Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK, terör eylemlerini artırdı. Bir ayda 35 şehit verdik. PKK ve BDP, terörün artacağı ve şehirlere yaygınlaşacağı yönündeki tehditlerini her fırsatta tekrarlıyor. Ardından da açılımdan, barıştan söz ediyorlar.
Peki hem terör hem tehdit hem açılım bir arada nasıl olacak? Bu soruya verecekleri mantıklı bir yanıt yok. Öyle anlaşılıyor ki, PKK teröre ve onu siyasal güç kaynağı olarak gören BDP de tehditlerine devam edecek.
Abdullah Öcalan da İmralı’dan çelişkili mesajlar verip duruyor. Muhataplık seviyesini beğenmiyor. Kendisiyle masaya oturulmasını istiyor. Terör artınca, “ben yokum” diyerek, sözde kenara çekiliyor.

Terör sürerken
PKK ve BDP’nin anlamak istemediği şu ki, terör eylemleri sürerken, ne açılım yapılabilir ne de çok istedikleri af gündeme gelebilir. Böyle bir ortamda hiçbir hükümet bu adımı atamaz.
Silah bırakmadan PKK’nın veya siyasi temsilcilerinin aftan veya barıştan söz etmeleri anlamsızdır. “PKK terör eylemlerine devam etsin, biz onlara karışamayız ama siz bizimle masaya oturun, anayasayı bizimle birlikte yapın, genel af çıkarın, vatandaşlığı yeniden tarif edin” gibi taleplerde bulunmanın inandırıcılığı ve ciddiyeti yoktur.

Hükümetin tutumu
Hükümetin giriştiği açılım projesi ise, Habur girişinde yaşanan manzaralardan sonra askıya alınmış durumda. Seçimlere bir yıl kala hükümetin terör ortamında açılımda ısrar etmesini beklemek de gerçekçi değildir. Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Konya’da dün yaptığı konuşmada benzer mesajlar verdi.
Böyle bir ortamda seçimlere kadar hükümet cephesinden önemli bir adım gelmeyecektir. Halkta bunun karşılığı da yoktur.
Eğer PKK-BDP cephesi, gerçekten bir yol bulmak istiyorsa önce terörü durdurmalı ve PKK silah bırakmalıdır. Bunlar yapılmadan “operasyonlar dursun” demek, “güvenlik güçlerinin elini bağlayın ama PKK terörü serbest olsun” demekle eşanlamlıdır.

PKK eylemlerine kılıf
Son dönemde PKK’nın terör eylemlerine kılıf bulma gayreti dikkati çekiyor. PKK saldırı yaptıkça, bazı kesimler hep bir ağızdan, PKK’yı aklayıp, TSK’yı suçluyorlar. Terör eylemlerini TSK’nın yaptığını ima ediyorlar. PKK yandaşları işin kolayını buldular. Nerede PKK eylem yapmışsa, orada suçu TSK’ya yıkmak! Bu yönde ısrarlı bir propaganda yürütülüyor. Ancak bunlar gerçeklerin gizlenmesine, değiştirilmesine yetmiyor.
Hükümet ne adım atarsa atsın PKK eylemlerini sürdürüyor, terörden vazgeçmiyor. Bu gerçek karşısında artık PKK’nın ve BDP’nin sayfalar dolusu söyleşiler vererek, barış istiyoruz, çözüm istiyoruz demeleri hiç inandırıcı olmuyor.

Barzani’nin keyfi yerinde
Ankara, Mesud Barzani’yi en üst düzeyde ağırladı. Bir tek salona “Kürdistan bayrağı” koymadı. Kürtçe çeviri de dahil olmak üzere devlet protokolünün gereklerini uyguladı.
Barzani keyifli görünüyordu. PKK’nın adını anmadı. Terörist demedi. Hükümetin açılım politikasını cesurca bulduğunu söylemekle yetindi.
Barzani devletini kurdu. Sadece ilan etmedi. ABD desteğiyle ekonomik, siyasi ve askeri gücünü her geçen gün artırıyor. Bu süreçte Türkiye’den de önemli destek gördü. Ancak Türkiye’nin PKK’yla mücadelede beklediği desteği hiçbir zaman vermedi. Verecek gibi de gözükmüyor.