Haber bazen ölümün kol gezdiği yerdedir; bir cephede, bir depremde, bir yangında, bir selde, bir çatışmanın ortasında, bir uçurumun kenarında, bazen denizin bazen yerin altındadır. Bünyamin Aygün gibi ölümle burun buruna gelmek dahil her türlü riski göze alarak haber peşinde koşmanın ne demek olduğunu, en iyi muhabirlik ruhunu yitirmemiş, gazeteciliği araç olarak değil amaç olarak gören ve yaşayan meslektaşlarımız bilir.
Bünyamin hiç yitirmediği muhabirlik ruhuyla daha önce birçok kez yaptığı gibi yine birçok riski göze alarak Suriye sınırına habere gitmişti. Büyük zorluklarla sınır boyundaki yaşananları yaşayarak görüntülemek ve haberleştirmek için Reyhanlı’dan Suriye’ye geçmişti. 24 Kasım’da bölgeye ulaşan Bünyamin silahlı bir grup tarafından kaçırıldı ve 40 gün boyunca ölümle burun buruna yaşadıktan sonra önceki gün özgürlüğüne kavuştu. İstanbul’a iner inmez yine gazeteye koştu. Büroya girip arkadaşlarıyla kucaklaştıktan sonra gripten yeni kalkmış Ozan’a (Güzelce) dönüp “sen istersen git dinlen, ben bugün çalışırım” diyerek oturdu hasret kaldığı masasına.
Yılın “basın fotoğrafı” ödülünü Suriye’de çektiği karakol baskını fotoğrafıyla daha yeni almıştı. 40 günlük esaretten sonra yine Suriye’den geliyordu ama bu kez çektiği ödüllük fotoğraflar yanında değildi. En çok hayıflandığı onu kaçıranların fotoğraf makinelerini almış olmalarıydı. Yaşadıklarını fotoğraf gibi anlatıyordu. Anlattığı her an yine haberdi.
Bünyamin’in kaçırıldığı haberini aldıktan sonra ilk iş olarak Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yetkililerini bilgilendirdik. Meslektaşlarımız, meslek örgütlerimiz seferber oldular. Bünyamin’i sağ salim kurtarabilmek için herkes elinden geleni yaptı. Meslektaşlarımız ve meslek örgütlerimiz örneği az görülen bir işbirliği ve dayanışma içinde çaba gösterdiler.
Resmi bir muhatap ve otorite bulunmayan Suriye’de, iç savaş koşullarında Bünyamin’le ilgili haber almak, ona ulaşmak, kaçıran gruplarla temas kurmak kolay olmadı. Bu süreçte Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) zaman yitirmeden devreye girdi. Bünyamin’in sağlığı ve koşulları hakkında bilgileri bizlere ulaştırdı. Hemen her gün Bünyamin’in durumu hakkında bizleri ve ailesini bilgilendirdi. Kurtarılması için bütün imkanlarını seferber etti. Başta foto muhabiri arkadaşlar olmak üzere tüm meslektaşlarımız ve meslek kuruluşlarımız aldıkları bilgileri, duyumları bizlere ulaştırarak Bünyamin için ne gerekiyorsa yaptılar.
Bünyamin’in kurtarılması için 40 gün boyunca ilgisini ve desteğini esirgemeyen başta devlet yetkilileri olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.
Sevgili Bünyamin’e de “hoş geldin” diyorum.
Milliyet seninle şimdi daha güçlü...