Hüsnü Mübarek’i deviren Tahrir bir yıl sonra darbe değil demokrasi üretmeliydi.
Mısır ordusu, sivil makyajla perdelemeye çalışsa da tam bir askeri darbeyle göreve gelişinin birinci yılında Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’yi devirdi.
ABD başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin çoğunluğunun da Mısır’da olan bitene “darbe” demekten kaçınması, Genelkurmay Başkanı Sisi’nin örtülü de olsa desteklendiği izlenimi veriyor.
Çözüm değil
Askeri darbelerin siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlara çözüm getirmediği -Türkiye’nin de yaşayarak gördüğü gibi- bir gerçek. Askeri darbe geri kalmışlığın, üçüncü dünya ülkesi olmanın en tipik göstergesi. Darbelerden sonra kurulan düzenlerin de gerçek anlamda demokrasiye geçişi zorlaştırdığı, insan haklarını ve özgürlükleri geriye götürdüğü ve zaman kaybına neden oldukları da biliniyor.
Mısır’da gerçekleşen darbenin etkisi de böyle olacaktır. Mısır’ın sorununu çözmediği gibi, demokrasiye ulaşmayı geciktirecek, ekonomik, sosyal kayıplara neden olacak, insan hakları ve özgürlükleri öteleyecek ve Mısır zaman kaybedecektir.
Tahrir demokrasisi
Arap Baharı diye adlandırılan sürecin en önemli sonuçlarından biri, Arap dünyasının lideri iddiasını hiç elden bırakmayan Mısır’da Hüsnü Mübarek gibi 40 yıllık bir diktatörü kısa sürede devirmiş olmasıydı.
Diktatörlükleri deviren Arap Baharı’nın dört dörtlük demokrasi getirmeyeceği de biliniyordu. Nitekim Müslüman Kardeşler’in adayı olarak Mısır Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Mursi’nin ilk adımları da demokrasinin kural ve kurumlarını yerleştirmek değil, Mübarek gibi yetkilerini artırmaya yönelmek oldu.
Mursi’nin bu tutumu karşısında halkın bir kesimi yeniden sokağa çıktı ve Tahrir iktidarı sallamaya başladı. Ancak sonuç demokratik değişim değil, askeri darbe oldu. Bir yıl önce Mübarek’i devirip seçimle Mursi’yi getiren Tahrir, bu kez Mursi’yi darbeyle götürdü.
Demokratik baskı
Mursi, yetkileri tek elde toplamaya yönelip, halkın yarısına yakın kısmını karşısına alınca Tahrir yeniden dolmuştu. Mursi’ye karşı Tahrir’in gösterdiği demokratik tepki Mursi’ye geri adım attırmış, yeni sözler verdirmişti.
Mursi bu sözlerini tutmadığı gibi gerginliği artıran politikalarına devam etti, Mısır iki kampa ayrıldı ve bu süreçten demokrasi değil darbe çıktı.
Oysa, Tahrir darbeye kesin karşı durup, Mursi üzerinde demokratik yollardan baskısını artırsa ve dünyadan gelecek demokratik baskı eklenseydi, Mursi, politikalarını değiştirmek zorunda kalırdı.
Laiklik koşulu
Mısır ve benzeri ülkelerde demokrasinin temel sorunu laikliğin benimsenmemiş olmasıdır. Laik bir rejim kurulmadıkça demokrasinin kural ve kurumlarıyla yerleşmesi ve işlemesi mümkün değildir. Mısır’da gerçek demokrasi isteyenlerin unutmamaları gereken budur.
Türkiye’yi demokrasi konusunda Arap ülkelerinden çok ileride tutan laik niteliğidir. Rahmetli Bülent Ecevit’in dediği gibi laiklik demokrasi için “Aşil Topuğu” kadar yaşamsal bir öneme sahiptir.