Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Batman’da sarf ettiği, “Toplumsal barışın bir parçası olacaksa genel affa evet deriz” sözleri tartışma yarattı. Af hassas bir konudur. Çabuk gündem oluşturur.
Genel aftan kastedilen, PKK’lıların affedilmesidir. Bu zaten PKK ve siyasi temsilcileri tarafından sürekli gündemde tutuluyor. BDP’nin de PKK’nın da taleplerinin başında geliyor. BDP’nin beklediği, affın Abdullah Öcalan’ı da kapsayacak kadar “genel” olmasıdır.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerine, tahmin edileceği gibi ilk destek BDP sözcülerinden geldi.
CHP lideri Deniz Baykal ise karşı çıktı. Kılıçdaroğlu’nun bu konuyu gündeme getirmesinin zamansız olduğunu ifade etti. Bir genel affa destek vermelerinin hangi koşullara bağlı olduğunu tekrarladı. Kılıçdaroğlu da, bugünkü koşullarda genel affın gündeme gelmesinin söz konusu olamayacağını belirten bir açıklamayla, Baykal’a katıldı.

Baykal söylemişti
Affı ilk telaffuz eden Kılıçdaroğlu değil. CHP lideri Baykal da, “gerekirse” diyerek aftan söz etmişti. Ancak, bazı koşullar öne sürmüştü: Terörün sona erdirilmesi, silahları teslim etmesi, bir daha teröre başvurmayacağı konusunda ikna edici taahhütlerde bulunması...
Baykal, ayrıca affın kapsamının ayrı bir konu olduğunu vurgulayarak, Öcalan’ın kapsam dışı olacağı mesajını da vermişti.

Hem silah hem af olmaz
Hükümetin başlattığı açılım sürecinde kapatılan DTP, affı, koşullarının başında sayıyordu. Hâlâ da öyle...
Hem dağda eli silahlı teröristler olmaya devam edecek, hem uygun gördükleri zaman terör eylemi yapacaklar, hem genel af bekleyeceksiniz. Bu olmaz.
PKK ve BDP’nin istediği, Genelkurmay’la Kandil’e, askerle teröriste eşit muamele edilmesidir. Ayrıca hükümetle iki eşit taraf olarak müzakere yürütmektir. Önce genel af ilân edilecek, mümkünse Öcalan serbest bırakılacak ve partinin başına geçecek, ardından PKK silahları ne yapacağına karar verecek. Süreci beğenmezse, mayınlamaya, kurşunlamaya, uzaktan kumanda ile bombalamaya devam edebilecek...

Habur’un havası
PKK, Habur girişleriyle kendi tabanına nispeten “eşit güç” izlenimi verdi. PKK’lılar savaş kıyafetleriyle, zafer işaretleriyle, mahkemede “pişmanız” demeden, Türkiye’ye girmeyi başardılar. TSK dahil hükümeti de yargıyı da uzlaşmaya razı ettikleri, koşullarını dikte ettirmeye başardıkları havası yarattılar.
Halktan gelen büyük tepki üzerine, hükümet, yanlış yaptığını anladı. PKK’nın yarattığı havayı değiştirmek için uğraştı. “Bir daha böyle girişlere izin verilmeyecek” açıklaması yaptı.
Habur havası, PKK ve BDP’yi cesaretlendirmiş olmalı. Terörü terk etmeden, silah bırakmadan, hükümetle pazarlık edebileceklerine olan inançları arttı.
Böyle bir ortamda, PKK dağdan inmeden, silahlarını teslim etmeden, genel af çıkarılması mümkün değildir. PKK’nın da ne dağdan inmeye ne de silah teslim etmeye niyeti vardır. PKK da siyasi temsilcileri de kat ettikleri mesafeyi silahla sağladıkları düşüncesiyle hareket ediyor.

CHP’nin tutumu
Hal böyleyken Kılıçdaroğlu’nun “koşulsuz genel af”tan söz ettiğini düşünmek yanıltıcı olur. Önce Baykal’ın, sonra Kılıçdaroğlu’nun yaptığı düzeltmeyi böyle okumak gerekir. CHP’nin, affı hangi koşullarda düşünebileceği kamuoyuna ilan edilmiş durumdadır.