Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rize
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye’nin temel sorunlarına yaklaşırken çözüm için tek anahtar kullanıyor: “Önce insan.”
Yazıcı, en geniş ortak payda ve en kıymetli varlık olarak tarif ettiği, “insan”ı merkeze koyarak, farklılıklardan kaynaklanan sorunların kolayca çözülebileceğine inanıyor. Bakan Yazıcı Kürt sorununun çözümüne de böyle yaklaştı.
“En önemli ölçü insan ve onun doğuştan gelen hak ve özgürlükleridir” diyerek, anadili kullanmanın böyle bir hak olduğunu vurguladı. Anadil yasağını doğuştan gelen bir hakkın yasaklanması olarak gördüğünü ve yıllar önce siyasete girerken, bu yasağın kalkmasını savunduğunu hatırlattı.

En büyük güç kardeşlik
Yazıcı, Türkiye’nin en büyük gücünün kardeşlik olduğunu vurguladığı konuşmasında yüzyıllar boyu bu topraklarda yaşamış olan insanların en büyük sermayesini ve gücünü bu kardeşliğin oluşturduğunu belirtti.
Türkiye’nin 30 yıldır terörle mücadele ettiğini, bu süreçte belki hicap duyulacak eylem ve işlemler de yapıldığını, Türkiye’nin çok insan, zaman ve kaynak kaybettiğini, sonuçta bu sorunu da kardeşlik sermayesi ile çözmeye yöneldiğini ifade etti.
Devletin merkezine de insanı koymak gerektiğini vurgulayan Yazıcı, “Anadil ne demek? Adı üzerinde anasının dili, demek. Devletin resmi, yazışma dili olur ama insanın da anadili olur. Düşünün ki, insanlara anasının dilini konuşturmuyorlar” diye vurgu yaptıktan sonra yine yıllar önce ifade ettiğini söylediği, “Ya silah bırakacaklar ya silahtan arındırılacaklar” ilkesinin hayata geçmekte olduğunu belirtti.
Sorunun konuşarak çözülmesi için silahtan arınmanın şart olduğuna dikkati çeken Yazıcı, “Birinin elinde tüfek varsa konuşulabilir mi? Konuşulsa bile bundan bir sonuç çıkar mı, çıksa bile bu sonuç hukuki olur mu” sorularını sorarak, silah bırakmanın belirleyici önemine vurgu yaptı.

Hukuki sorun var mı?
Yazıcı, insan olma ortak paydasının yanına en üstün güç olarak hukuk ve adaleti koyuyor. Sorunların çözümünde insanı öncelerken, hukuk ve adaletten de sapılmaması gerektiğini sık sık vurguladı. Bu bağlamda PKK’nın yurtdışına çekilmesi tartışmalarına da değindi.
“Güvenlik güçlerinin çekilen PKK’lıları görmemelerinin suç oluşturacağı” yönündeki eleştirilere, “Ben bir hukukçu olarak bunun suç oluşturacağına inanmıyorum” yanıtını verdi. Bu görüşünün hukuki gerekçesini de şöyle açıkladı: “Devletin iki tür görevi vardır. Birincisi yakalama görevi, ikincisi önleme görevi. Devlet, bu görevlerini yerine getirirken, yaşam hakkını korumayı önceler. Önleme görevi bu mahiyette bir görevdir. Devlet yaşam hakkını korumayı önceleyerek görev yapıyorsa bundan dolayı suçlanamaz. Bu bakımdan da güvenlik güçlerine niye görmüyorsun diye suçlama yöneltilmesini hukuki açıdan geçerli bulmuyorum. Ölenleri geri getirebilir miyiz? Hayır getiremeyiz. Yaşanmışlıkları yaşanmamış kılabilir miyiz? Hayır kılamayız. O halde, daha fazla insan ölmesin diye yaptığınız yaşam hakkını korumaya dönük faaliyetler nedeniyle suçlanamazsınız.”

“Kürtler bize daha yakın”
Yemek boyunca sohbet ettiğimiz Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı da Kürt sorununa bir Rizeli olarak ilginç yaklaşımlar gösterdi.
“PKK ve terör ortaya çıkıncaya kadar, bizim böyle bir sorunumuz yoktu” dedikten sonra kendi yaşamından örnekler verdi:
“Mesela benim ailem 70’li yıllara kadar Ağrı’da çalışırdı. Bakırcı olan soyadım da aile mesleğinden geliyor. Babam Ağrı’da kalay bakır işleri yapardı. Çocukluğumuz orada geçti. Örneğin ağabeyim çok iyi Kürtçe konuşurdu. Ailemin diğer büyükleri de o yörelerde çalışmışlar, hiçbir sorun yaşamamışlar. Şimdi burada Rize’de 5 bin Kürt vatandaşımız yaşıyor. Buraya yerleşmişler. Her türlü mesleği icra ediyorlar. Hiçbir sorunumuz yok. Bizim ticaretimiz de Erzurum’la Kars’la, Ağrı’yla gayet yakındır. Şunu demek istiyorum ki, terör olmazsa hiçbir sorun da çıkmaz. Ayrıca Kürt ailelerin yapısı Karadeniz ailelerine çok yakındır. Geleneklerimiz, göreneklerimiz, büyük aile yapısı birbirine çok yakın. Bu nedenle Kürtler, Ege’den çok Karadeniz’e daha yakındırlar. Burada yerleşen olduğu gibi çalışmak için de gelen çok aile vardır.”
Toplantımızdan çıkan sonuç şöyle özetlenebilir: Rizelilere göre terör olmazsa Karadenizlilerin Kürt vatandaşlarla hiçbir sorunu olmaz.