Ak Parti’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ankara’daki yabancı büyükelçiler için verdiği iftarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, batıya sitemde bulundular.
Erdoğan ve Davutoğlu, Mısır’daki darbe ve Suriye’deki iç savaş konusunda batı dünyasını duyarsızlıkla eleştirdiler.
“BM taş oluyor”
İftarda sohbet ettiğimiz Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Esad yönetiminin Suriye halkına saldırılarının sürdüğünü, ölenlerin sayısının 100 binle ifade edildiğini anımsattıktan sonra Birleşmiş Milletler’e şöyle sitem etti:
“Ölen Müslüman olunca Birleşmiş Milletler birden taş gibi oluyor.”
Davutoğlu, batı dünyasının çifte standardından yakınırken, BM’nin Türkiye’nin çağrılarına yanıt vermemiş olmasını da eleştirdi. Vicdanı olan herkesi Türkiye’deki, Suriyelilerin kaldığı kampları görmeye davet etti.
Davutoğlu, Türkiye’deki kamplarda 27 bin Suriyeli çocuğun bulunduğunu, bu çocuklara 1200 öğretmenin 500 derslikte öğrenim verdiğini, 3 bin 800 çocuğun da bu kamplarda doğduğunu belirtti. Bu tabloya rağmen batı dünyasının ve BM’nin duyarsızlığını anlamakta zorlandığını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Suriye konusundaki sözleri nedeniyle kazandığı tazminatı da ya bayram harçlığı olarak ya da çocuk yuvası kurarak bu kamplardaki yetim Suriyeli çocuklara aktaracağını açıkladı.
PKK’nın Suriye atağı
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla, PKK/PYD’nin Suriye’de El Nusra ile çatıştıktan sonra Rasulayn’ı ele geçirmesi ve bölgede özerklik ilanına hazırlanması konusunu konuştuk. Davutoğlu, PKK/PYD’nin bir boşluktan yararlanarak atağa kalktığını şöyle izah etti:
“Bir boşluktan yararlanarak harekete geçtiler. Özgür Suriye Ordusu son zamanlarda Humus’a ve Halep’e yoğunlaştığı için güçlerini buraya yönlendirdi. PYD de bu ÖSO’dan doğan bu boşluğu fırsat bilerek harekete geçti.”
Davutoğlu, bu durumdan yararlanarak PYD’nin bir oldu-bitti yaratmasının, özerklik ilan etmesinin Türkiye’nin tepkisine neden olacağı mesajını verdi. Davutoğlu, bu düşüncesini dün de, “Böyle de facto bir durum daha kötü sonuçlar doğurur” sözleriyle açıkladı.
İftarda aynı yönde bir mesaj da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’dan geldi. Akdoğan da böyle bir oldu-bittiyi Türkiye’nin kabul etmeyeceğini belirtti. Akdoğan, dünkü köşe yazısında da bu görüşünü tekrarlamış ve böyle bir duruma Türkiye’nin “eyvallah” demeyeceğini duyurmuştu.
Kuzey Suriye’de durum
Özerklik ilan edeceği belirtilen PKK/PYD, belki Türkiye’den gelen tepki ve uyarıların da etkisiyle dün böyle bir duyuru yapmadı. PYD Başkanı Salih Müslim, halkın birçok yerde kendi denetimini kurduğunu, bu yapının demokratik özerklik olmasa bile onun bir parçası olduğunu açıkladı. Müslim, Türkiye’nin güvenliğinden endişe duyacağı bir durum olmadığını ve kendi aralarındaki meselelere karışmaması gerektiğini de vurguladı. Ayrıca Türkiye’nin Selefi grupları desteklememesini de istedi.
PKK/PYD Kuzey Suriye’de, fiilen özerk bir yapı kurma çalışmalarını sürdürüyorlar. Üç ay içinde seçime gidilebileceğini, bir anayasa yapılacağını, Yüksek Kürt Konseyi’ne kimlerin seçileceğinin belirleneceğini duyurarak, çerçeveyi ilan ettiler ve sınırda Ceylanpınar’ın karşısındaki binalara bayraklarını diktiler.
Suriye’deki iç savaşın nasıl gelişeceği ve sonuçlanacağını şimdiden bilmek mümkün değil. Şimdilik görünür gerçek, PKK/PYD’nin Kuzey Irak’ta hakimiyet kurdukları ve çok önemli bir mevzii daha kazandıkları.