Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Balyoz adıyla gündeme getirilen ve darbeye ortam hazırlamayı amaçladığı öne sürülen plan veya daha sonraki tarihleri taşıyan Sarıkız, Ayışığı gibi isimlerle kamuoyuna yansıtılan planlarla 1 Mart Tezkeresi arasında bir bağlantı olabilir mi?
Yenişafak’tan Fehmi Koru böyle bir bağlantı olabileceği üzerinde duruyor. İddia edilen bu tür hazırlıkların 1 Mart Tezkeresi’nin TBMM’den geçeceği varsayımına dayalı olarak yapılmış olabileceğine işaret ediyor. Özden Örnek’in günlüklerinin 1 Mart Tezkeresi’nin TBMM tarafından reddedildiğini akılda tutarak okunması gerektiğine vurgu yapıyor. Bu yaklaşıma göre, 1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesi, bu tür planları suya düşürdü. Eğer 1 Mart Tezkeresi geçseydi; ABD askerleri Türkiye’den geçecek, bazı merkezlerde 60 binin üzerinde ABD askeri konuşlanacak, önemli liman ve havaalanları ABD’nin kullanımına açılacak; bu tablo Türkiye’de kargaşayı artıracak ve askerin yönetimdeki ağırlığı artacaktı. Böyle bir ortamda Balyoz’da öngörülen eylemlerin uygulanması şaşırtıcı olmayacaktı.

Özkök destekliyordu
1 Mart Tezkeresi öncesinde Ankara’da Türkiye ile ABD arasında çok çetin bir müzakere süreci yaşandığı biliniyor. Bu müzakerenin konusu 1 Mart Tezkeresi’nin ekini oluşturan Mutabakat Muhtırası’nın içeriğiydi. Türk ve ABD askerlerinin nasıl hareket edeceği bu muhtırayla belirlenecekti.
TBMM’de milletvekillerinin bilgisine sunulmayan bu Mutabakat Zaptı’na, 1 Mart Tezkeresi reddedildikten 6 ay sonra ulaşabilmiş ve 2003 Eylül’de haberleştirmiştim. Bu metinde yer alan hususlar, başta TSK olmak üzere Ankara’nın taleplerinin ABD tarafından kabul edildiğini gösteriyordu.
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, 1 Mart Tezkeresi’nin TBMM’den geçmesini istiyordu. Bu konudaki görüşünü dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ına iletmiş; ilgili kurullar da bu yönde açıklamalar yapmıştı. Özkök, 1 Mart Tezkeresi’nin eki olan Mutabakat Muhtırası’nın Türkiye’nin milli çıkarlarına uygun olduğunu, çok iyi bir anlaşma sağlandığını düşünüyordu. Tezkerenin geçmesini istemesinin nedeni buydu. Kuşkusuz Özkök’ün, bu tezkereyi darbeye ortam hazırlamak için savunduğunu düşünmek mümkün değil. Özkök’ün darbelere karşı olduğu en iyi bilinen yönü. Eğer 1 Mart Tezkeresi’nin darbeye dönük bir ortam hazırlaması olasılığı söz konusu olsa, Özkök, 1 Mart’ı desteklemezdi.
Nitekim Özkök, 1 Mart’ın reddedilmesinden sonra yaptığı açıklamada, tezkereyi neden desteklerini de söyledi. Kimsenin burnu kanamadan Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda TSK’nın görevini yapabilmesi için gereken anlaşmanın sağlanmış olduğunu vurgulamıştı.
Bu açıklamayı, neden oylamadan önceki günlerde yapmadığı yönündeki eleştirilere de Özkök, “Siyasete müdahale etmesinin doğru olmayacağını, bunun siyasi otoritenin işi olduğunu” söyleyerek karşılık vermişti.
Özkök’ün, o günkü görüşlerini, bugün de koruduğu biliniyor.