Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa eden Deniz Baykal’ın dün yaptığı iki görüşmenin sonucu merak ediliyor. Baykal, genel başkan adaylığı için adı geçen Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le ayrı ayrı görüştü. Kılıçdaroğlu ve Tekin, son dönemde CHP’de isimleri öne çıkan iki isim. İstanbul’da birlikte elde ettikleri başarı, ortak hareket etmelerine ve “ikili” olarak anılmalarına da

Tabloyu gör kararını öyle ver
neden oldu.

‘Bilerek karar ver’
Kılıçdaroğlu ve Tekin’le yaptığı görüşmelerden sonra Deniz Baykal’la görüştüm. Baykal, sorularıma şu yanıtları verdi:
Sayın Kılıçdaroğlu’yla görüştünüz. Bu görüşme merak ediliyordu. Neler söylediniz?
- Ben aynı noktadayım, dedim. Bekleyişi sürdürüyorum. Bir tek gerçek var; ben genel başkanlıktan istifa ettim. Şimdi partinin yeni bir genel başkan seçmesi gerekiyor. Daha önce de arkadaşlara söylemiştim. Yeni süreçte böyle bir gelişme ortaya çıkar, partiyi parçalamayacak, çizgisini değiştirmeyecek, uzlaşmaya dayalı bir yönetim ortaya çıkarsa, ben bundan sevinç ve mutluluk duyarım, dedim.
Sayın Kılıçdaroğlu, sizin veya kendisinin adaylığıyla ilgili bir şey söyledi mi?
- Hayır, benimle veya kendisiyle ilgili bir değerlendirmesi olmadı. Ciddiyetli, dikkatli biçimde dinledi. Ayrıca diğer konuları da konuştuk. Görüşme talebi ondan gelmişti. Gündemdeki diğer konuları da, o arada, nükleer santral konusunu da ele aldık. Ben de görüşlerimi söyledim.
Sayın Kılıçdaroğlu’na uzlaşma sağla, diğerlerini de ikna et, öyle gel, mesajı mı vermiş oldunuz?
- Benim bir görev verir gibi, şunu yap, bunu yap demem söz konusu değil, olamaz da. Yani tabloyu gör, kararını öyle ver, dedim.
Bundan kastınız genel merkez yönetiminin, diğer aday olabilecek isimlerle uzlaşma sağlaması mıdır?
- Ben, bütün arkadaşlar için bunu başından beri zaten söylüyorum. Partinin karşılayabileceği sıkıntıları güvenceye alacak bir uzlaşma sağlanırsa buna sevinirim, dedim.
Partinin bölünmemesi, iç gerginlik, çatışma çıkmaması, çizginin ve politikanın saptırılmamasını sağlayacak bir çözüm bulun, diyorum. Bu konularda uyarılarımı yapıyorum.
Kılıçdaroğlu’na söylediklerinizden tek aday çıkmasını istediğiniz sonucu mu çıkıyor?
- Elbette öyle olursa ben bunu tercih ederim. Ama medeni biçimde yarışabilecek, söylediğim sakıncalara yol açmayacak birden fazla aday da çıkabilir tabii. Benim buna bir itirazım olmaz.

O da görüyor
İl başkanları ve delegelerin sizi aday göstermesi en yüksek olasılık olarak dillendiriliyor. Sayın Kılıçdaroğlu da sizin aday olmanızı istedi mi?
- Dediğim gibi, kendisiyle veya benimle ilgili bir değerlendirme yapmadı. Tabii o da örgütteki talebi görüyor. Ama ben aynı noktada olduğumu ifade ettim.

Tekin’in önerisi
İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le de görüştünüz. Tekin’e neler söylediniz?
- Aynı şeyleri ona da söyledim. O da örgütünün kararını bana iletti.
Tekin, sizin aday olmanız için 39 ilçe başkanı ve delegelerle firesiz karar ve imza aldıklarını söylemişti?
- Evet. Tabii bu onların kararı. Bir şey diyemem. Ben aynı noktada olduğumu, yeni bir süreç başlaması için bekleyişimi sürdürdüğümü söyledim.
Kutuplaşma, bölünme olmadan, uzlaşmayla bir aday belirlemelerini istiyorsunuz. İstanbul başta olmak üzere, il başkanları, sizin yeniden aday olmanızı istiyor. Kurultaya kadar aday getirmezler ve yeniden sizi aday gösterirlerse ne yapacaksınız?
- Ben söyleyeceğimi söyledim. Aday olmadığımı söyledim. Kurultay günü Atatürk Spor Salonu’nda olmayacağım. Onu da söyledim. Yeni bir genel başkan seçin ve yönetim oluşturun, dedim. Başka ne söyleyebilirim...
Delegeler sizi aday gösterseler de aday olmayacak mısınız? Parti bu işi kendi halletmeli mi diyeceksiniz? Süreç hep bu soruya gelip takılıyor?
- Ben partime küsmüş değilim. Sorumluluk duygum her zamankinden daha yüksek. Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Partiyi doğabilecek sakıncalardan korumak lazım. Ben, kendi gözlemlerimi söyledim.
Önce parti içi birliği sağlamalı, sonra ülke için mücadele etmeliyiz.