Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mahmur ve Kandil’den gelenlerin Habur Sınır Kapısı’ndan giriş tarzları ve sonrasında yansıyan karşılama görüntüleri nedeniyle Ağrı ve Erzurum’da yaptığı konuşmalarda DTP’yi eleştirmişti. Erdoğan, “Böyle giderlerse süreç tıkanır, sil baştan yaparız” diye de uyarmıştı.
Nitekim Başbakan Erdoğan, Pakistan yolunda PKK’lıların girişlerinin ertelendiğini, durdurulduğunu da açıkladı.
Ankara kulislerine yansıyan bilgilere göre, PKK’lıların girişlerini durduran Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un telefon görüşmesi oldu.
Genelkurmay Başkanlığı da, geçtiğimiz cuma günü yapılan basını bilgilendirme toplantısında PKK’lıların giriş tarzları ve yansıyan görüntülerin kabul edilemez olduğunu açıklamıştı. Erdoğan ve Başbuğ’un telefonla yaptıkları görüşmede, girişlerin durdurulması kararını birlikte aldıkları Ankara kulislerine yansıdı.
Habur’dan giriş ve sonrasında yapılan gösteriler kamuoyunda tepki toplamış, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı, CHP lideri Deniz Baykal, MHP lideri Devlet Bahçeli rahatsızlıklarını dile getirmişlerdi.
Milli ordunun önemi
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un Ankara kulislerine yansıyan bir değerlendirmesi de Pakistan’a yaptığı ziyaret sırasında Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari ile yaptığı görüşmeyle ilgili... Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un bu görüşmede Pakistan’ın terörle mücadelesini değerlendirirken, “Milli ordu yoksa hiçbir mücadele başarıya ulaşamaz” yorumunu yaptığı gelen bilgiler arasında.
Dursun Çiçek olayı
Zerdari’nin de Org. Başbuğ’un bu değerlendirmesini paylaştığı ve şu örneği verdiği öğrenildi:
“Benim karım öldürüldü (Benazir Butto). Ben karımın öldürülmesi kararında Pakistan silahlı kuvvetlerinin bazı komutanlarının da dahli olduğunu çok iyi biliyorum.
Olaydan sonra ailem, çevrem beni bunu açıklamaya ve Pakistan silahlı kuvvetlerini suçlamaya zorladılar. Ancak, ben bunu yapmadım.
Çünkü, bir olayın bütün silahlı kuvvetlere mal edilmesini doğru bulmadım.”Bir olayın tüm silahlı kuvvetlere mal edilmesinin yanlış olacağı konusunda Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ da aynı fikirde. Son günlerde Albay Dursun Çiçek’in suçlandığı olayda ıslak imzasını taşıyan orijinal belgenin bulunduğu ve savcılığa teslim edildiği haberleri üzerine Org. Başbuğ’un nasıl bir yaklaşım göstereceği merak ediliyor.
Dursun Çiçek’in gözaltına alındığı günlerde belgenin fotokopisi için “kâğıt parçası” diyen Başbuğ’un, belgenin gerçek çıkması halinde ne yapacağı sorusu da gündeme gelmişti.
Org. Başbuğ’un söz konusu fotokopiye - şu anda kaydıyla - “kâğıt parçası” dediğini ve soruşturmanın devam ettiğini, “eğer gerçek çıkarsa o zaman gereken yapılır” ifadesi kullandığını anımsatalım.
Org. Başbuğ’un, belgenin gerçek olduğu kanıtlanırsa, TSK açısından yasaların öngördüğü işlemi tereddütsüz yapacağından kuşku duymamak gerekir. Ama bu olayın tüm TSK’ya mal edilmesi ve bir yıpratma kampanyasına dönüştürülmesine de karşı çıkacaktır.
Nitekim Org. Başbuğ’un geçtiğimiz günlerde katıldığı bir özel sohbette Zerdari’nin bir olayın tüm silahlı kuvvetlere mal edilemeyeceği yönündeki sözlerinin gündeme gelmesi üzerine bu eğilimini yansıttığı da Ankara kulislerine yansıyan bir diğer bilgi.
Açıklamayı bizzat yazdırdı
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, Dursun Çiçek olayının kendisi kadar, basına yansıma tarzından da rahatsız. Nitekim Genelkurmay Başkanlığı’nca önceki gün yapılan yazılı açıklamayı bizzat Başbuğ’un kaleme aldığı ve telefonla dikte ettirdiği de yansıyan haberler arasında. Org. Başbuğ’un bu tür haberlerin nasıl yansıdığı konusunda da bir inceleme başlattığı biliniyordu.