Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un Büyükelçi Oğuz Çelikkol’a yaptığı kabalık Türk toplumunda iz bırakacaktır. Tıpkı ABD’nin Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirmesi gibi. ABD askeri yetkilileri de olaydan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e özür mahiyetinde bir mektup göndermişlerdi. İsrail de dün resmen özür diledi. Ancak, bu tür olaylar özür dilenmiş olsa da ulusların belleğinde uzun süre yer ediyor.
Nasıl ki çuval olayından sonra Türkiye’de ABD karşıtlığı yükselmişse, Büyükelçimize “alçak koltuk” muamelesinden sonra da İsrail karşıtlığı büyüyecektir.

İsrail’in hatası
İsrail’in Arap ülkeleriyle ilişkileri malum. Bölgede doğru dürüst ilişki kurabildiği tek ülke Türkiye’ydi. Ankara’nın bölgedeki ağırlığının giderek arttığı ve Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirdiği bir dönemde İsrail hata üstüne hata yapıyor.
Türkiye’nin sesiz sedasız bir biçimde Suriye ile arabuluculuk yaptığı ve önemli mesafe kat edildiği günlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Askeri müdahale yapmayacağız” demesinden birkaç gün sonra Gazze’ye saldıran İsrail, Ankara’nın güvenini yitirmeye başlamıştı.
Arkasından Davos’ta yaşanan kriz geldi. İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in, Başbakan Erdoğan’a dönerek azarlar bir ses tonuyla konuşması bir başka yanlıştı. Başbakan Erdoğan, bu tutuma haklı olarak çok sert yanıt vermiş ve paneli terk etmişti.
Bu olumsuz süreç İsrail uçaklarının Türkiye’de Anadolu Kartalı Tatbikatı’ndan çıkarılmasıyla sonuçlandı. Gazze’yi bombalayan pilotların Türkiye’de eğitilmesi algısına dayalı bu karar, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığı tarafından verildi. Ankara’nın İsrail’i tatbikattan çıkaran kararı, Tel Aviv için önemli bir uyarıydı.

Arap ülkeleriyle ilişki
İsrail’le ilişkileri hızla soğuyan Türkiye’nin Arap ülkeleriyle ilişkileri ise geçmişe göre çok daha yakınlaştı. Ankara, başta Suriye ve Irak olmak üzere ilişkilerini en üst düzeye çıkardı. Hem siyasi hem ekonomik alanda onlarca anlaşma imzaladı. Erdoğan’ın Davos çıkışı Arap kamuoyunda büyük destek gördü.
İsrail’in Türkiye’nin bu konumundan yararlanacağı yerde, Türkiye’yi geçmişinde görülmemiş bir sertlikle karşısına alması yarar sağlayacağı bir yol değil. Türkiye ile ilişkileri iç politika malzemesine dönüştürmesi İsrail’in bölgede yalnızlaşması dışında bir sonuç vermeyecektir.
İsrail yönetiminin Türkiye ile ipleri koparmasından ülkesinin zararlı çıkacağını görmesi gerekir. Nitekim Cumhurbaşkanı Peres’in her iki kriz sürecinde tansiyonu düşüren bir tutum alması bu gerçeği gördüğünün işareti.
Ankara’nın da Tel Aviv’in düştüğü hataya düşmemesi gerekir. İsrail’le ilişkileri iç politika malzemesi olarak görmemelidir.
Arap ülkeleriyle ilişkileri de sadece İsrail karşıtlığına veya din ortak paydaşına oturtmamalıdır. Türkiye, Avrupa Birliği ile üyelik müzakeresi yapan bir ülke olarak, Arap dünyasına laik rejimi ve demokrasisiyle model olmalıdır. Ortadoğu’da barışın kurulması için bölgedeki ilişkilerini dengeli tutmalıdır.

Türk-İsrail ilişkileri
Türkiye-İsrail ilişkilerinin ağır yaralı olduğu bir gerçek. Tel-Aviv hükümetinin kırılgan bir koalisyon olması ilişkilerin normalleştirilmesini zorlaştırıyor. Yaşanan son skandal da koalisyonun zayıf yapısından kaynaklanan bir iç politika adımı olarak görülebilir.
Türk-İsrail ilişkilerinde yaraların sarılması konusunda sorumluluk büyük ölçüde Tel Aviv’e düşüyor.