PKK terör eylemlerini artırdı. Son 2 aydaki şehit sayısı 34. Bu yılın ilk 6 ayında terörde çok belirgin bir artış var.
Gelişmeler ve PKK’nın tehditleri gösteriyor ki, terör eylemleri önümüzdeki dönemde de artarak devam edecek. Eylemlerin batıya ve kentlere yayılacağı tehdidi gündemde tutuluyor.
Hükümetin “açılım” sürecini başlatmasıyla eylemsizlik kararı alan PKK, bu kısa sürede yine terörle siyasi taleplerini dayatma çizgisine döndü.
Hükümetin başlattığı açılım süreci, öne sürüldüğü gibi terörü bitirip, barış ortamı yaratma amacına ulaşmadı. Habur girişindeki görüntüler, toplumun gösterdiği tepki, hükümeti de bu süreci yeniden değerlendirmeye yöneltti.
Açılım paketinin içeriği belli oldukça, PKK ve onun siyasi alandaki yansıması olan BDP’nin tatmin olmayacağı anlaşılmıştı. PKK-BDP çizgisi, siyasi hedeflerine ulaşma yolunda önemli adımlar görmedikçe, terör yönteminden vazgeçmeyeceğini de göstermiş oldu.
Siyasi iktidarın açılıma yönelmesini terörle sağladığını düşünen PKK-BDP ikilisinin, şimdi yeniden aynı yöntemi kullanarak mesafe almaya çalıştıkları anlaşılıyor.
Açılım tartışmalarının başlangıcı anımsanırsa, bu çizginin temel hedefini oluşturan “Kürt kimliğine anayasal güvence” talep ettiği, Anayasa’daki Türklüğü tanımlayan maddenin kaldırılmasını veya değiştirilmesini istediği, Güneydoğu Anadolu’ya özerklik verilmesinde ısrar ettiği, Kürtçenin eğitim dili olarak kullanılmasını gündeme getirdiği anımsanacaktır.
Öcalan’ı muhatap alma
Yine sürecin başlangıcında hem PKK sözcülerinin hem de BDP yetkililerinin ısrarla Abdullah Öcalan’ın muhatap alınmasını istedikleri belleklerdedir. Buna ayrıca bir genel af talebini ekledikleri de unutulmamalıdır.
Hükümetin, Öcalan’la masaya oturmasını talep eden PKK-BDP cephesi, bu talebinde bugün de ısrar ediyor.
PKK’nın, güvenlik güçlerinin operasyonları durdurması da ön koşul olarak öne sürdüğü bir diğer talepti.
Habur girişinde yaratılan havada da görüldüğü gibi, PKK-BDP, silahlı mücadeleyi kazandıkları ve Türkiye’nin masaya oturmak zorunda kaldığı mesajını vermeye çalışıyordu. Hükümet, yaratılmaya çalışılan bu imajın siyasi faturasının ağır olacağını Habur girişinde fark etti ve söylem değiştirdi.
Seçim atmosferi
Türkiye seçim atmosferine girdi. Bu süreç içinde PKK yeniden terörü tırmandırarak siyasi saflarını sıklaştırmaya ve hükümete dayatmada bulunmaya çalışıyor. Terör, seçim ortamında PKK’nın bölge halkını baskı altına alarak sandıkta yönlendirebildiği en etkili yöntem olarak görülüyor. Bölgede siyasal alanı terör yöntemiyle kontrol etmeye çalışıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, PKK ve BDP’ye karşı söylemini sertleştirdi. BDP’yi cinayetlere ortak olmakla suçladı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da aynı sertlikle Başbakan’a karşılık verdi.
Bu da gösteriyor ki, BDP yine PKK’ya dayanarak ve onun yol haritasını izleyerek politika yapacak.
Süreç PKK’nın siyasal hedeflerine yaklaşma yolunda önemli mevziler kazanmadıkça, terörden vazgeçmeyecek. Silahı hep elinde hazır tutacak. Son dönemde olduğu gibi gerekli gördüğünde terör eylemlerine hız verecek.
BDP de seçim süreci boyunca sadece hükümeti ve devleti suçlayacak. PKK-BDP cephesinde değişen bir şey olmadığı bir kez daha anlaşılmış oldu.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024