Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Taraf gazetesinin gündeme getirdiği ve “Balyoz Darbe Planı” olarak sunduğu dokümanla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı dün bir açıklama yaptı. Genelkurmay, açıklamasında söz konusu çalışmanın, “2003-2006 Tatbikat Programı”nda yer alan bir “Plan Semineri” olduğunu duyurdu.
Genelkurmay, açıklamasında ayrıca, “Bu plan seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir” vurgusu yaptı.
Ortaya atılan iddialar ise bu çalışmanın, “kanlı bir darbe planı” olduğu, darbe ortamı oluşturmak için Fatih ve Beyazıt camilerinin bombalanması, bir savaş uçağımızın Yunanistan tarafından düşürülmesi için gerginliğin tırmandırılması, gerektiğinde kendi savaş uçaklarımız tarafından düşürülmesi, 200 bin kişinin tutuklanması gibi eylemlerin planlandığı yönündeydi.

Seminer metninde var mı, yok mu?
Genelkurmay, çalışmanın “1. Ordu Komutanlığı sorumluluk bölgesinde icra edilen plan semineri” olduğunu açıkladı. Dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan da aynı açıklamayı yapmıştı. Ayrıca Çetin Doğan Paşa, camilerin bombalanması, kendi uçağımızın düşürülmesi gibi ifadelerin metne sonradan “kopyala-yapıştır” yöntemiyle eklendiğini belirtti.
Bu çalışmanın sorunlu yönlerinden biri, “Tatbikat Semineri” için neden böyle bir konunun seçildiğidir.
Bir diğeri ise cami bombalama ve uçak düşürme senaryosunun orijinal metinde olup olmadığıdır. Çünkü kamuoyunda şaşkınlık ve tepki yaratan, metinde bu eylemlerin bulunduğu iddiasıdır. Çetin Doğan Paşa, böyle bir şey olabilir mi, sonradan eklenmiş, diyor. Bu durumda Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında bu konuya ilişkin bilgiye yer verilmesi kamuoyu açısından daha tatmin edici olurdu. Bu tür eylemlerin orijinal senaryo metninde olup olmadığı konusu açıklığa kavuşturulabilirdi.

Gerçek kişi ve kurum isimleri
Tatbikat Semineri’nin tartışma yaratacak yönlerinden biri de gerçek kişi ve kurum isimlerinin kullanılmış olmasıdır. Çalışma, harp oyunu/tatbikat semineri ise gerçek kişi ve kurum isimlerinin kullanılması doğru değildir. Nitekim, Taraf’ta yer alan habere göre gerçek gazeteciler sınıflandırılmış; bir kısmı tutuklanacak gazeteciler bir kısmı yararlanılacak gazeteciler olarak ayrılmış. Listelerde hemen hemen hepimizin ismi var. Adına senaryo da seminer de deseniz, gazetecilerin bilgileri dışında listelenmeleri yanlıştır. Bu tür sınıflandırmalar nedeniyle meslektaşlarımızın zarar gördükleri bilinmektedir.
Bu itibarla, gerçek kişi ve kurumların bu şekilde listelenmesi de bu listelerin yayımlanması da doğru değildir.

Bilgi kirliliği
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bir süredir TSK’ya karşı asimetrik psikolojik savaş yürütüldüğünü söylüyor. Org. Başbuğ’un bu saptaması doğrudur. Böyle bir faaliyet yürütülüyor. Genelkurmay Başkanlığı, dünkü açıklamasında da gündeme gelen iddiaların ciddiye alınmasının ve bilgi kirliliğinin toplumda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet edileceğine dikkat çekiyordu.
Ancak, bilgi kirliliği ve bu kirliliğin kullanılmasını önlemenin yolunun, doğru ve yeterli bilginin zamanında kamuoyuna sunulması ve psikolojik savaşta kullanılabilecek nitelikte malzeme üretilmemesi olduğu da unutulmamalıdır.