İktidar, Venedik Komisyonu kararlarını benimsiyor. Kapatma davasında kendisini bu komisyonun belirlediği kriterlerle savunmuştu. Bugün de savunuyor.
Ancak Venedik Komisyonu’nun referandumla ilgili kriterleri de var. Buna karşılık, hazırlanan anayasa değişiklik paketinin referanduma sunulması halinde, bu kriterlere uyulmayacağı anlaşıldı. İktidar, referandum zorunluluğu doğması halinde değişiklik paketini bir bütün olarak referanduma sunmaya hazırlanıyor. Seçmen, paketin tamamına ya “evet” ya da “hayır” diyecek. Maddeler arasında seçme özgürlüğü olmayacak. Pakette yer alan maddelerin bazılarına hayır, bazılarına evet deme şansı yok.
Bu yöntem, iktidarın, değiştirilmesini istediği maddeleri referandumdan geçirebilmek için başvurduğu “Şark kurnazlığı” olarak eleştirildi.
Venedik Komisyonu ne diyor?
CNN Türk’teki Ankara Kulisi’nde Murat Yetkin’le konuk ettiğimiz AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, referandum konusunda Venedik Komisyonu’nda kabul edilen “Referandumlarda İyi Uygulamalar Kılavuzu”ndan söz etti. Venedik Komisyonu’nun kabul ettiği karar şöyle:
“Seçmenler, aralarında bir bağ olmayan sorulara aynı anda oy vermek zorunda bırakılmamalıdır. Seçmenin bir soruya olumlu yanıt verirken diğerine karşı olabileceği dikkate alınmalıdır. Değişiklik çok sayıda farklı unsuru kapsıyorsa halka bir dizi soru sorulmalıdır.”
Komisyon, bir metnin tümden değiştirilmesi halinde -yeni bir anayasa yazılması gibi- referandumda tek soru sorulabileceğini de belirtiyor.
İktidarın hazırladığı taslak ise, paketin tümünün oylanması yönünde. Maddeleri ayrı ayrı referanduma sunmayı düşünmüyor. Eğer Venedik Komisyonu’nun kararları benimsenecekse, referandum konusundaki kılavuzu dikkate alınmalıdır.
Partilerin kapatılması
Partilerin kapatılması kriteri olarak Venedik Komisyonu’nun belirlediği kriterler, Türkiye’deki siyasi partilerin çoğu tarafından benimseniyor. Ancak anayasa değişiklik taslağının öngördüğü TBMM komisyonuna ciddi itirazlar var.
Taslağın öngördüğü TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerden beşer üyenin katılımıyla oluşacak komisyonun siyasetin yargıya müdahalesine kapı açacağı ve işleyişinde önemli tıkanıklar çıkacağı eleştirisi yaygın.
Ankara Kulisi’nin diğer konuğu eski Adalet bakanlarımızdan Prof. Dr. Hikmet Sami Türk de DSP adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bu konuda yeni bir öneri yaptıklarını belirtti. Türk’ün önerisi, parti kapatılmasına ilişkin ön incelemeyi TBMM’de bu şekilde kurulacak bir komisyon yerine Yargıtay Ceza Daireleri başkanlarından oluşan heyetin yapması.
Partilerin kapatılmasının zorlaştırılması konusunda da partiler arasında görüş birliği mevcut. Bu zeminden yararlanmak için iktidarın, taslağı gözden geçirmesi ve önerilere açık olması gerekiyor.
Yüksek yargının itirazları
Taslak, adeta yüksek yargıyı cezalandırıyor. Yargıtay ve Danıştay’ın taslaktaki konumu bunu gösteriyor. Örneğin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) üye sayısı 7’den 21’e çıkarılıyor, ancak Yargıtay’ın seçeceği üye sayısı artırılmıyor. Danıştay’ın üye sayısı ise, aksine, azaltılıyor. 7 kişilik heyette 2 üyesi olan Danıştay için 21 kişilik heyette 1 üyelik öngörülüyor.
Heyetteki ağırlık, yüksek yargı üyesi olmayan birinci sınıfa ayrılmış veya ayrılma nitelikleri taşıyan hâkim ve savcılara veriliyor.
İktidar diğer eleştirileriyle birlikte yüksek yargının bu konudaki itirazlarını da dikkate almalı.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024