Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SINIRTEPE-MARDİN

Etimesgut Havaalanı’ndan kalktığımızda henüz nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Meslektaşlarımız, Pilot Yüzbaşı Sinem Sarıkaya’nın kullandığı CASA uçağının aldığı yöne bakarak nereye ineceğimiz konusunda tahminlerde bulunurken, inişe 5-10 dakika kala Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak’tan Mardin’e doğru alçaldığımızı öğrendik. Mardin Havaalanı’ndan askeri helikopterlerle Nusaybin’in Sınırtepe Karakolu’na ulaştık ve 10-15 dakika sonra da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, Mardin Valisi Hasan Duruer, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel ve 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Salih Zeki Çolak’la karakolda buluştuk. Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve diğer komutanlar sınır karakolunda askerlerle bayramlaştılar. Org. Başbuğ, karakolda görevli askerlerle tek tek tokalaştı, hepsinin hatırını sordu, sohbet etti. Sınır karakol geleneğine uygun olarak karakolda görevli herkese hediye verdi, bayram hediyelerinden karakolun köpeği Hami de nasibini aldı. Komutanın elinden bayram armağanı yiyecekler yedi.

Ramazan mesajı

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, karakoldaki konuşmasına, tüm halkın Ramazan Bayramı’nı kutlayarak başladı. Milli bayramlarda mesajlarına ve konuşmalarına alışık olduğumuz Genelkurmay Başkanı’nın canlı yayında Ramazan Bayramı’nı kutlaması bir ilkti.
Bayramların birlik ve bütünlüğün pekiştiği günler olduğuna dikkat çeken Başbuğ, özellikle şehit ailelerine seslendi.
Bayram günlerinin kırgınlıkların unutulduğu, insanların bir daha düşünme fırsatı olduğu günler olduğuna vurgu yaptı, evlatlarını, eşlerini, babalarını şehit veren ailelerde bayramların hep buruk yaşandığını anımsattı. Vatan uğruna şehit ve gazi olmanın en yüksek mertebe olduğunu vurguladı. “Şehit anneleri bizlerin de anasıdır, öpülesi ellerini saygı ve şükranla öperim” diye seslendi. Konuşmayı dinleyen Mehmetçikleri göstererek, ailelerine, “Bu Mehmetçikler bize emanettir. Bizim evlatlarımızdır. Bu Mehmetçikleri burada görünce kendi evlatlarımı görmüş gibi hissettim. Edirne’den Hakkâri’ye, tüm Mehmetçiklerimizin ailelerinin bayramını kutluyorum. Evlatlarınız yalnız değildir” diye seslendi.

“Kan dursun ama...”

İlker Başbuğ, bayram vesilesiyle yaptığı konuşmada terör sorununa değinerek, şöyle devam etti:
“Türkiye neredeyse çeyrek asırdır terörle yaşıyor. Bu bayram günü, geçen çeyrek asra insani açıdan baktığımız zaman üzüntü duymamak mümkün değil. Akan kanın durmasını elbette herkes ister. TSK da bunu isteyenlerin başındadır. Ancak şu sorunun da sorulması gerekir. Bu kanı kim ve niçin akıtıyor? Bu sorunun cevabını aramak lazım. Cevabı çok açık: Bölücü terör örgütü. Terör örgütleri dünyanın her yerinde kan, nefret ve kin üzerinden iletişimi koparmak, toplum içinde farklı kimlikler yaratarak farklılıklar oluşturmak isterler. Şu tarihe kadar insanları öldürmeyeceğiz, şu tarihten sonra görevini yapan asker ve polisleri, masum insanları öldüreceğiz diyebiliyorlar. Bu insanlık dışı düşüncelere nasıl bakılır, bu insanlık dışı düşünceler nasıl desteklenir? Ülke ve millet bütünlüğünü korumanın bir bedeli vardır. TSK için onur ve vazife her şeyin üstündedir. Biz askerler, acılara göğüs germeyi biliriz. Böyle eğitiliriz. TSK, terörle mücadelede görev ve sorumluluklarının bilincindedir.”
Org. Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üç temel görevinin bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“1- Bölgedeki halkımızın güvenliğini sağlamak ve terör örgütünün baskısından halkımız korumak.
Başbuğ, bölgede 683 adet jandarma karakolu bulunduğunu ve bu karakolların görevinin halkın güvenliğini sağlamak olduğunu vurguladı.
Org. Başbuğ, bölücü terör örgütünün bugüne kadar 5 bin 669 sivil vatandaşı öldürdüğünü belirtti. Terör örgütünün 386 katliam yaptığını da anımsatan Org. Başbuğ, bu katliamlarda 392’si çocuk 371’i kadın olmak üzere 2 bin 434 insanın katledildiğini söyledi. Terör örgütünün 15 Ağustos 1984’te Eruh’ta gerçekleştirdiği olaydan 2-3 ay sonra 8 Kasım 1984’te ilk katliamı da Eruh’ta Karageçit’te yaptığını belirtti. 35 ilde katliam yapan terör örgütünün en fazla katliamı ise Mardin ilinde gerçekleştirdiğini vurguladı. Terör örgütünün Mardin’de 56 adet katliam yaptığını belirtti. Böylece Org. Başbuğ’un bu nedenle bayramlaşmak için Mardin’i seçtiğini düşündük ama böyle bir nedenle değil, ulaşım kolay olduğu için bu seçimi yaptığını söyledi.
2- TSK’nın ikinci görevi sınır bölgelerinden giriş ve çıkışları önlemektedir. 258 sınır karakolumuz var.

‘Amaçlarına ulaşamazlar’

Üçüncü görevimiz kırsal kesimde alan hâkimiyetinin sağlanması, teröristin aranıp, bulunup etkisiz kılınması.”
Devletin silahlı güç kullanma yetkisi olan tek otorite olduğunu hatırlatan Başbuğ, terör örgütlerinin de bu otoriteyi kırmaya çalıştıklarını belirtti.
Org. Başbuğ, terör örgütünün amacına ulaşamayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bu bölgede teröristler bulunduğu sürece güvenlik kuvvetleri görevlerini yerine getireceklerdir. Devletimizin, milletimizin kararlılığı karşısında terör örgütünün amaçlarına ulaşması mümkün değildir. Bölücü terör örgütü yaklaşık 40 bin insanın ölümüne neden olmuştur.”

‘Annenin acısını anlamalıyız’

Terör örgütüne katılanların büyük çoğunluğunun 26 yaşına gelmeden hayatını kaybettiğini vurgulayan Org. Başbuğ, şöyle konuştu:
“TSK, mücadelesini insan odaklı yürütmektedir. Terör örgütüne kandırılarak katılanların 26 yaşına ulaşmadan hayatlarını kaybediyorlar. Bu kapsamda terör örgütüne karşı çıkmalarına rağmen çocuklarını örgüte kaptıran anne ve babaların acılarını da anlamak zorundayız.”

‘Silahlarını bıraksınlar’

Org. Başbuğ, tek çıkar yolunun terör örgütünün silahlarını bırakması olduğunu da altını çizerek tekrarladı ve şöyle dedi:
“Tek çıkar yol, terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Kanla, silahla bir yere varamazsınız. Büyük devletler, büyük uluslar, adildir, şefkatlidir. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre, 2005-2008 yılları arasında Türk Ceza Kanunu’nun 221. maddesinden yararlanmak için mücadele edenlerin sayısı 870’dir. Bunlardan 648’ine ceza verilmemiş ve serbest bırakılmışlardır. Tek çıkar yol silahlarını bırakmalarından geçiyor.”

‘Bu ülke hepimize yeter’

Mardin Ovası’nın bereketine vurgu yapan Org. Başbuğ, şöyle seslendi:
“Bu ülke çok büyük. Bu ülke bütün vatandaşlarımıza yeter. Mardin Ovası’nı onun bereketini gördükten sonra neyi paylaşamıyoruz? Harran Ovası da öyle. Burası tarihi Mezopotamya. Mezopotamya’nın en kuzeyindeyiz. Dünyanın en güzel ve en verimli yeri. Bütün insanlarımıza refah getirir. Nedir o zaman? Şunu unutmamak lazım. Terörden en büyük zararı bölge insanımız çekti, çekmeye devam ediyor. Bu bölge insanımızın ihtiyacı nedir? Bu konuda çok araştırma var. Son 2 ayda yapılan araştırmaları inceledim. En temel iki ihtiyaç nedir sorusuna şu cevabı verebilirim: Bir, işsizlik, geçim sıkıntısı, ekonomik sıkıntılar. İşsizlik bu bölgede yüzde 20’lere yüzde 30’lara varıyor. İki, eğitim sisteminin yetersizliği.
Bölge insanımıza müreffeh ve daha mutlu bir hayat vermek zorundayız.”

Türkçenin önemi

Org. Başbuğ, konuşmasında dil konusuna da şöyle dikkat çekti: “Bölgede hâlâ Türkçe okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 20. Bu oran, Türkiye genelinde yüzde 8’lerdedir. O halde eğitim olanaklarını tam sağladığımızı söyleyebilir miyiz? Gözden kaçan bir husus da Türkçedir. Anayasamızın 3. maddesine göre resmi dilimiz Türkçedir. Türkçe ortak iletişim dilimizdir. Aynı zamanda ekonomik dildir. Refaha çıkan yol, Türkçeden geçiyor. Bölge insanının refahını, mutluluğunu isteyen herkesin üzerinde durması gereken bu hususlardır.”

‘Kimse ezik hissetmemeli’

Vatandaşların ezici çoğunluğunun birlikte yaşama kararlılığı içinde olduğunu belirten Org. Başbuğ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ezici çoğunluğu birlikte yaşama kararlılığındadır. Birlikte yaşamaya karar verenler için her yer ve her makam herkesindir. Elbette herhangi bir vatandaşımızın kendisini ezik hissetmesi de bizim sorunumuzdur. Üzerimize düşeni yapmamız gerekir.”

Org. Başbuğ: Siyaset ve terör ağalarından kurtulmak lazım


‘Siyaset ağalarından kurtulmalı’

Org. Başbuğ, bölge insanının geçmişte ağalardan çok çektiğini anımsatarak, şöyle seslendi:
“Bu bölge insanı ağalardan çok çekti. Zamanın ağalarından çeken bu insanlar, bugün de siyaset ağalarından ve terör ağalarından muzdaripler. Temel sorunlarımızdan biri halkı, bu terör ve siyaset ağalarından kurtarabilmektir.”

Kinyas Kartal’ın sözü

Org. Başbuğ, rahmetli Van Milletvekili Kinyas Kartal’ın bir sözüne de atıfta bulunarak, şöyle konuştu: “Rahmetli Kinyas Kartal’ın sözlerini önemli buldum. Şöyle diyor: Ayrılık tohumu giren tarladan nifak ve nefret çıkar. Evvela bu milletin evlatları kaderlerinin ortak olduğunu öğrenmelidir. Birbirimizi yeteri kadar seversek başka sevgiye muhtaç olmayız.”

‘Görevimizin başındayız’

Org. Başbuğ, yaşanmakta olan gelişmelerden tedirgin olan vatandaşlara seslendiğini belirterek, şöyle dedi: “Tedirginlik duyanlar merak etmesin. Türk Silahlı Kuvvetleri milletten aldığı güçle görevinin başındadır.”

‘Bu ordu milli ordudur’

Başbuğ, Türk ordusunun milli bir ordu olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ordu millidir. Halkımızın milletimizin temsilcileridir. Karslısı, Erzurumlusu hepsi aynıdır. Bu orduyu başka ordularla karıştırıyorlar. Bu ordu hiçbir grubun ordusu değildir. Bilmem kimin ordusu değildir. Bu milletin ordusudur ve bunu bozdurmayacağız, bozdurmayız. Türk ordusunun arkasında Türk milleti vardır. Güçlüyüz, çünkü tarihsel geçmişimiz var, tecrübemiz var, aklımız var. Güçlüyüz, çünkü öngörümüz var. Güçlüyüz, milletimizin sağduyusuna, kahramanlığına, vicdanına güveniyoruz.”

Sınırtepe köyü

Org. Başbuğ ve komutanlar, daha sonra Sınırtepe köyüne geçerek köylülerle bayramlaştılar. Başbuğ, vatandaşların sorunlarını dinledi, çocuklarla bayramlaştı, köy çocuklarına 20’şer lira bayram harçlığı dağıttı. Liseye gidemediğinden şikâyet eden bir kız çocuğunun durumunu da Mardin Valisi Duruer’e emanet ederek Ankara’ya döndü.

‘GAP gecikti’

Org. Başbuğ, gazetecilerle sohbet ederken de Mardin Ovası’nın ikinci ürünü almakta olduğuna işaret etti ve sulama konusunda gecikildiğini ifade etti. Başbuğ şöyle konuştu:
“GAP gecikti. Elbette elektrik üretimi çok önemli ama projenin sulama ayağı da çok önemli. Sulama kanallarının yapılmasında çok zaman kaybedildi. Eğer bu ovalar sulanabilirse sadece Türkiye’yi değil bütün bölgeyi besler. Ayrıca sulama eğitiminin de verilmesi gerekir.”