Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 3 günlük Latin Amerika gezisinden dönerken, uçakta, çözüm süreci ile ilgili gündemdeki kritik açıklamanın yapılmasını cuma günü beklediğini ancak yapılmadığını, her an yapılabileceğini söyledi. “Önemli olan uygulama” diyen Cumhurbaşkanı, “Tüm Türkiye’nin bu kardeşliğe ihtiyacı var” diyerek, açıklama beklentisinin altını çizdi. Üç Müslüman’ın öldürülmesinden sonra sert tepki gösterdiği ABD Başkanı Obama’yla ilk göreve geldiğinde arasının çok iyi olduğunu ancak anlayamadığı şekilde farklı geliştiğini kaydeden Erdoğan, dünyada yalnızlaştığı eleştirilerine, “Umursamıyorum, halkın değil liderlerin nezdinde olabilir, kıskançlıktan başka bir şey değil” yanıtını verdi.
Erdoğan, dönüş yolunda şu değerlendirmelerde bulundu:
UMUT VERİCİ GELİŞMELER OLACAK
Yaklaşık 1 haftayı bulan Kolombiya Küba ve Meksika ziyaretimiz son buluyor. Kolombiya ziyareti Cumhurbaşkanlığı açısından ilk ziyaret. Bu ülkelerle son 10-12 yılı kıyasladığınızda ticaret hacmimizin arttığını görüyorsunuz ama yeterli değil. İnanıyorum ki önümüzdeki on yılda daha iyi hale gelecek. Küba uzun yıllardır yaptırımlar uygulanan bir ülke. Sıkıntıları var. Ticaret hacmimiz 28 milyon dolar. Yarısı ithalat, yarısı ihracat. Heyetler arası ve dar kapsamlı görüşmeler neticesinde umut verici gelişmeler olacak. Sıçrama olabilir. Önemli olan bizim Küba’ya, onların bize yaklaşımıdır. Aldığım hava iyi. Gerek ekonomik gerek siyasi hatta kültürel anlamda çok pozitif adımlar atacakları izlenimi edindim. Meksika’yı üçüncü kez ziyaret ettim. Cumhurbaşkanları Enrique Nyeto ülkemizi ziyaret etmişti. Olumlu havayı, nasıl davrandıklarını sizler de gördünüz. Üç ülkenin birbirleri ile ilişkilerinin iyi olduğunu gördüm. Bu ülkelerle gerek serbest ticaret, gerek diğer anlaşmaların yerine getirilmesi lazım. Örneğin Meksika ile G20 öncesi serbest ticaret anlaşmasını imzalayabiliriz. Kolombiya açısından da umarım böyle olur.
KOLOMBİYA’DAN KÖMÜR ALIYORUZ
Her bir ülkede 2-3 gün kalmak suretiyle yapacağımız iş sadece turistik ziyaret olur. Yapmamız gereken görüşmeleri gerçekleştirdik. Fazladan kalmanın anlamı yoktu. Gittiğimiz ülkeleri de iyi değerlendirmemiz lazım. Bakıyorsunuz Kolombiya’ya. Yaklaşık 1.2 milyon kilometrekare yüzölçümü, 48 milyon nüfus var. Yüzölçümü ile nüfus orantılı değil. Küba’ya bakıyorsun. 111 bin km2 yüzölçümü 11 milyon nüfus. Dar bir yere sıkıştırılmış. Tabii özellikle Kolombiya Devlet Başkanı Santos sempatik ve Türkiye ile bir şey yapalım gayreti içinde olan bir insan. Burada en çok etkilendiğimiz bizim dış ticaret hacmimizin maalesef kömür ağırlıklı olması. Maalesef diyorum... Kömür almamız nedeniyle dış ticaret hacminin ağırlığı olmuş. 700-800 milyon dolarlık kömürü ithal ediyoruz bu ülkeden. Doğru bulmuyorum. Kalografik değeri yüksek olabilir ama kalografik değeri düşük olsa da biz kendi kömürümüzü kullanmalıyız. Küba farklı. İkili görüşmelerde çok çok önemli anılar var. Bazı arkadaşlar not tuttu.
MEKSİKA’DA BAŞKANLIK KONUŞTUK
Ben de şöyle söylüyorum, en önemli olan halkın devrimidir. Silahlı devrim değil. Halk sandıkta devrim yapar ve onun için de mutlu olur. Yoksa silahla yapılan devrim devrim değildir. Bunu tabii ben söyledim, Raul Castro değil. Meksika’da Nyeto, devlet başkanı, seviliyor ülkesinde. Burada belli bir performans ortaya koyarsak ilerleme kaydederiz. Meksika’da başkanlık 6 yıl. İki dönem yapılamıyor. Sayın Nyeto ile uzun uzun Başkanlık konusunda konuştuk. İbrahim (Kalın) Bey’i görevlendirdim. İbrahim bey bu konuyu karşılıklı görüşecek ve içerik alacak.
BARACK OBAMA’YLA FARKLI GELİŞTİ
Meksika Devlet Başkanı Nyeto ile ile bu konuları konuştuk. Örneğin dünya 5’ten büyüktür sözünü onayladığını ifade etti. Meksika’nın yüzde 80 ihracatı Amerika’ya. Nyeto’nun başkanlığına da Amerika destek olmuştu. Benim de Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi Beyaz Ev denilen yerde ailecek ağırladılar. Orada bire bir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı.
TAŞI GEDİĞİNE KOYMALIYDIM
Biz “One Minute” derken, Allah’tan başka kimse bize başka bir çizgi çizdiremez dedik. Bu çizgi doğruysa gideriz, doğru değilse kimse bizi zorlayamaz. One minute derken kime dediğimiz belli. Bu zat (Şimon Peres) bana, Cumhurbaşkanı olmadan ‘Batı Şeria’da bir yapılanmaya gideceğiz. Parayı biz bulalım siz de inşaatta iyisiniz’ dedi. Biz de ‘Parayı bulun TOKİ ile yapalım’ dedik. Cumhurbaşkanı oldu, bu makam ona farklı bir hava getirdi. Ne oldu Batı Şeria meselesi dediğimizde “Görüyorsunuz İsrail’in işleri ile uğraşıyorum” dedi. İsrail’de cumhurbaşkanının bir fonksiyonu yoktur. Sonra Davos’ta bir araya geldiğimizde taşı gediğe koymam gerekirdi. O toplantıdan önce plaj bombalaması olmuş, çocuklar ölmüştü. Gazze’ye yönelik bombardıman yaşanmıştı. Biz Olmert (Dönemin İsrail Başbakanı) ile bir araya geldiğimizde aslında İsrail-Suriye sorununda son cümleyi tamamlayıp imza aşamasına kadar gelmiştik. O son cümle edilse Suriye ile İsrail arasında sorun kalmayacaktı. Cumaya erteleyelim dediler. Cuma’ya da Gazze’yi bombaladılar. O bombalamadan sonra 15 gün Olmert’e ulaşmaya çalıştım. Tabi Olmert’ten daha bir üst akıl, güç vardı. Tüm bunlar olunca Davos’ta böyle bir durum oluştu. Dünya 5’ten büyüktür derken sadece bu beş ülkenin neredeyse dediği oluyor. Filistin meselesinde de durum aynı. Baskı, sindirme olayı devreye giriyor. Tüm dünya devletlerinin adaletli şekilde kurula gelebilmesi için rotasyon olmalı. BM de bunu kabul ettiğinde, rotasyon BMGK’da da olmalı. Her 10 yılda bir her ülkeye sıra gelir. Kıtalar inançlar ona göre dengelenip her ülkenin hakkı olur. Mesela BMGK da bir Müslüman ülke yok. Olmaz. Geçici üyelik göz boyamadan ibaret.
SERTTİ YUMUŞAKTI BEN BİLMEM
Olaydan (ABD’de 3 Müslüman’ın öldürülmesi) haberim vardı. Obama’ya yönelik sertti yumuşaktı derseniz bilmem. O sizin takdiriniz. Ama bir olay olduysa benim muhatabım o ülkenin başkanıdır. Benim çağrım onlaradır. Sonrasında yardımcısına da seslendim. Bu olmaz. Mesela bu ülkede değil de bizim ülkemizde olsaydı sessiz kalmazdık. Örnekleri var. Mesela büyükelçilik saldırısında biz tüm açıklamaları yaptık. DHKP-C ile ilgili araştırmalarımızı ve olayın detaylarını araştırdık. Tüm bilgileri de ABD ile paylaştık. Stratejik müttefiklik bunu gerektirir. Biz de kendilerinden aynı şeyi bekliyoruz. Bir şey daha söyleyeyim. Mesela Ukrayna meselesi. Bunu Sayın Putin ile de bir kaç kez görüştüm. 5-6 bin kişi öldü biliyorsunuz. Müzakereler yapıyorlar, gidiyorlar geliyorlar Ukrayna’yı konuşuyorlar. Suriye’de 350 bin kişi öldü. Hâlâ Esed’le devam etme fikrindeler. Bir şey demeyecek miyiz? Aynı hassasiyeti Suriye için, Mısır için de bekliyoruz. Mısır’da darbe oldu, darbecileri desteklediler bu ülkeler. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bunları konuştuğunuzda yalnız kalıyorsunuz. Ama bu durum halklar nezdinde değil. Halklar nezdinde karşılığını buluyor.
(Bazı medya organlarının ABD’de 3 Müslüman’ın öldürülüşünü veriş şekli hakkında) Paralel yapı hiç bir zaman dini kimliği kullanmamıştır. En önemli örnek Mavi Marmara olayıdır. Başlarındaki zatın İsrail’e övgülerini hatırlayın. Tavandakiler böyle. Taban ile bunları ayırmak lazım. Geç de olsa farkına varacaklar ama gecikiyoruz, taban bunun bir an önce farkına varmalı. Ölen o üç kişinin annesi babası doktor. Kardeşler mimarlık okuyorlar. Bir cani geliyor ve öldürüyor. Kabul edemezsiniz. Kendileri bu tarz durumlarla karşılaşınca hemen fetvayı buluyorlar. Faiz haram derler, konu Bank Asya olunca herkese, ‘başka bankalardan faizle para çekin, getirin Bank Asya’ya yatırın’ derler.
PARALEL YAPIYI ONLARA DA ANLATTIM
Paralel örgütü Kolombiya ve Meksika başkanlarına anlattım. Meksika Başkanı “Ben bilmiyordum” dedi. Anlatılınca bilgileri istedi. Anlattık, verdik. Büyükelçilik ve Dışişleri kanalıyla tüm bilgileri vereceğiz. Cevapları ‘Türkiye’ye karşı olanlar bize karşı olmuşlardır’ oldu. Nyeto bu meseleyi ayrıntılı bilmiyor ama yanındaki elemanlarından bilenler söylediler.
LİDERLER NEZDİNDE YALNIZLIK OLABİLİR
Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüyoruz ki halk bizi yalnızlığa itmemiş. Bağrına basmış. Dünyaya baktığınızda halklar nezdinde yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil.
DOKTOR İTHAL EDELİM
Eski Havana’yı gezdiğimizde oranın mimarisini yapan zatla da görüştük. Türkiye’ye de gelecek. Yukarıdan bakınca eski Havana muhteşem. Ama bunu geleceğe taşırşanız mümkün. Sayın Castro ile de görüştüm. Orada işler yavaş yürüyor tabii. Rakamlara baktığımızda kişi başına düşen milli gelirin 13 bin dolar olduğunu görüyoruz ama uygulamada sanki böyle değil. Ama doktor meselesinde sanırım 60-70 bin doktor ülke dışında. Sağlık Bakanımızla da görüşeceğim dönüşte. Olmazsa oradan doktor ithal edelim. Mevzuat belki uygun değil, uygun hale getirelim. Madem iyiler, faydalanalım bu durumdan, bize faydası olsun. Sağlık Bakanımız, bir tıp merkezi üzerinde çalışıyor. Bunu Küba ile paylaşabiliriz. Sağlıkta bazı sorunlar var. Yetiştirmek üzere gönderdiğmiz gelmiyor. Bunu da halletmeliyiz.
(Fidel Castro’yla görüşme) Talep ettik ama sanırım sağlık şartlarından dolayı mümkün olmadı. (Ziyaretin erken sonlanması hakkında) Sizinle de anket yaptık. Dönmek istediniz, dönelim dedik. Tamamen demokratik. Erken gelmemizin nedeni sadece memleket hasreti
HATTATLARA YENİ KURAN YAZDIRIYORUZ
Bütün bu yatırımlarımızı adım adım takip ediyoruz. 3. havalimanı, Boğaz’ın altından geçen proje ve Kanalİstanbul tarafımızdan takip ediliyor. Kanalİstanbul’u yapacak firmayla geçen hafta bir araya geldik. Türkiye’nin adını uluslararası platformda duyuracak en önemli projedir. Geç kalmayın, bir an önce başlayın, acele edin dedik. Çamlıca’da bir proje gerçekleştirdik. Bir ihale yaptılar olmadı. Küçük Çamlıca’da olacak. Bir kule, tüm uydu vericileri bu kulede olacak. İstanbul için seyir kulesi olacak. Büyük Çamlıca Camii’ni de vericilerden kurtarmış olacağız. Caminin kabasının yüzde 60-70’ı bitti. İçerisi için hat vs. hazırlıkları da tamamlandı. Altında külliye olacak. Hat, tezhip vs. Yeni yazdırdığımız veya yazdıracağımız Kuran-ı Kerimler olacak. Cumhurbaşkanlığı olarak geçen bir hattat grubu ile bir araya geldim. Yeni hatlarla Kuran-ı Kerim yazdırma konusunda. 2-3 yıl içinde gerçekleşecek. Bu Cumhurbaşkanlığı projesidir.
BOĞAZ’DA TÜP GEÇİŞ PROJESİ HAZIR
Hayati projelerden biri de Çanakkale geçişi. Talipler var. Bu geçiş yapıldığı zaman çok daha hassas olacak. En azgın denizin olduğu yerdir orası. Ama köprü yapıldığı zaman bu sorunları aşmış olacağız. FSM ile Boğaziçi arasında bir tüp geçiş projesi hazır. Onu da hazırlayacaklar. Önümüzdeki günlerde açıklayabilirler. Üçlü geçiş olacak. Ankara’da da Keçiören’de Anka park var. Dünyada bir numara olacak Melih Bey’in söylediğine göre. Ankara’da raylı sistemlerimiz devam ediyor. Ankara-Sivas, Ankara-İzmir tren yolu var. Bu adımların sonuna kadar yanında olacağız.
AÇIKLAMAYI CUMA GÜNÜ BEKLİYORDUM
(Çözüm sürecinde silah bırakmaya ilişkin) Doğrusu bu açıklamayı cuma günü bekliyordum. Olmadı. Doğrusu dün, bugün böyle bir açıklama gelebilir. Ama biliyorsunuz uygulama önemlidir. Geçen Nevruz’da da yaptılar açıklamayı ama uygulamadılar. Habur’u da açtığımızda biz barış ve kardeşlik için yapmıştık bunu onlar şova çevirip lehlerine kullanmak istediler. Bunu uygulamada göstermeleri lazım. Tüm Türkiye’nin buna, bu kardeşliğe ihtiyacı var. Başarılırsa huzuru tüm Türkiye’yi etkiler. 78 milyon bu huzurdan nasibini alır.
AĞAÇLARIN ARASINDAN GEÇEREK GİRİYORSUNUZ
(Meksika’daki başkanlık sarayı hakkında) Hadi Meksika’nın mali gücü var. 500 yıl önce de varmış demek ki yapmışlar. Küba’ya bakın. Sosyalizmden geliyor. Küba’daki saray beni adeta büyüledi. Beton yığınının içine girmiyorsunuz mesela, muteşemdi. Yürürken duvarların arasından geçmiyorsunuz. Ağaçların, dalların, ormanların arasından geçiyorsunuz. Sanırım oraya harcanan rakam bizim Cumhurbaşkanlığı külliyesine harcanandan daha fazladır. Eskiden adalet sarayıymış. O binada oturmak istemedikleri için böyle bir yer yapmışlar. Öyle doğal falan değil. Hayli harcama yapılan bir mimariden bahsediyorum. Bizim külliyeyi yaptırmadan burayı görseydim bu şekilde yeşil ağaçlandırılmasını arzu ederdim. Ağaçlar sonradan yerleştirilmiş.
Mesela Dolmabahçe Sarayı ile ilgili düşündük bu anlamda. Mimar çalıştı. Kaymakamlık binası, kafeteryalar vardı sonradan yapılan, yıktırdık. Başbakanlık ofisi olarak kullanıldı. Beylerbeyi Sarayı’nı da aynı şekilde düzenledik. Dolmabahçe için bu yapılabilir miydi, olmayabilirdi. Yıldız Sarayı olabilir mi diyorlar, olabilir. Cumhurbaşkanı’nın kabullerini ağırladığı bir yer olabilir.
Yüksek Mahkeme binasıydı
Küba’nın başkenti Havana’da yer alan Palacio de la Revolucion (Devrim Sarayı), Komünist Parti’nin genel merkezine, hükümetin tavsiye kuruluna ve bakanlar kuruluna ev sahipliği yapıyor. Bina, diktatör Fulgencio Batista’nın 1952 yılında askeri cuntayla devirdiği devlet başkanı Carlos Prio Socarras tarafından inşa edildi. Bina o dönemde Yüksek Mahkeme’ye ve başsavcının ofisine ev sahipliği yapıyordu. 1959’daki Küba Devrimi’nin ardından 1965 yılında hükümet binalarının bu komplekse taşınmasına karar verildi. Raul Castro da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı burada ağırladı. Batista dönemi ve öncesinde başkanlık sarayı olarak kullanılan bina ise Devrim Müzesi’ne dönüştürüldü. Müzede devrimin simgeleri sergileniyor.
DIŞ HABERLER SERVİSİ