Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlhan Selçuk’u kaybettik. Cumhuriyet çınarı, 48 yıldır açık olan “Penceresi”ni dün kapattı. Her sabah o Pencere’ye bakmadan geçen meslektaşımız yoktur sanırım. O’nun penceresi, sadece Cumhuriyet okurunun değil, Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenen herkesin mutlaka göz attığı bir pencereydi.
Adı Cumhuriyet’le özdeşleşmişti. Ömrünü Anadolu Aydınlanması diye isimlendirdiği Atatürk ilke ve devrimlerini, Cumhuriyet değerlerini anlatmaya, aydınlatmaya verdi.
Yarım asırlık çizgisini hiç kırmadı, eğip bükmedi. İnandığı gibi yazdı, inandığı gibi yaşadı.

Ziverbey Köşkü
Türkiye, Ziverbey Köşkü’nü onunla öğrendi. 12 Mart döneminde 9 Mart 1971 askeri müdahale girişimine katıldığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Ziverbey Köşkü’nde işkence gördü. Türkiye işkenceyi İlhan Selçuk’un, “Ziverbey Köşkü” kitabıyla öğrendi. Ziverbey Köşkü’ndeyken verdiği ifadede her cümlesinin sondan ikinci sözcüğünün baş harfleri sıralandığında “işkence altındayım” ifadesi okunuyordu. Akrostiş adı verilen bu yazım yöntemiyle işkence altında olduğunu Türkiye’ye duyurmuştu.
Yargılandığı Madanoğlu davasından beraat etti. İşkencecisiyle oturup konuşacak; ona empatiyle yaklaşacak kadar olgun bir kişiliği vardı.

Cumhuriyet’i yaşatmak
İlhan Selçuk, zor ekonomik koşullarda Cumhuriyet gazetesini yaşatmak için büyük çaba gösterdi. Gazetenin bağımsızlığını koruyabilmesi için Berin Nadi ile birlikte Cumhuriyet Vakfı’nı kurdu. Ekonomik krizleri böyle atlatmaya çalıştı, Cumhuriyet’i ayakları üzerinde tutmak için büyük gayret sarf etti.

37 yıl sonra gözaltı
İlhan Selçuk, 12 Mart döneminde gözaltına alınmasından 37 yıl sonra yine “darbecilik” suçlamasıyla gözaltına alındı. Ergenekon dalgası içinde 84 yaşında 21 Mart 2008 günü sabah 04.30’da evinden alındı. İlerlemiş yaşında bu şekilde gözaltına alınması kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
23 Mart 2008’de serbest bırakıldı. Bir hafta sonra rahatsızlandı. Daha önce iki kez kalp krizi geçirmişti. Kalbi üçüncü kez tekledi. 15 Nisan’da ağır bir baypas ameliyatı geçirdi. Ağustos 2009’da yeniden rahatsızlandı ve yeniden Vehbi Koç Amerikan Hastanesi’ne yattı. Bu, hastaneye son yatışı oldu.

Aklanmayı bekliyordu
İlhan Selçuk, Ergenekon davasından aklandığını görmek istiyordu. Hastanede yakınlarına, “Aklandığımı görmeden gitmek istemiyorum” dediği biliniyordu. Ancak davanın sonucunu göremedi.

Ölümlerini bilmediler
İlhan Selçuk yazıda ne ise Turhan Selçuk da çizgide oydu. Aynı çizgide yarım asır birlikte yürüyen iki kardeşin birbirlerinin ölümünden haberleri olmadı. Turhan Selçuk üç ay önce yaşamını yitirdiğinde İlhan Selçuk yoğun bakımda da olsa yaşıyordu. Turhan Selçuk’un öldüğü kendisine söylenmedi. Turhan Selçuk sıraya uymuş, İlhan Selçuk’un ölümünü görmemişti. İkisi için de tesellidir.

Ölüme bakış
“Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere bakılırsa epey gıllıgışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler... Nalları dikmezsem daha görüşürüz. Dikersem, ne kadar kusurumuz olsa, affola... İkisine de eyvallah...”
İlhan Selçuk kalp ameliyatına giderken Penceresi’nden okurlarına böyle veda etmişti. Ölümü de halkın anlayacağı sadelikte haber verdi. Yazı ustalığının sırrı da buydu.
İlhan Selçuk’a Allah’tan rahmet; Cumhuriyet’teki meslektaşlarıma başsağlığı ve sabır diliyorum.